Yavuz Ağıralioğlu: Sayın Akşener bırakırsa İYİ Parti'ye dönerim

Haber Global ekranlarında yayınlanan Buket Aydın ile Yüz Yüze'nin konuğu, Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyesi Yavuz Ağıralioğlu oldu. 

Ağıralioğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

"Siyasette 'Biz söylemiştik' demek yetmez"

- Seçmenin değişim umudunu konuşmak adına ben "Bunlara dikkat etmeliyiz, milletin reflekslerini doğru ölçmeliyiz" dedim. Sürecin sonunda ben kendimi bu vebale ortak etmeyeceğimi beyan ederek kırmadan dökmeden ayrıldım. Şimdi İYİ Parti'nin hissesine şöyle bir şey düşebilir: Biz söylemiştik. Siyasette "Biz söylemiştik" demek yetmez. ben devlet için hayırlı görmedim bu ittifakı, bu adaylık sürecini. Buna engel olmak gibi bir kıymet düştü benim hisseme. Herkes hevesle suçlu arıyor. İstişare edilmeden, dayatmaya dönmüş bir siyasi itibar suikastına engel oldum. Alçaklığa engel oldum. Suçlu mu arıyorlar? Tamam, ben engel oldum. Değişim umudu olan 25 milyon oy da, hükümet dahil herkesin saygıyla anlamaya çalışması gereken bir oydur. Bu sonuçlarda herkesin kendi hissesine düşen, alması gereken dersler vardır. Milletin umudunu koru, çocuklarımızın geleceğini koru. 25 milyonu da koru.

"Akşener'in mesuliyeti daha ağır"

- Ben bu seçim mağlubiyetle biterse buna sebep olanlar istifa eder diye düşünüyordum. Hanımefendi (Meral Akşener) kazanılamayacağını bildiği halde bu süreci engelleyemedi. Onun mesuliyeti daha ağır. "Hiç kazanılamayacak bir denklem varsa o da budur"u defalarca dinledik ondan. İYİ Parti, bildiğini yapamadı.

"10 sefer yenildin, istifa etmiyorsun"

- 10 sefer yenildin, istifa etmiyorsun. Memlekete sadece meteor çarpmadı. Bir seçimi kazanabilecek her türlü imkan varken kazanamadılar. Millet, "Söylediklerinizin doğru olduğunu biliyoruz ama bunu düzelteceğinize inanmıyoruz, bunlara sebep olan iktidara bu sorunları düzeltmeleri için bir daha şans veriyoruz" dedi. Bundan utanması gereken iktidar mı, muhalefet mi? Türkiye'de siyaset erdemle yapılacak bir iş olacaksa, herkesin sebep olduğu girdaptan kendi hissesine düşen sorumluluğu alması gerekir. 

Belediye başkanlığı için aday olur mu?

- Belediye başkanlığı benim yapabileceğim bir şey değil, ben o mizaçta değilim. Benim için meşakkatli, ben o kabiliyette bir insan değilim. 

"En çok kaybeden parti İYİ Parti'dir"

- Olana bitene bakacağız. En çok kaybeden parti İYİ Parti'dir. Türkiye'de hiçbir siyasi parti biz iktidarı alacağız, ihalelere fesat karıştıracağız, canınıza okuyacağız demiyor. Kimse demez. Hükümetin övündüğü bazı icraatlar var ama sayın cumhurbaşkanı şunu diyebilir mi, "Ben bir köprü yapacağım, geçenden 350, geçmeyenden 750 alacağım." Siyasetin dediklerinden çok söylediklerini yapabilmesi önemlidir. Muhalefet iktidar olamadı çünkü dediklerini yapabileceklerine inandıramadılar. Oy vermeyen seçmeni cahillikle suçladılar. Ben seçmenin irfanının yüksek olduğuna inanırım.

"Olan, değişim umudu olan muhalif seçmene oldu"

- Erdoğan kendisine muhalefet etseydi yüzde 70 alırdı. Trol ise sizde, basına hakaret sizde, dayatmacısınız, sizin bu halinizle hükümet etmeye zaten hakkınız yoktu. Olan, değişim umudu olan muhalif seçmene oldu. Herkes her şeyi kaybetti, muhalefet mahcubiyet duymadan hala grup toplantılarında konuşmalar yapıyor. 

