Nasıl daha az umursarız? 6 temel kural!
Bazen bir problemi çözmenin en iyi yolu, onun aslında bir problem olmadığına karar vermekten geçiyor. Bu fikir kulağa çok hoş geliyor olabilir ancak nasıl uygulayacağız? 6 temel kural çok şeyi değiştirebilir...
Dünya bizi endişelenecek şeyler konusunda sıkıntıda bırakmıyor! Alnımdaki sivilcenin izi kalır mı? Instagram'da paylaştığım hikayeye kimler baktı? Ailem kariyer tercihimi onaylayacak mı? Hayatıma çekidüzen verebilecek miyim? Bunlara çevremizde ve dünyada olan biten hakkında hissettiğimiz ve artık gayet standart endişeleri de ekleyebilirsiniz...
Tabii ki endişelerimizden bazıları gerçekten önemsemeye değer; örneğin sağlığımız hakkında duyduğumuz endişeler... Veya eğer ilgileniyorsanız çevre konularında da haklı bir endişe sahibi olabilirsiniz. Ancak şimdiye kadar zaman zaman hissetmiş ve şüphelenmiş olabileceğiniz gibi, bizi her gün rahatsız eden birçok şey hakikaten zahmet etmeye değmez!
UMURSAMAK ZOR İŞ...
Lakin bunu biliyor olmak yetmez zira umursamak zor, stresli ve yorucu. Hele bir de alıştıysanız bırakması çok zor... Ancak iyi haber şu ki galiba çalışan bir yol var. Andy Warhol'un şu meşhur sözüne bakalım mesela:
“Bazen insanlar sadece 'Ee, yani?' diyebilecekken, aynı problemin yıllarca hayatlarını mahvetmesine izin verirler. Söylemeyi en sevdiğim şey. 'E, yani?'”
Evet, haklısınız Andy Warhol gayet uç bir örnek. Ancak kendisi daha az umursamayı öğrenebilmiş tek insan da değil. Andy Warhol olmasalar da başarılarını anlatmaları için o insanlara kulak vermek gerek.
BAŞARISIZ OLACAĞINIZI KABUL EDİN!
Filipinler'in başkenti Manila'da esnaflık yapan Cy Roxas, ailesinden gelen çok fazla baskıyla büyüdüğünü ve başarısız olmaktan veya herhangi bir hata yapmaktan korktuğunu söylüyor. Elbette nihayetinde başarısız da olmuş, zira bu kaçınılmaz:
“Olayları bir perspektife yerleştirmemiz lazım. Mükemmel değiliz. Hiç kimse değil. Hata yapmak insana mahsus. Daha az umursamak bu noktada güzel, her şeyi kolayca kabul edebilirsiniz. Kendinizi çok zorlamayacaksınız. Tüm küçük şeyleri düşünmenize gerek yok. O zaman sadece ona göre yaşıyorsun... Dünyanın yoluna çıkaracağı tüm aksiliklerin tadını çıkar.”
HERKESİN SİZDEN HOŞLANMAYACAĞINI KABUL EDİN!
Herkesi memnun edemeyeceğiniz açık. Veya herkesin standartlarına ulaşmanın mümkün olmadığı... Toplumun hem ruhen hem de bedenen insanlara çizdiği standartların dışında olmak gayet olası.
İNSANLARIN KENDİ SORUNLARI VAR...
İş geliştirme yöneticisi Kirsten Zapata eskiden “imaja” çok önem verdiğini anlatıyor. Nasıl giyindiğine, nasıl gözüktüğüne, ne dinlediğine, ne izlediğine, kimle vakit geçirdiğine:
“Ezik denmeyecek kadar dahil olmaya ama taklitçi denecek kadar da abartmamaya çalışıyordum. Zamanla çevremdeki herkesin kendi çok gerçek ve yorucu problemleri olduğunu öğrendim. Neredeyse herkesin öyle kendine has sorunları vardı ki muhtemelen beni dert edecek zaman ve enerjileri yoktu! Plazanın güvenliğinin akşam eve gidince alnımda çıkan sivilceyi konuşmadığını fark ettim.”
İNSANLARI TANIYIN
Eskiden çevresindeki insanlara karşı çok fazla kendini beğenmiş bir tavırda olduğunu itiraf eden ancak bundan kurtulduğunu da dile getiren Zapata, “Aslında bazı şeyleri çok fazla önemsemek, kabul edelim ki diğer insanları da yargılamaya neden oluyor” diye konuşuyor ve ekliyor:
“Aynı anda hem endişelenmek hem de yargılamak çok yorucu! İnsanlar hayatından memnun bir şekilde yaşıyor işte; ben neden canımı sıkıp enerjimi harcıyorum ki?”
Zapata ayrıca daha az umursayarak ve insanları kalıplara sokarak yargılamaktan vazgeçerek, çevresindekileri gerçekten daha yakından ve daha iyi tanıyabildiğini söylüyor.
KENDİNİZ İÇİN BİR ŞEYLER YAPIN
Veri bilimcisi Jai Paul, “Sırf o şeyin kendisi yüzünden yapmaktan hoşlandığınız bir şey bulun” diyor ve “Havalı olduğundan değil. Para kazandırdığı için değil. Aileniz size söylediği için değil. Sizi akışa sokan bir şey bulun ve bu aktiviteyi hayatınıza entegre edin” diye devam ediyor.
BAZI ŞEYLERİ YENİDEN ELE ALIN
Eskiden boyuna çok takılan ve her zaman sınıfın en kısası olduğunu söyleyen Jai Paul, “Yıllar geçtikçe vücudumu daha bütünsel olarak takdir etmeye başladım” diyor ve ekliyor:
“Boyuma ve kiloma odaklanmak yerine şu gibi sorular sordum: Uyandığımda nasıl hissediyorum? Gün boyunca kendimi ne kadar enerjik hissediyorum? Saçım ve cildim ne kadar sağlıklı? Ne kadar kolay uykuya dalabilirim? Böyle düşünmek bedenimi tamamen farklı bir şekilde değerlendirmeme yardımcı oldu.”
*Bu haberdeki bilgilerin büyük bir kısmı The Vice'tan derlenmiştir.
Kaynak: Web Özel