Yaşadığı kısır döngüden kurtulmak isteyenler dikkat! Çetin Çetintaş: Hayatınızı değiştirmek için...

Şehrin çok sesliliğinden, kendini 24 saat hissettiren koşturmacasından, başımızı hangi yöne çevirirsek çevirelim göz hizasında olan kalabalığından kendimizi soyutlayacağımız bir randevumuz var. Rotamızı Kırklareli'nin merkez ilçesine bağlı Karahamza Köyü’nde bulunan Türkiye’nin en büyük inziva merkezi Kioo Retreat Center'a çeviriyoruz.

Türkiye’de yoganın 'rock star'ı olarak kabul edilen Çetin Çetintaş ile kurucusu olduğu Kioo Retreat Center’da planladığımız bu randevu, ajandamızda önemli olduğu her halinden belli olsun diye kırmızı kalemle not alınmış... Ve işte beklenen o gün geldi, yola çıkıyoruz!

YOL BİZİ ‘İNZİVA'YA GÖTÜRÜYOR

İstanbul’dan Kırklareli’ne uzanan 3 saatlik yolda sanki gizli bir anlaşmanın taraflarıymışız gibi sessizliği dinliyor ve doğanın huzurlu gösterisine şahitlik ediyoruz. Şehirlerden kentlere, kasabalardan köylere uzanan bu yolda anlıyoruz ki, inzivaya çekilmenin ilk adımı dış dünyanın sadeleşmesinden geçiyor.

“KENDİMİ UZAK DOĞU’DA HİSSETTİM”

Ve karşımızda Kioo Retreat Center. Burası Karahamza Köyü'ne 3 km uzaklıkta, 43 dönüm arazi üzerine kurulmuş bir inziva merkezi.

Uzak Doğu'da görmeye alışık olduğumuz mimari dokunuşları karşımda görünce heyecanla “Kendimi Uzak Doğu’da hissettim” diyorum. Bana hak vereceğinize eminim.

Hemen detayları öğrenmeye başlıyorum. Burası 8 bloktan oluşuyor, 250 yatak kapasitesine sahip. Blokların isimleri ise Ejderha, Yarasa, Tavuskuşu, Horoz, Geyik, Karınca ve Kaplumbağa adını taşıyor. 8'incisi Guru bloğu ise sadece tesiste yaşayan öğretmenler için tasarlanmış. Tesiste paten odasından tutun da okçuluk alanına, organik ekim alanından sanat odasına kadar birçok alan var.

Ve Çetin Çetintaş’ı karşımda görüyorum. Turuncular içinde karşılıyor bizi... Tanıştığımıza şimdiden memnun olduk! Birlikte biraz sohbet ediyoruz, Kioo Retreat Center’ın mutfağının sattvik menüsünde yer alan tatlıları tadıyoruz ve Çetin Çetintaş’ı tanımaya başlıyorum…

Siz de birazdan Çetin Çetintaş’ı, yogayı ve 10. kitabı ‘Duyguların Efendisi’ni yakından tanıyacağınız bir sohbetin parçası olacaksınız. Hazır mısınız? Lütfen bize katılın.

Arama motoruna ‘Çetin Çetintaş’ yazdığımızda yogaya, eğitimlerinize dair çok çeşitli bilgiler edinebiliyoruz. Peki, bu biyografik bilgilerin dışında Çetin Çetintaş kimdir?

Çetin Çetintaş kendini gerçekleştiren, kendi yolunu yürüyen ve kendi yolunda yürürken de temas ettiği şeylerle birliği, bütünlüğü deneyimleyen biri.

Türkiye’de, Yunanistan’da ve Kıbrıs’ta toplam 23 tane merkezi olan Yoga Kioo enstitüsü, Yoga Kioo Yayınları, Yoga Kioo dergi ve Kioo Retreat Center. Her şeyin en başına dönersek o yıllarda Çetin Çetintaş tüm bunların hayalini kurmuş muydu?

Yola çıkarken bir hayalim yoktu. Yolculuğum kendimi aramamla başladı. Fakat sonra kendimi arama yolculuğum bir yerde kırıldı ve kendini arayan diğer insanlarla elindekini paylaşan birine dönüşmeye başladım. Bu yolculukta da ihtiyaçlar tüm bunların ortaya çıkmasını sağladı.

Kioo Retreat Center’ı birlikte gezdik, mimari detayları öğrendik. Biraz da yaşam biçimini konuşalım. Burada kimlerle, nasıl yaşıyorsunuz?