"Cumhurbaşkanı adaylığını kabul ederdim"

- İki tarafa da mesafeli olan seçmenin şuurlu tercihiydi Sinan Oğan. Birinci turda kabalık etmeye gerek yoktu. Biz dedik ki tek strateji tek aday değildir. Çoklu adayla da gidilebilir. Yarış atları gibi davranmamak lazım, millete nefes imkanı verir ikinci tur. Akşener aday olsaydı İYİ Parti üçüncü bir yol olurdu. Ben dahi adaylık sorumluluğunu bismillah der kabul ederdim. Bir saniye tereddüt etmezdim. Eli belinde bir siyasettense, eli kalbinde bir siyasetin memlekete nasip olması gerektiğini düşünüyorum. En dezavantajlı aday Kılıçdaroğlu'ydu. Kamuoyu araştırmalarında İmamoğlu ve Yavaş'ın adaylığında durum farklıydı. 

"Akşener'den başka İYİ Parti'yi ayakta tutacak kimse yok"

- Muhalefetin en zor dönemi başladı, genel başkanlar için de fedakarlık dönemi başladı. Meral Akşener'den başka İYİ Parti'yi ayakta tutacak kimse yoktur. 

Parti kuracak mı?

- Siyasi olarak bir mesuliyet hattındayım. Siyaset bir bayrak yarışı gibidir. Ben bu siyasi mesuliyet hattında yaklaşık 30 yıldır nöbet tutuyorum. Memleketimiz için ne yapmamız gerekiyorsa yerine getireceğim. Sayın cumhurbaşkanı son avansını aldı. Siyasetin mesuliyeti, eve bereket olmaktır. Bir annenin buzdolabını açtığında gördüğüdür hükümet. Sadece sandıktan çıkmak değildir. Biz sizi seçiyoruz, yaşam standartları düzelmiyor, cebimizde harçlık yok, ölürsek çocuklarımıza ne olacak endişesi taşıyoruz. Benim için siyaset, parti kurma hevesi değildir. Benim için siyaset 85 milyonun güçlü, standartları yüksek bir ülke, en zayıfın en güçlüden hakkı alabildiği bir ülke olması demektir. Bunlar organize edilemiyorsa parti kursan ne olur? Ben tertemiz bir sayfa açmak istiyorum.

"Sayın Akşener bırakırsa İYİ Parti'ye dönerim"

- Akşener "Ben artık bırakıyorum, torunlarımı seveceğim, gelin üçüncü bir yol için milletin istikbaline koşun" derse koşarım. Akşener varken yapmam. Mezara parti içi kavga ederek girmeyeceğim. Parti içinde bir "rağmen" adamı değilim. Ben hanımefendiye (Meral Akşener) siyaseti pusu kurarak yapmamaya söz verdim. İYİ Parti'ye layık olmaya gayret ettim, arkadaşlarımı ve milletimi utandırmadığımı düşünüyorum. 

"Her işimizi görmek için adam arıyorsak, memleketimiz adam gibi yönetilemiyordur"

- Kimse kimsenin tapulu seçmeni de, tapulu yol arkadaşı da değildir. Dindarlar AK Parti'ye, Aleviler CHP'ye, milliyetçiler MHP'ye verir düşüncesi, siyaseti tembelleştirir. Bunlar hem seçmene saygısızlık, hem de yönetimin kalitesine suikasttır. Herkesin kimlik kartıyla işini görebildiği bir ülke olmalı. Her işimizi görmek için adam arıyorsak, memleketimiz adam gibi yönetilemiyordur.

- Ben bütün memlekete talibim. Sayısal milliyetçiliğin memlekete çok faydası yoktur. Ben memleketin sağına soluna değil, merkezine talibim. Dindarlığın bana nasihat edeninden yorgunum artık. Nezaket ve sorumluluğunu taşıyan tarafına talibim. Milliyetçiliğin mülteci düşmanlığına indirgenen muhtevasına talip değilim. Biz kendi çocuklarımızı ülkemizde tutamıyoruz. 

LGBT hakkında ne düşünüyor?

- Devlet vatandaşını korurken ailesini de korumak zorundadır. Türkiye'de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz şeyler var. Evlilik ve doğum oranlarını korumamız lazım. Ama 3 çocuk doğurun demekle olmaz. Aile ve nesli koruyamazsak, evliliği koruyamazsak Türkiye 20 yıl sonra yaşlı bir ülke olacaktır. Demokratik avantajımızı kaybederiz. Size özgürlük diye dayatılan şeyin Türk ailesine suikast olduğunu görmezseniz, memleketin 25 sene sonra karşı karşıya kalacağı şeyde inşallah haklı çıktık demeyiz. LGBT'ye karşıyım. Buna göç de dahil. LGBT bir özgürlük değildir.  

Ayrıntılar geliyor... 

Kaynak: Haber Global TV