Vakalar azaldı ama 'hastane fobisi' sürüyor... 'Yerleşip kaldı!'

ÖZEL HABERLER koronavirüs
Vakalar azaldı ama 'hastane fobisi' sürüyor... 'Yerleşip kaldı!'

Pandeminin en yoğun olduğu iki senede virüs korkusuyla insanların rutin kontrollerini aksatmaları zaman zaman gündeme gelmekteydi. Peki bu korku sürer mi? Vakaların ve can kaybı sayısının azaldığı bu dönemde "hastaneye gidememe korkusu" geleceğe taşınır mı?

Koronavirüs pandemisinin Türkiye sınırlarından içeri girdiği Mart 2020'den beri, belki de ilk kez salgının biteceğine olan inanç yükseldi. Omicron varyantının şubat ayının ilk haftalarında pik noktasına ulaşmasıyla vaka sayıları her gün düşüyor. Türkiye, Covid-19 yoğun bakım doluluk oranlarında, pandeminin başından bu yana belki de en dip noktaları buldu.

Aşılanma ve hafif seyirli varyantlarla birlikte hastaneye yatışlar ve yoğun bakım doluluk oranları oldukça azaldı. Bazı şehirlerde hastanelerin Covid-19 yoğun bakım üniteleri kapatıldı.

Tüm sarsıcı etkilerinin yanında pandeminin en çarpıcı etkilerinden biri de hastane fobisine neden olması. Virüse yakalanma korkusuyla hastanelerden uzak duran ve rutin kontrollerine gitmeyenler tıbbın neredeyse her dalından uzmanlar tarafından uyarılmaktaydı. Şimdi ise çekince "hastane fobisi" durumunun geleceğe de taşınması...

Hastane fobisi kalıcı olur mu? Daha çok hangi yaş gruplarını etkiler? Bu süreçte ilerleyen hastalıklar psikolojik olarak bireyi daha kötü etkilemez mi? Tüm soruları psikolog ve klinik psikiyatrlar haberglobal.com.tr'ye yanıtladı.

'ZATEN EĞİLİMLİ OLAN BİREYLERDE...'

Bilişsel Davranışçı Psikoterapistler Derneği Başkanı Psikiyatr Prof.Dr. Mehmet Hakan Türkçapar, günümüzde tekrar hastanelere geri dönüş sürecinin başladığını, ancak hala salgınla ilgili korkuları süren, kaygıya eğilimli kişilerde hastaneye gidememe veya az gitme gibi bir sorun ortaya çıkabildiğini belirterek, "Bu, daha çok kaygı bozukluğuna zaten eğilimli olan bireylerde görülebilecek bir kaçınma" diye konuştu.

Hastane fobisi ya da hastane korkusunun bir grup hastada hem salgın öncesi hem de şu anda görünen bir sorun olduğunu ifade eden Türkçapar, "Hastalık kaygısı bozukluğu olan bireylerde kendisinde bir hastalık olduğu veya gelişebileceği korkuları aşırı derecede vardır ve bu hayatlarının merkezinde oturur. Salgın sonrası hastalık kaygısı bozukluğuna eğilimli olan bireylerin bir kısmında bu durum kendisini hastaneden uzak durma hastaneden kaçınma şeklinde gösterebilir" ifadelerini kullandı. 

Salgın sonrası bir kısım hastada obsesyon içerikli Covid'le ilgili de korkular başladığını belirten Türkçapar, "Bunlar da mümkün olduğunca hastanelere girmekten kaçınırlar" dedi. Türkçapar aynı zamanda kaygı bozukluklarının bir kısmının ergenlik-çocukluk döneminde başladığını ifade ederken sağlıkla ilgili fobilerin ise erken yirmili yaşlarda ortaya çıktığını vurguladı:

"Sağlık kaygısı bozukluğu yatkın bireylerde, ailesinde veya kendisinde ortaya çıkan sağlık sorunlarıyla tetiklenebilir. Bir kez başladıktan sonra ise yaşamın her döneminde sürebilir ve kendini zaman zaman alevlenmelerle hissettirebilir. Bu kişiler doktorlara ve sağlık kurumlarına güvenmezler, tıbbi bakımdan kaçınırlar."

Psikolojik rahatsızlıkların fiziksel rahatsızlıklarla olan ilişkisi üzerine de konuşan Türkçapar, "Bedensel hastalıklar psikolojik bozukluklara, psikolojik bozukluklar da bedensel belirtilere veya var olan bedensel hastalığın daha da kötüleşmesine yol açar. Fiziksel hastalıklar geç teşhis edilebilir veya var olan hastalıkların takibi ve tedavisinde aksamalar olur" diye konuştu.

'HASTANE KORKUSU YERLEŞİP KALDI'

Psikolog Alanur Özalp ise insanlarda hastane korkusunun özellikle 65 yaş üstünde arttığını belirterek, tahlilleri, tetkikleri olan hastaların hastanelerden uzak durmaya çalışabileceğini belirtti. Özalp, "Yapmaları gereken tetkikleri özelden yaptırmaya çalışıyorlar. Hastane fobisi yerleşip kaldı. Tıpkı deprem sonrası uzun seneler deprem korkusu olanlar gibi. 'Hastane mikrobu bulaşır, hastaneye gidersek hastalık bulaşır' gibi bir korkunun altında ezilmeye başladık" şeklinde konuştu.

"Bu durum hastaların çocukları, aileleri ve eşlerini de etkiliyor" diyen Özalp, "Her bir bölümde gecikmiş vakaların olduğunu görüyoruz. Psikolojik olarak mikrop kaparsam korkusuyla gitmedikleri zaman belki koronavirüse yakalanmıyorlar ama hastalıkları çok ilerlediği için hastalıkla ilgili çok büyük psikolojik semptomlarla karşı karşıya geliyorlar. Gecikmiş tedaviler, psikiyatride de çok fazla oluyor. Hastaneye geldiği anda yatırılması gereken noktada geliniyor" ifadelerini kullandı.

cihat.aslan@haberglobal.com.tr 

Kaynak: Web Özel

özel haberler