Hayatını yogaya adamış bir grup öğretmenimiz burada yaşıyor. Her 3 ayda bir de gönüllü programımız kapsamında 12 kişi kabul ediyoruz. Bu kişiler burada hem karma yoga yapıyorlar hem bir hizmet veriyorlar. Kimi yemekhanede çalışıyor, kimi kafede çalışıyor...

Burası sattvik, yani uyumlu bir ortam. Alkol kullanımı yok. Şehrin içerisinden uzak olduğumuz için gürültü yok. Doğayla iç içe. Dolayısıyla bu dönüşümü yaşamak isteyenler, inziva halinde çalışma yapmak isteyenler buraya geliyor.

“YOGANIN BEDEN BULARAK İZLENEBİLİR HALE GELMESİNİ SAĞLIYORUM”

Türkiye’de ve dünyada yogaya dair kendi rolünüzü nasıl yorumluyorsunuz?

Bu rolü tanımlamak, insanı bu rolü sahiplenme durumuna götürüyor. Ben yoganın anlattığı, öğrettiği her şeyi aktarmaya ve yoganın öğrettiği her şeyi uygulayarak göstermeye çalışıyorum. Bunu göstermek için çaba sarf etmiyorum, kendim için yapıyorum. Bunu yaptığım sürece de bakan kişi aslında yoganın ne öğrettiğini öğreniyor. Ben olmasam da yoga var, ama ben yoganın beden bularak izlenebilir hale gelmesini sağlıyorum.

Sizi tanımak isteyen ya da size hayranlık duyan birinin sizin hakkınızda ilk kez duyacağı bir şeyi bizimle paylaşır mısınız?

Genelde çok komiğimdir, çok fazla geyik yaparım ama uzaktan tanıyan ya da sosyal medyada takip eden insanlar bu yönümü genelde bilmezler. Bu biraz yaşadıkça ortaya çıkan bir şey.

HAYATINDAKİ KISIR DÖNGÜNDEN KURTULAMAYANLAR DİKKAT: “DUYGULARINIZ DEĞİŞMEDEN HİKAYENİZ DEĞİŞMEZ”

10. kitabınızın adı Duyguların Efendisi. Kitabı henüz okumayan ve hayatının değişmesi için adım atmak isteyen insanların ezberlerini bozacak, kitapla yollarının kesişmesini sağlayacak bir özet söyler misiniz?

Hayatınızın neden hala kısır döngü içinde sürdüğünü, hala bazı konularda yaptığınız şeylerin neden sonuçlar vermediğini, hala neden aynı yoldan tekrar geçtiğinizi ve sanki yol gitmiyormuş gibi hissettiğinizi merak ediyorsanız bu kitabın içinde pek çok cevap bulacaksınız. Çünkü aynı duygular sizi aynı yerlere götürmeye çalışıyor. Duygular değişmeden cevap bulmadan aynı hikayeleri yaşamaya devam ediyoruz. Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız, bir yerden zihninizi yani duygularınızı kontrol edip kendiniz yaşama yön vermeyi öğrenmeniz lazım. Bu kitapta tüm bunları, duygulara nasıl yön verilebileceğini metotlarıyla birlikte anlatıyorum.

"YOGA YETERİNCE BİLİNMEDİĞİ İÇİN DİNSELLEŞTİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR"

Sosyal medyada ve çeşitli platformlarda yeni nesil tarikat lideri olarak hakkınızda yorumlar yapılıyor. Bu yorumlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu söylemler beni rahatsız etmiyor. Uzaktan bakıyor olsaydım ben de aynı yorumları yapabilirdim. Yoga yeterince bilinmediği için dinselleştirilmeye, bir kalıba oturtulmaya çalışılıyor. Bu bilememe hali nedeniyle insanlar da diyor ki, “Ben bunu bilmiyorum, bu bizim toprağımıza ait bir şey değil, demek ki başka birilerinin dini.” Bu yanlış algı, dünyanın her yerinde var. 2016 yılında Yunanistan’dayken çok şaşırmıştım. O dönem orada 'Yoga yapan Ortodoks olabilir mi?' tartışması yaşanmıştı.

Yoga dediğimiz şey, insanın kendini bilme yolculuğu ve matematiksel bir şey. Ruhani şeyler bilime uzakmış gibi geliyor ama 5 bin yıldır var olan yoganın ne kadar teknik olduğunu günümüz araştırmaları da ortaya koyuyor.

