Bergen mi söylesin, başrol mü?
Mahsun Kırmızıgül, 2.5 milyon izleyici barajını aşan Bergen'i Twitter'da eleştirirken filmde şarkıların Farah Zeynep Abdullah tarafından seslendirilmesini yanlış bulduğunu aktardı. Peki "Olması gerekeni söylüyorum" diyen Kırmızıgül haklı mı? Biyografilerde şarkıcıların orijinal sesleri mi olmalı?
Pandemi dönemi gibi kriz dönemlerinde sektöre, en azından salonlara, nefes aldırabilecek yerli filmler oldukça kritik bir önem arz etmekte. Başrolünde Farah Zeynep Abdullah'ın yer aldığı Bergen, bu ihtiyacı karşılayacağını daha ilk 10 günden gösterdi. İlk 10 gününde 2 milyon 644 bin 300 seyircinin izlediği film, Türkiye'de ilk 10 gün seyirci sayısının baz alındığı tüm zamanlar sıralamasında 8. sırada yer aldı.
11-13 Mart hafta sonunda en yakın takipçisi The Batman'e açık ara fark atan Bergen sadece söz konusu hafta sonu 981 bin 187 izleyiciyle buluştu. The Batman, 168 bin 300 ile ikinci sırada kaldı. Bergen 5 milyon seyirci barajını aşması halinde, tüm zamanların en çok izlenen ilk 10 filminden biri olacak.
Toplamda 1200 salonda gösterimde olan film o kadar etkili ki 18 Mart'ta vizyona girecek olan Osman Sekiz, vizyon tarihini 1 Nisan'a erteleme kararı aldı. Filmin yönetmeni Ezel Akay, Twitter'da şu paylaşımda bulundu:
“Ordulu bir sinemacı aradı. 'Osman Sekiz’i bir hafta ertelesek biz 6 salonda Bergen oynatsak' dedi. Bergen 6-7 milyona koşuyor. Salonlar para kazansın iş yapsın diyerek Osman Sekiz’in gösterimini 1 Nisan 2022’ye aldık.”
'OYUNCU KENDİ SESİ İLE ŞARKI SÖYLEDİĞİ ANDA...'
Böylesi bir rüzgar yaratan filmin tartışmalara da vesile olması kaçınılmaz. Yönetmen ve şarkıcı Mahsun Kırmızıgül “Bir şarkıcının hayatını oynayabilirsiniz ama onun şarkılarını onun gibi asla söyleyemezsiniz. Milyonlarca insanı, sesleri ile etkileyen şarkıcıların kendi biyografi filmlerinde kendi sesleri yok. Biyografi filminde oyuncu kendi sesi ile şarkı söylediği anda sinemadan çıkıyorum” ifadeleriyle bir eleştiride bulundu ve şöyle devam etti:
“Lütfen yanlış anlamayın, ben yapılmış veya yapılacak olan filmleri karalamak için değil, olması gerekenleri dile getiriyorum.”
Peki “olması gereken” gerçekten bu mu? Bilindiği üzere ne Bergen'de ne de Müslüm'de sanatçıların kendi sesi kullanıldı. Bu noktada akıllara elbette Hollywood'un biyografi filmleri geliyor. Mahsun Kırmızıgül de ilk paylaşımından iki gün sonra argümanını sürdürmüş ve Ray, Get On Up, Bohemian Rhapsody ve La Môme filmlerinden örnek vermişti.
Film eleştirmeni Burak Göral bu noktada teknik bir noktaya işaret ediyor:
“Biricik sesleri olan şarkıcıların biyografi filmlerinde o şarkıcıların eski kayıtlarından faydalanarak oyuncunun da sesinin dahil edildiği bir miks yapılıyor. Bohemian Rhapsody'de bu yapıldı. Keşke Bergen'in kayıtları sağlıklı bir şekilde korunsaymış ve bu yolla bir miksaj yapılabilseymiş. Hollywood'un faydalandığı kayıtlar, Unkapanı kayıtlarına benzemiyor” diyor.
Bohemian Rhapsody'de Rami Malek, YouTube'da Queen şarkılarını yeniden seslendiren ve Mercury'ye olan ses benzerliğiyle şaşırtan Marc Matel ve Freddie Mercury'nin sesleri özel bir teknikle mikslenmişti. Ray, Get On Up ve La Môme'da ise oyuncular uzunca bir süre eğitim alarak playback yaptıkları rollerine hazırlanmıştı.
Hatta Marion Cotillard, Edith Piaff rolüne hazırlanırken playback'i en gerçekçi biçimde icra edebilmek adına şan dersleri aldığını anlatıyor. Twitter'da Kırmızıgül'ü haklı bulanlar var. Bazı unutulmaz biyografi filmlerinde de playback'lere rastlamamız bu argüman açısından dikkat çekici.
Sinema sektörü iletişim uzmanı Nizam Eren ise farklı bir örnek veriyor. Eren, The Doors hakkında konuşuyor:
“Meslek yaşamım Eylül 1989'da başladı. Jim Morrison ismini ise hayatımda ilk kez 1991'de duydum. Müzik kültürü açısından eksikliğimdi belki... The Doors diye bir film gelmişti. Filmde Jim Morrison'ı Val Kilmer canlandırıyordu. O kadar etkilendim ki Morrison hayranı oldum. Filmin yapım notlarına bakmamıştım. Şarkıların Val Kilmer tarafından seslendirildiğini bilmiyordum.”
Kilmer'ın performansı The Doors üyelerini şaşırtacak kadar etkileyiciydi. Dolayısıyla Eren, “Sinemada bunun bir formülü, doğrusu ve kuralı yok. Hatta artık izleyiciye filmin ortasında sanatçının orijinal sesini duymak inandırıcı gelmiyor. Ve oyuncunun performansını da seyirci gözünde düşürüyor çünkü oyuncunun 'rol yaptığı' anlaşılıyor."
'SAHNE PERFORMANSI DEĞİL, SİNEMA'
“Mahsun Kırmızıgül'ün bu çıkışını doğru bulmadım” sözleriyle devam eden Eren, “Bu sahne performansı değil ki bu sinema” diye ekliyor ve seyircinin de bu yönde bir kaygısı olmadığının altını çiziyor. Göral ise "Bergen'in sesini duymak isteyenler, Bergen şarkılarıyla kendilerini teselli edebilirler yapacak başka bir şey yok. Hayatının filme aktarılması başka bir olay, Bergen dinlemek istemek başka bir olay" diyor ve şöyle noktalıyor:
“Maalesef Türkiye'de meselenin özünü bir kenara atıp tali meselelerden tartışmak çok sık rastladığımız bir durum. Filmin konusu, erdemleri ve teması üzerine konuşulmuyor. Neden Türkiye'de 'Ya benimsin, ya toprağın' kültürü hala yaşıyor ve kadın hayatları elimizden kayıp gidiyor? Bunu tartışmak lazım” diyor.
Rakamlar: Box Office Türkiye
Kaynak: Web Özel