90+9'da doğan umut

90+9'da doğan umut

Letonya'da her şey bitti derken, son dakikalarda gelen baskı ve VAR'dan kazanılan penaltı, 2022 Dünya Kupası'na katılma umutlarımız yeşertti.

Tam 97 yıl önce yendiğimiz, daha sonra oynadığımız 7 maçta da "Çek bir Letonya" felsefesiyle takıldığımız rakibimiz karşısında yine öldük öldük dirildik.

İhtimallerden önce 90 dakikaya genel bir analiz yaparsak, yine dersimize pek iyi çalışmadığımız bir karşılaşmaydı. İlk yarı 5-10 dakikalık baskı dışında tamamen verimsiz geçti. 

Stefan Kuntz'un belki de maça başlaması gerektiği Serdar Dursun'u, son yarım saatte oyuna almasıyla işin rengi değişti. Aslında tam çift santrfora dönüp baskı kuracağız derken, şansız bir golle geriye düştük. Maçın yıldızı Serdar kısa sürede bu gole cevap verince  "Biz bitti demeden bitmez" ruhunu devreye soktuk. 

Burak'ın kazandığı ve gole çevirdiği penaltı ise bizi kasım ayına umutla soktu. Tabii Serdar'ın katkısından sonra, "Norveç maçında da oyuna alınsaydı, neler olurdu?" diye soramadan da geçemeyeceğim. 

Alman teknik adamı bu iki maçtaki performansıyla çok övmek ya da çok yermek pek doğru değil. Yanlışları oldu, doğruları da var. Ancak maçın sonunda döktüğü gözyaşı tüm Türk halkının gözünde olumlu bir imaj oluşturmuştur.

Peki şimdi ne olacak? Kaldı 2 maç. Bir kere kayba tahammülümüz yok. Cebelitarık karşısında genel averajımızı oldukça farklı bir skorla düzeltip Karadağ'a finale gitmeliyiz. Rakibimiz Norveç, sahasında Letonya'ya takılmaz.

Onlar da son maçında Hollanda deplasmanına gidecek. Grup liderliğini almak isteyen Hollanda deplasmanında 3 puan çıkarmaları zor ama imkansız değil. Sonuç olarak belki hala play-off'a kalmak kendi elimizde değil ama 90+9. dakikada gelen galibiyetle 4 gün önceye göre morallerimizi ve umutlarımızı yükselttik.