'İnce hastalık' verem neden yine gündemde? DSÖ uyarıyor...

Sağlık
'İnce hastalık' verem neden yine gündemde? DSÖ uyarıyor...

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) geçen sene olduğu gibi bu sene de verem (tüberküloz) vakalarındaki artışa ilişkin uyarılarda bulundu. Peki artışın sebebi ne? Geçmişte vereme karşı büyük bir mücadele vermiş ve hala aktif 173 verem savaş dispanserinin bulunduğu Türkiye'de tablo nasıl?

Türkiye Cumhuriyeti, Covid'e karşı verdiği mücadeleden daha geniş kapsamlı, daha yıkıcı ve kültürel etkisi daha çok olan bir halk sağlığı mücadelesi vermiş miydi? Sorunun cevabı evet, söz hastalık ise tüberküloz yani verem. Ya da halk arasındaki adıyla ince hastalık...

90'lar çocukları dahi “veremle savaş” programını hatırlıyorlar ve akıllarında bir “verem” bilgisi mevcut. Bunun ışığında Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptığı açıklama ciddi bir önem arz ediyor. DSÖ, 20 yıldan beri ilk defa 2021'de tüberküloz vaka sayısında ve hastalığın ilaca dirençli formunda artış gerçekleştiğini açıkladı.

VEREM YİNE GÜNDEMDE...

Benzer bir artış geçen sene de yaşanmış, DSÖ 14 Ekim 2021'de buna ilişkin bir açıklama yapmıştı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun vereme dair verdiği soru önergesine yanıt verirken Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol da sosyal medya üzerinden ince hastalığı yeniden gündeme getirmişti.

DSÖ geçen yıl, dünyada tüberküloz kaynaklı ölümlerin son 10 yıl içinde ilk defa artış gösterdiğini açıklarken 2019'da 1.2 milyon olan can kaybının 1.5 milyona yükseldiğini duyurmuştu. Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ise Twitter'da “Tüberküloz hastalarını artan sıklıkta görüyoruz” demişti.

Görüşüne başvurduğumuz Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ifadesini şöyle açıyor:

“Vaka artışı tüberküloz sıklığı ile paralel gitmeyebilir çünkü tüberküloz sıklığı 'hasta' değil enfeksiyon sıklığıdır. Tüberkülozla enfekte olmuş bireyler hastanelere geç başvurunca "hasta" ya da "ilerlemiş hasta" durumunda tedavi görüyorlar.”

Vurguyu şöyle açabiliriz; Türkiye Ulusal Verem Savaşı Dernekleri Federasyonu'na göre Türkiye'de 10 milyon ile 20 milyon arası bir nüfusun enfekte olduğu, yani vücutlarında henüz hastalık oluşturmamış verem mikrobunun olduğu hesaplanmakta.

ARTIŞIN NEDENİ...

Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol yükselişe neden olarak şunu söylüyor:

“Covid nedeniyle takip, kayıt, dirençli tüberküloz tespiti, bağışıklık sistemi baskılanmış hastaların yakın izlemi çok aksadığı için gecikmiş bir evrede başvuran hastalarla karşılaşıyoruz. Vaka, tüberküloz sıklığının artmasından daha farklı olarak 'geç başvuru' demektir. İlerlemiş vakalarda can kaybı daha sık yaşanabiliyor.”

Kadıköy Verem Savaş Dispanseri ve Sarıyer Verem Savaş Dispanseri dikkat çeken bir artış görmediklerini ifade ediyor. Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ise farklı bir noktadan konuya yaklaşıyor ve dispanserlere ancak akciğer tüberkülozunun gideceğini söylüyor.

SADECE AKCİĞERDE DEĞİL

Bilindiği üzere tüberküloz sadece akciğere tutunmuyor. Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol şöyle açıklıyor:

“Tüberkülozların 3'te 2'si akciğer dışıdır. Lenf bezleri, kemik, eklem, böbrek ve kadınlarda genital bölgede görülebilir; o vakalar dispansere gitmez, üçüncü basamak hastanelere gider ve ayırıcı tanı sırasında fark edersiniz.”

Covid'den önceki en ölümcül enfeksiyon hastalığı olan verem, bağışıklık sistemi baskılanmış, ileri yaştaki, yoksul ve kötü koşullarda yaşayan insanların hastalığıydı. 1930 yılında çıkartılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile devlet politikası haline gelen hastalığa karşı 1950'lere kadar yurt genelinde, hala faaliyet gösteren verem savaş dispanserleri ve sanatoryumlar açılmıştı.

1966'da Cahit Seyhanlı'nın çıkardığı “Veremli Kız” plağı ise hastalığın kültürel etkisinin en büyük örneklerinden biri olmuştu. Büyük ses getiren plakta Seyhanlı'ya hıçkırıklar içinde ağlayan Nedret Güvenç eşlik ediyordu.

Şarkıyı etkileyici kılan ise zorlu yaşam koşulları nedeniyle verem olan insanlara o dönemde ülkenin her yerinde rastlanmasıydı.

'KAN... KAN... YİNE KAN...'

Makber (Her Yer Karanlık) adlı unutulmaz eserin bestesinin üzerine yazılan hüzünlü güftesi ve şarkının girişinde Güvenç'in öksürükler ve gözyaşları içinde "Kan... Kan... Yine kan.." sözleri eserin travmatik etkisini de kaçınılmaz kılıyordu zira 1940'larda her yıl bin kişiden 3'ü verem nedeniyle ölüyordu ve hastalık bir numaralı ölüm nedeniydi.

Dönem filmlerinde de sık sık yer verilen hastalık Türkiye'de 20. yüzyılın üçüncü çeyreğinden sonra kontrol altına alınabildi. Hala Türkiye'de 173 verem savaş dispanseri bulunmakta. Tüberküloz artık önemli bir ölüm nedeni olarak görülmese de düzensiz ve hatalı tedaviler yüzünden ilaçlara dirençli veremli hasta sayılarının yüksek olması önemli bir sorun olarak dikkat çekiyor.

*Bu haberdeki bilgilerin büyük bir kısmı 29 Ekim 2021'de yayınlanan Metin Aktaşoğlu imzalı "'İnce hastalık' verem geri döndü! Sebebi Covid..." başlıklı makaleden derlenmiştir.

Kaynaklar: TC Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Tüberküloz Dairesi Başkanlığı, DSÖ, Türkiye Ulusal Verem Savaş Dernekleri Federasyonu, TBMM

Kaynak: Web Özel

sağlık