Bakın, tarikatlarda bir lider vardır ve insanlar etrafında toplanır. Benim ise bir matematik öğretmeninden farkım yok. Yoga yapan insanların hayatında benim olmamın veya olmamamın da bir önemi yok, insanlar bunu kaçırıyor. Yoga ile yolu kesişen kişi, benim veya bir başka yoga hocasının pratik videolarını izleyerek yani beni hiç tanımadan yogadan fayda sağlayabilirler. Yogada önemli olan hepimizin bir arada olması değil, bireysel yolculuklarımız… 

“YOGA TÜRKİYE’DE HENÜZ EMEKLEME DEVRİNDE”

Sizce yoga Türkiye’de ne zaman anlaşılmaya başlar?

YouTube kanalımda her ay ortalama 1 milyon kez pratik yapılıyor. Yani her ay 300 – 400 bin farklı kişi kanalımı ziyaret ediyor. Fakat bu bile yoganın Türkiye’de emekleme devrinde olduğunu gösteriyor. Yoganın çok daha iyi yerlere geleceğine, çok daha fazla insanın hayatına dahil olacağını düşünüyorum. Bunun için de yoganın tarikatlaştırılmamaya ihtiyacı var. Yoganın aslında çok metot ve teknik bir şey olduğunun ve herkes tarafından uygulanabileceğinin ayırt edilebilmesi için bence 3-4 yıla daha ihtiyaç var.

Yogayı daha çok duyurmak için bir sorumluluk hissediyor musunuz?

Yogayı daha fazla insana ulaştırayım gibi bir hedefim yok. İhtiyacı olan yogayı bulsun, ihtiyacı olmayan yoga yapmasın, herkes yogayı sevmek zorunda değil, herkes yogayla iyi anlaşmak zorunda değil.

Bir yogi nasıl yaşar? Nelerden uzak duruyorsunuz?

En temel uzak kaldığımız 5 şey var. Fiziksel ve ruhsal olarak başka bir şeye şiddet göstermekten uzak duruyoruz. Sürekli olarak her şeyle uyumlu yaşamaya çalışıyoruz. Bize ait olmayan hiçbir şeye elimizi uzatmıyoruz. Cinselliği yaşamıyoruz. Kendimizi yeniden büyütecek, geliştirecek bu enerjiyi böylelikle içeride tutuyoruz.

Bunun yanı sıra hep doğru konuşmaya, açgözlü olmamaya, sürekli yalınlaşmaya, neye ihtiyacımız olup olmadığını her gün yeniden sorgulamaya özen gösteriyoruz.

Zaman zaman tırnaklarınızda çeşitli renkler ve desenler görüyoruz. Bu, yogaya uzak insanlara şaşırtıcı geliyor. Neden tırnaklarınızı boyuyorsunuz?

Uzun süre tırnaklarımı boyamın sebebi dişil enerjiyle alakalı. Dişil enerji vücudumuzdaki yaratım enerjisi demek. Tırnaklarımızı uzatmak, onların üzerine renkler sürmek aslında bu enerjinin daha iyi çalışmasına olanak sağlıyor. Hep aynı renk kıyafet giymek de dişil enerjiyi çalıştıran bir şey. Bu biraz teknik bir çalışma. Çok ufak şeylerle hayatımızda çok büyük değişimler yaratabiliyoruz.

“RUHUN KADINI ERKEĞİ YOK"

Yani erkeklerin de dişil enerjiyi çalıştırması gerekiyor...

Evet, kadının eril enerjiyi, erkeğin dişil enerjiyi çalıştırması gerekiyor. Ruhun kadını erkeği yok. Ruh bir tane. Ruhun cinsiyeti olmadığı için hepimizde dişil ve eril enerji var. Erkek bedenindeyken dişil, dişi bedendeyken de eril enerjimiz geride kalıyor. Oysa bu ikisinin sürekli dengede olması lazım.

Yakın gelecekte ajandanızda neler var?

Yeni kitaplarım var. Elimdeki bilgileri aktarmaya devam edeceğim. Bunun sebebi Türkiye’de yeterince kaynak olmaması. Yoga herhangi bir öğretmene bağlı olan bir şey değil. Çünkü biz bugün varız, yarın yokuz. Yaşamayan ama kendi içinde yaşayan kaynaklar insanların yogaya çok daha kolay ulaşmasını sağlıyor. Bu yüzden daha fazla kütüphane oluşturmaya devam edeceğim.

Kaynak: Haber Global TV