4 Ekim Hayvanları Koruma Günü'nün önemi nedir? Nasıl ortaya çıktı?

4 Ekim Hayvanları Koruma Günü'nün önemi nedir? Nasıl ortaya çıktı?

Her yıl 4 Ekim, dünya genelinde 'Hayvanları Koruma Günü' olarak kutlanıyor. Peki, Hayvan Hakları Koruma Günü nasıl ortaya çıktı? Hayvan haklarına dikkat çekmek için birçok etkinliğin gerçekleştiği 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü'ne tüm dair detaylar...

4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Her yıl 4 Ekim'de kutlanan Hayvan Koruma Günü, hayvan hakları ve refahı için amaçlanan uluslararası bir gündür. Hayvanseverler tarafından ilk kez İngiltere’de 1822 yılında; hayvanları korumak, insanların hayvanlara iyi davranmalarını, daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla kurulan Hayvanları Koruma Birliği’nin ardından 4 Ekim, Hayvanları Koruma Günü olarak kutlanmaya başlandı.

Türkiye'de ise Hayvanları Koruma Derneği 1908 yılında kuruldu.

HAYVAN HAKLARI ARAŞTIRMA RAPORU: KÜRK ELDE EDİLMESİNİ YASAKLAMAK İSTİYORUZ

Yaklaşık 3 aydır çalışmalarını sürdüren Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı rapor, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü yani bugün Meclis'e sunulması bekleniyordu. Ancak rapor 1 hafta ertelendi. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hayvan Haklarını Araştırma Komisyonu Başkanı Mustafa Yel, raporda Hayvanları Korunma Kanunu'nda pek çok hususun sayıldığını ancak uygulamadan kaynaklanan sorunların bulunduğunu belirtti ve bu sorunlara çözümler önerdiklerini aktardı.

"TÜM HAYVANLARI AYNI ÇATI ALTINDA TOPLAMAK İSTİYORUZ" 

Yel, yıl sonuna kadar yeni bir hayvan hakları kanunu çıkarılmasını istediklerini belirterek, "Mevcut kanunda hayvanlar bir eşya, bir mal olarak nitelenmiş. Sahipli ve sahipsiz hayvan ayrımı yapılmış. Biz tüm hayvanları aynı çatı altında toplayarak onların bir canlı olarak değerlendirilmesini istiyoruz." diye konuştu.

Hayvanlara işkence ve kötü muamelenin cezasının Kabahatler Kanunu'na göre bugüne kadar caydırıcı olmayan küçük para cezaları olduğunu anımsatan Yel, sadece sahipli hayvanlara değil, tüm hayvanlara karşı yapılan işkence, kötü muamele gibi fiillerin suç sayılması, Ceza İnfaz Kanunu'nda da ertelemeye yer vermeyecek şekilde en az 2 yıl 1 ay olmak üzere ceza verilmesini önerdiklerini belirtti. 

"HAYVAN SEVGİSİ OKULLARDA DERS OLARAK OKUTULMALI"

Cezaya gitmeden önce de toplumun bu anlamda eğitilmesini önemsediklerini vurgulayan Yel, şöyle konuştu: 

"Ana sınıflardan başlamak üzere hayvan sevgisinin işleneceği derslerin olmasını, 4. sınıfta müfredata girerek bir ders haline gelmesini istiyoruz. Hayvan hakları konusunda atalarımızda olan, dini ve milli değerlerimizde yer bulan, dünyaya da örnek teşkil eden uygulamaların yeni neslimize mutlaka hatırlatılması lazım. Bu yapıldığı takdirde, ben inanıyorum ki zaten bu konuda istekli ve heyecanlı olan toplumumuz daha da duyarlı hale gelecektir." 

Mustafa Yel, hayvan hakları konusunun kurumsal hale gelebilmesi için özellikle yerel yönetimlere çok önemli görevler düştüğünü kaydetti. 

"HAYVAN REFAHI FONU" KURULMALI

Hayvanlara yönelik süreçlerin yürütülmesinde kullanılmak üzere "Hayvan Refahı Fonu" kurulmasını önerdiklerini anlatan Yel, fon gelirlerinin emlak, çevre temizlik gibi vergilere eklenecek kalemlerden, şans oyunlarından aktarılacak paylardan, kesilen idari para cezalarından, yapılacak bağışlardan karşılanabileceğini, bu fondan, başta yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşlarıyla hayvansever vatandaşların yararlanmasını istediklerini belirtti. 

Raporun çok kapsamlı hazırlanacağını anlatan Yel, bazı konu başlıklarına ilişkin şu bilgileri verdi: 

"Kürke çok büyük tepki var. Sırf derisi için ne yazık ki katledilen hayvanlar var. Biz kürk ithalatının yasaklanmasını istiyoruz. Kesinlikle kürk hayvanı bakılıp, bu anlamda bunlardan kürk elde edilmesinin de yasaklanmasını istiyoruz. Deneylerde mümkün olduğu kadar hayvanların kullanılmamasını istiyoruz. Tamamen kullanılmamasını günümüz teknolojisinde öneremiyoruz. Gereksiz yere hayvan deneyleri yapıldığına dair şikayetler geliyor. Hayvan deneylerinin tamamen somut, bize sadece gerekli olan hallerde kullanılmasını istiyoruz."  

