Yargıtay'dan anlaşmalı boşanmalarla ilgili emsal karar
Yargıtay Genel Hukuk Kurulu, "Evde oturmaya devam edileceğine ve evde bulunan eşyaların kime ait olacağına ilişkin anlaşma mal rejiminin tasfiyesine engel olamaz" dedi.
İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, “Davacı vekili müvekkili N.C.'nin belirtilen mallar yönünden davalı Ö.N. edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklı alacağının bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10 bin TL alacağın davalıdan tahsilini” talep etti.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; “tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 166. maddesinin 3. fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiğini, buna göre birbirlerinden maddi ve manevi tazminat taleplerinin bulunmadığını, mahkeme içi ikrar niteliği bulunan beyanı doğrultusunda davacının eldeki davayı kesin hüküm nedeni ile açamayacağını” ileri sürerek davanın reddini savundu.
Mahkeme davayı reddetti
Aile Mahkemesi “tarafların boşanma dava dosyasında yaptıkları protokol sonucunda anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiğini, imzalanan bu protokolün duruşmada doğru olduğunu kabul ettiklerini, protokolde “boşanmanın fer’isi niteliğindeki velayet, nafaka, kişisel ilişki dışında davalının davacıya ait evde oturmaya devam edeceği, evde bulunan eşyaların davacıya ait olacağı ve birbirlerinden başkaca maddi manevi taleplerinin olmadığının belirtildiği, bu protokol uyarınca taraflar arasında boşanmanın fer’îleri dışında kalan yönlerden de anlaşma sağlandığı, bu beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verdi.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi kararı bozdu
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, “Davacının boşanma protokolündeki ve protokolü doğruladığı 05.02.2013 tarihli oturumdaki boşanma dava dosyasındaki beyanı, boşanmanın fer'i niteliğindeki mali konulara yönelik olup, mal rejiminin tasfiyesi dolayısı ile eldeki dava konusu yapılan malvarlığına ilişkin bir açıklama içermemektedir. Mal rejiminin tasfiyesi boşanma davasının eki niteliğinde olmadığından; boşanmayla birlikte karara bağlanması zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak tartışılması ve tüm deliller değerlendirildikten sonra talebin esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, protokolden ve mahkeme içi ikrardan hareketle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır” gerekçesiyle kararı bozdu.