Andrew Garfield kim? İkinci Oscar adaylığını nasıl kazandı?
Geniş kitlelere adını oynadığı Spiderman serisi ile duyuran İngiliz aktör Andrew Garfield, ikinci kez Oscar'a aday gösterildi. Süper kahraman filmlerinin sanatsal değeri olup olmadığı sorusuna ise ortadan bir yanıt veriyor.
Yeni bir aktör nesli Hollywood’da zirvede. Brad Pitt, Leonardo DiCaprio (ki hala genç) Robert DeNiro ve Tom Cruise hala çok başarılı oyuncular olsalar da Robert Pattinson, Eddie Redmayne ve Andrew Garfield 2010’lu yılların ikinci yarısından bu yana isimlerinden söz ettiriyorlar.
Garfield bu noktada ilginç bir profil çiziyor. Sadece tüm zamanların en çok hasılat yapan altıncı sinema filminde rol almasıyla veya filmde başrolü paylaştığı kişiyle dört yıl birlikte olmasıyla değil. 21 yaşına kadar irili ufaklı bazı oyunlarda oynadı. Konservatuarı terk ettikten sonra, İspanya’da oynadığı bir cips reklamında 2.500 pound kazanana kadar oyunculuktan pek bir geliri yoktu.
İKİNCİ OSCAR ADAYLIĞI
Kuzeybatı Londra’da farelerle birlikte oturduğu bir küçük daire kiraladı, kahvecide çalıştı. Garfield’ın ismi bu ara geçen aylarda çıkan Spiderman No Way Home ve Netflix’te canlandırdığı Tick, Tick, Boom… filmleri ile gündemde. Müzikal yazarı Jonathan Larson’ın hayatını oynadığı bu yapımla en iyi erkek oyuncu Oscar’ına aday gösterildi, oyuncu daha önce Mel Gibson’ın yönettiği Hacksaw Ridge ile de bu ödüle aday gösterilmişti.
Tick, Tick, Boom… Garfield’ın 2019 yılında annesini pankreas kanserinden kaybetmesinden sonra oynadığı ilk filmdi, film çekilirken yas tutmaya devam ediyordu. Bir sahnede telesekreterden dinlediği bir mesajda annesinin sesini hayal ettiği için çok duygusal anlar yaşadı.
'KATİL OLSAM KURABİYE GETİRİRDİ'
Annesini şöyle anıyor: “Bana karşı koşulsuz bir sevgisi vardı. Kendimle gurur duyduğum kariyerimle o da gurur duyuyordu. Yine de günün sonunda bir katil olsam hapishaneye her hafta kurabiye ile gelirdi.”
İngiliz aktör, Amerika Birleşik Devletleri’nde asıl çıkışını yakaladı. 2007 yılında başrollerini Tom Cruise, Robert Redford ve Meryl Streep’in oynadığı Lions for Lambs isimli filmde adından söz ettirdi. O yıllarda Hollywood’da Robert Pattinson, Eddie Redmayne, Jamie Dorian ve Tom Sturiddge’den oluşan bir İngiliz aktör grubu vardı ve bu grup birbirini rakip olarak görmekten çok sürekli bir arada takılıyordu.
Garfield’ın kariyeri 2010 yılında Facebook’un kuruluşunun anlatıldığı The Social Network filmiyle başka bir seviyeye geçti. Bu arada tiyatro yapmaya da devam ederken Arthur Miller’ın kaleme aldığı Satıcının Ölümü oyunu ile sahneyi 46 yaşında eroin kullanımından hayatını kaybeden Philip Seymour Hoffman ile paylaştı. Garfield Hoffmann’ın kendisine bir mentor gibi sahnede yardımcı olduğunu anlatıyor, onun arkasından konuşmanın zor olduğunu söylüyor.
Andrew Garfield’ı çok daha fazla geniş kitleler ile buluşturan film Sam Raimi’den sonra çekilen yeni Spiderman serisi oldu. Garfield rolü kesin tutacağı ve çok para kazanacağı için değil, karakteri sevdiği için kabul ettiğini söylüyor.
Oynadığı süper kahraman filmlerinin sanatsal değeri eleştirildiği zaman şunu söylüyor: “Dünyada en fazla gişe yapan altınca filmden bahsediyoruz. Milyonlarca insanın görmek isteyeceği bir film çekmez mucize. Akademinin çekmeyi seveceği bir filmi yapmak da öyle. Bazen bu mucizeler örtüşüyor, bazen örtüşmüyor. Ben kişisel olarak izleyicinin tepkisinden memnunum.”
Belki de bu yılın en çok ses getiren filmi olan Spiderman No Way Home, Oscar’da en iyi film ödüllerine aday gösterilmedi. Bazı sinemaseverler buna tepki gösterirken ünlü yönetmen Martin Scorsese, Marvel sinematik evreninin filmlerini sinema olarak sınıflandırmadığını söylemiş, başta Robert Downey Jr. olmak üzere bu filmlerde oynayan pek çok oyuncu bu açıklamaya tepki göstermişti.
Oscar ödülleri tarihinde Joker (2019) ve Black Panter (2018) en iyi film kategorisinde nadir şekilde adaylığa değer bulunan süper kahraman yapımlarından oldu. Christopher Nolan’ın yönettiği Kara Şövalye (2009) bile bu alanda aday olmamıştı.
*Yukarıdaki derlemede yer alan bilgilerin önemli bir bölümü The Telegraph'ta Robbie Collin imzasıyla yer alan 'Andrew Garfield: ‘If we only let people play exactly who they are, it’ll be the death of imagination’' isimli makaleden alınmıştır.
Kaynak: Web Özel