"LEYLEK YUVASI PLATFORMU OLUŞTURULSUN" 

Mustafa Yel, sulak alanların kurutulması, sazlık alanların yakılmasıyla birlikte hayvanların yaşam alanlarının kalmamasıyla ilgili sorunlar da yaşandığını belirterek, sazlık alanların yakılması ve sulak alanlara zarar verilmesinin, ormanlara yapılan bir müdahale gibi suç haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. 

Göçmen kuşların elektrik tellerinden zarar görmemesi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görevlendireceği enerji dağıtım şirketlerinin, kuş gözlemcileriyle ortak bir çalışma yapmasını önerdiklerini ifade eden Yel, 3 yıl içinde göçmen kuşların rotalarının belirlenmesini, elektrik tellerinin izole edilmesini, leylek yuvaları platformu oluşturulmasını istediklerini kaydetti. 

Türkiye'deki başı boş gezen sokak köpekleri ve kedilerinin çokluğuna işaret eden Yel, "Sokak köpekleri ve kediler trafik kazalarına karıştığında bazı vatandaşlar ne yazık ki hayvanları bırakıp gidiyor. Hayvanların karıştığı trafik kazalarında vatandaşların mutlaka bu hayvanlara müdahale etmesi gerekiyor. Müdahale etmeyen vatandaşların Türk Ceza Kanunu'na göre cezalandırılması talebimiz var." diye konuştu. 

Adalar'da her cinsten at değil, belli cinsteki atların kullanılması önerisi 

İstanbul'da Adalar'daki fayton tartışmasına ilişkin de değerlendirmede bulunan Yel, buraya komisyon olarak yaptıkları ziyarette, gördükleri manzaraların vicdanları sızlattığını söyledi.

Adalar'da, kontrolsüz bir şekilde at nüfusunun arttığını gördüklerini, dünyada metrekareye en fazla atın düştüğü yerin bu ilçe olduğunu tespit ettiklerini, yaklaşık 1800 atın küçük bir alanda sıkıştığını aktaran Yel, "Ulaşımda kullanılan faytonların tamamen ortadan kalkması, turizm amacıyla da sembolik miktarda faytonun kalmasını öneriyoruz. Ayrıca faytonların güzergahlarının da atları yormayacak şekilde düzenlenmesini istiyoruz. Her cins atın değil, belli cinsteki atların kullanılmasıyla bu konunun makul ölçülerde ve hayvan hakları ihlali yapılmadan bu işin olabileceği konusunda öngörümüz var" dedi. 

4 Ekim Hayvanları Koruma Günü'nün önemi nedir? Nasıl ortaya çıktı? - Resim : 1

BAKAN SELÇUK'TAN 'HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ' MESAJI

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 'Hayvanları Koruma Günü'nde, barınaktan sahiplenip, 'Pergel' adını verdiği köpeğin fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaştı. Selçuk, "Biz örnek olduk, binlerce okul kapılarını hayvanlara açtı" dedi. 

Milli Eğitim Bakanı Selçuk, '4 Ekim Hayvanları Koruma Günü' dolayısıyla sosyal paylaşım sitesi Instagram'daki hesabından mesaj yayımladı. Bakan Selçuk, barınaktan sahiplenip, 'Pergel' adını verdiği köpeği öğrenciler ile severken çekilen fotoğrafını paylaştı. Selçuk, mesajında, öğrencilerin bakanlık binasına gelip, 'Pergel' ile tanıştığını belirterek, şunları kaydetti:  

"Asıl güzeli şu; biz örnek olduk, binlerce okul kapılarını hayvanlara açtı. Bir çocuğa 'hayvanları sev, hayvanların da hakları vardır, bunları bil' diyebilirsiniz. Bu bir yöntemdir. Ancak bunu yaşantınıza uygulayamadığınızda burada kalır bilgi. Biz istedik ki çocuklar, geçerken selam versinler, teneffüste gidip sevsinler, bir kap su bıraksınlar, okulda böyle öğrensin, hayatta da uygulasınlar. Geçen gün buraya gelen bir öğrenci diyor ki 'Siz bir de bizim okuldaki kedimizi görseniz' Keşke görsem, herkes görse. O zaman hiç demezdik bugün hayvan hakları günü. Bu çocuklar görecekler; insanın hakkını, kendinin hakkını, çocuğun hakkını, tabiatın, hayvanın hakkını görecek ve teslim edecekler. Buna inanıyorum." 

4 Ekim Hayvanları Koruma Günü Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk