Çin ile Avrupa Birliği'nin anlaşamadığı konular

Avrupa Birliği Çin Tayvan Ukrayna
Çin ile Avrupa Birliği'nin anlaşamadığı konular
Fotoğraf: DepoPhotos

Çin ve Avrupa Birliği liderleri bu hafta Çin'in başkentinde düzenlenen zirvede ticaretten insan haklarına kadar geniş bir yelpazede görüş ayrılıklarına düştü.

Avrupa'yı önemli bir ihracat pazarı olarak gören Çin, ticari korumacılık ve AB'nin hayati hammadde ve ürünler için Çin gibi herhangi bir ülkeye bağımlılığını azaltma girişimi olan " risk azaltma" konusundaki endişelerini dile getirdi.

Çin'den yapılan ithalatı şirketler ve istihdam için potansiyel bir tehdit olarak gören AB, Çin'e Avrupa ile olan büyük ticaret fazlası ve Ukrayna'daki savaşta Rusya'ya verdiği fiili destek konusunda baskı yaptı.

AP'nin haberine göre, Pekin'deki zirve sonrası düzenlenen ayrı ayrı düzenlenen basın toplantıları farklı pozisyonları gözler önüne seriyordu: 

TİCARİ DENGESİZLİK

Ursula Von Der Leyen (Avrupa Komisyonu Başkanı): "Sadece son iki yıla bakarsanız, ticaret açığının iki katına çıktığını görürsünüz. Bu durum pek çok Avrupalı için büyük bir endişe kaynağıdır. Bu tür dengesizlikler sürdürülemez. Bunun temel nedenleri iyi bilinmektedir ve bunları tartıştık. Bunlar Avrupalı şirketlerin Çin pazarına erişiminin olmamasından, yerli Çinli şirketlere ayrıcalıklı muameleye ve Çin üretimindeki aşırı kapasiteye kadar uzanıyor."

Wang Yi (Çin Dışişleri Bakanı) : "AB bazen aramızdaki ticaret dengesizliğini kapasite fazlası ve sübvansiyonlarla ilişkilendiriyor. Ancak biz yeşil enerji ve temiz enerji gibi alanlarda kapasite fazlası olduğunu düşünmüyoruz. ... Çin sadece AB'nin değil tüm dünyanın yeşil dönüşümü için çok faydalı olabilir. Dolayısıyla AB'yi yeşil dönüşüm konusunda desteklememizi istiyorsanız, korumacı olmayın. Korumacı olmak ile yeşil dönüşümü gerçekleştirmek için Çin'i hedefinize katılmaya teşvik etmek arasında bir seçim yapmalısınız."

SÜBVANSİYONLAR

Wang: "Çin tarafı, AB tarafına, Çin elektrikli araçlarına yönelik anti-sübvansiyon soruşturması ve 5G politikaları da dâhil olmak üzere 'riskten arındırma' ve kısıtlayıcı ekonomi ve ticaret politikalarına ilişkin endişelerini dile getirmiştir. Çin tarafı, AB'yi ticaret ve yatırım pazarının açıklığını sağlamaya, Çinli işletmeler için adil ve ayrımcı olmayan bir iş ortamı sağlamaya ve ticari çözümleri kullanırken ihtiyatlı olmaya çağırdı."

Von Der Leyen: "Siyasi açıdan Avrupalı liderler, endüstriyel temelimizin haksız rekabetle baltalanmasına tahammül edemeyecektir. Biz rekabeti severiz. Bizi daha iyi yapar; fiyatları düşürür, tüketiciler için iyidir. Ancak rekabetin adil olması gerekir... Avrupa Çin'den ayrılmak istemiyor. ... Bizim istediğimiz şey riski azaltmak. Risksizleştirme, gördüğümüz riskleri yönetmek, tedarik zincirlerimizi çeşitlendirerek aşırı bağımlılıkları ele almak ... ve böylece dayanıklılığımızı arttırmakla ilgilidir. Ve bu sadece Çin'e özgü değildir."

UKRAYNA

Von Der Leyen: "Rusya'nın saldırganlık savaşı uluslararası hukukun ve BM Şartının açık bir ihlalidir ve Avrupa güvenliği için ciddi bir tehdittir. İşte bu nedenle Çin'in Rusya üzerindeki tüm etkisini kullanarak bu saldırganlık savaşını durdurması ve Ukrayna'nın barış formülüne dahil olması gerektiğini hatırlattık. Ayrıca (Çin'e) Rusya'ya ölümcül ekipman tedarik etmekten kaçınması ve Rusya'nın yaptırımların etkisini zayıflatmaya yönelik her türlü girişimini engellemesi gerektiğini yineledik."

Wang: "Bazen Avrupalı siyasetçiler bize Çin'in Rusya ile konuşması gerektiğini, askerlerini geri çekmesi konusunda Başkan Putin ile konuşmanız gerektiğini söylüyorlar. Bu çok bağımsız ve egemen bir ulus. Başkan Putin kararını kendi ulusal çıkarları ve güvenliği doğrultusunda veriyor. İşte bu nedenle Avrupalıları da bu konuda Ruslarla konuşmaya çağırıyoruz. Avrupalılar ve Rusların Avrupa'daki olası güvenlik mimarisi hakkında konuşmalarının önemli olduğunu ve Ruslar ve Amerikalıların olası stratejik istikrar hakkında konuşmalarının da önemli olduğunu düşünüyoruz."

İNSAN HAKLARI

Charles Michel (AB Konseyi Başkanı): "Avrupa Birliği için insan hakları ve temel özgürlükler evrenseldir. İnsan hakları vakalarını asla görmezden gelmeyeceğiz. Bugün, ziyaretim sırasında (Aralık 2022'de) mutabık kaldığımız üzere Çin'in insan hakları diyaloğunu yeniden başlatmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu doğru yönde atılmış bir adımdır ve bugün bu görüşmeyi en üst düzeyde sürdürdük. Ayrıca Sincan ya da Tibet'teki insan hakları ihlalleri gibi özel endişe kaynağı vakaların da altını çizdik."

Wang: "Bu yılın başlarında Çin ve AB insan hakları konusundaki diyaloğumuzu yeniden başlatmıştı. Çok verimliydi ve bunu tekrar yapacağız. ... Avrupa ülkelerindeki insan hakları ihlallerine ilişkin endişelerimizi de Brüksel'e ilettik. Ve bu diyalog anlayış ve işbirliğini teşvik edecek şekilde tasarlanmalıdır. (İnsan hakları konusu) Çin'i dövmek için bir sopa olarak kullanılmamalıdır ve insan hakları konusunda kaydettiğimiz ilerlemenin çok takdir edildiğini ve kabul gördüğünü düşünüyorum."

TAYVAN

Wang: "Çin tarafı Tayvan meselesine ilişkin ilkeli tutumunu ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuş ... ve AB'nin 'tek Çin' ilkesine ve uluslararası ilişkilerin temel yönetim biçimi olan diğer ülkelerin içişlerine karışmama ilkesine bağlılığını gerçek eylemlerle göstermesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu, Çin-AB ilişkilerinin siyasi temelini korumak için gereklidir."

Michel: "Tayvan Boğazı ve Güney Çin Denizi'nde artan gerilimden endişe duyuyoruz. Statükoyu güç ya da baskı yoluyla değiştirmeye yönelik her türlü tek taraflı girişime karşıyız ve AB 'tek Çin' politikasını sürdürmektedir. Çin'in bu bölgede yaşanacak herhangi bir tırmanmanın ciddi sonuçlarının tamamen farkında olduğuna inanıyorum." 

 

Kaynak: Ajans Bizim