Vakada art arda kırılan rekorlar yoğun bakımlara nasıl yansıyor?
Son günlerde sık sık günlük vaka sayılarında rekorlar kırılıyor. Peki yoğun bakımlarda durum ne? Kimi uzmanlara göre yoğun bakımların kalitesini korumak zorlaşırken kimileri ise aşılamanın yaygınlaşmasından dolayı doluluğun yüzde 100'e ulaşmayacağını savunuyor.
Dünya Covid-19 ile mücadele ederken aşılama çalışmaları da devam ediyor. Bilimsel çalışmalara göre şu ana kadar geliştirilen hemen hemen her aşının hastaneye yatışı neredeyse tamamen engellediği ifade ediliyor. Ancak burada önlemlerin alınmasının gerektiğini de unutmamak gerekiyor.
Türkiye toplu aşılamaya 14 Ocak’ta başladı. O günden bugüne 17 milyondan fazla doz aşı uygulandı. Ancak 1 Mart’ta ‘Yerinde karar’ yöntemiyle normalleşme çabaları beklenen sonucu vermedi. Normalleşme adımları 29 Mart’a kadar devam edebildi. Türkiye’de tam 58 il kırmızı hale geldi.
VAKA 33 BİN İKEN YOĞUN BAKIM DOLULUĞU %72,1'Dİ
Bu tarihten itibaren ülkede tedbirler artırıldı. Vaka artışlarındaki artış durdurulamazken dün 54 bin 740 vaka ile rekor kırıldı. O dönemde yoğun bakım doluluk oranı yüzde 66,5 oldu. Bu rekordan önceki 2. pik dönemiyle bir kıyas yapmak gerekirse, 8 Aralık 2020’de 33 bin 198 kişi ile rekor vaka açıklanmış, 211 kişi hayatını kaybetmişti. Aynı tarihte yoğun bakım doluluk oranıysa yüzde 72.1 olarak göze çarpıyordu.
Rekorun kırıldığı günden 10 gün sonra yani 18 Aralık’ta 26.410 vaka tespit edilmiş, 246 kişi hayatını kaybetmişti. Yoğun bakım doluluk oranındaysa çarpıcı bir artış olmasa da 1,6’lık bir yükselişle yüzde 73,7’e çıktığı görülmüştü. Şimdi Türkiye 7 Nisan’da vaka sayısında rekor kırdı. Ancak bu sefer devrede aşılama da var. Türkiye'de 17 milyon 500 binden fazla doz aşı uygulandı. 10 milyondan fazla kişi ilk doz aşısının alırken, neredeyse 7 buçuk milyon kişi çift doz aşısını oldu.
Peki aşılama da sürerken, vakalardaki rekor yükselişin yoğun bakımlara rekor bir yansıması olacak mı? Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon ve Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Necmettin Ünal ve Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Covid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin haberglobal.com.tr okurları için yoğun bakımlardaki doluluk konusuna açıklık getiriyorlar.
“DOLULUK ORANI DA ÖLÜMLER DE ARTAR”
Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Necmettin Ünal, vakaların artmasından sonra yoğun bakımlarda da artış olacağı görüşünde. “Birkaç hafta içerisinde hastane yatışları ve yoğun bakım doluluk oranları artar” diyen Ünal, buna bağlı olarak ölümlerin de artacağının altını çiziyor.
“YÜZDE 100 ORANINDA BİR DOLULUK OLMAZ”
Vakalar çok yüksek olmasına rağmen yoğun bakımdaki doluluk oranlarının eskisi gibi yüksek olacağını düşünmeyen Prof. Dr. Recep Tekin, İstanbul ve Karadeniz Bölgesi özelinde servis doluluk oranları ile yoğun bakım doluluk oranlarının yüksek seviyelere ulaşma ihtimalinin olduğunu vurguluyor. Türkiye genelinde artış olacağı görüşünde olan Tekin, “Yüzde 100 oranında bir doluluk olmayacaktır. Önümüzdeki iki hafta içerisinde bunu göreceğiz” değerlendirmesinde bulunuyor.
Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Covid-19 Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Recep Tekin
“ÇÜNKÜ AŞILAMA İLERLEDİ VE BAĞIŞIKLIK ARTTI”
Prof. Dr. Recep Tekin, yoğun bakımlarda yüzde 100 oranında doluluk beklemediğine dair olan tezini şu sözlerle açıklıyor:
Çok sayıda insan zaten Covid-19’a yakalandı ve bağışık hale geldi. Aşılama da şu an hızlı bir şekilde ilerliyor. Ne yazık ki yaşlı nüfusumuzdan da çok kişiyi kaybettik. Geçen dönemde yoğun bakımlarda yatan birçok kişi yaşlı nüfustaydı. Ancak servislerdeki yatak doluluk oranlarında artış görülebilir.
“YATAK SAYILARI ARTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Şu anda da yoğun bakım doluluk oranlarında ciddi bir yükseliş olduğunu belirten Ünal, birçok hastanede özellikle şehir hastanelerinde ve covid-19 acillerinde yatak sayılarının artırılmaya çalışıldığını vurguluyor. Ancak bu rakamların şehirden şehre değiştiğini de ekliyor.
Haber Global ekibi geçen haftalarda yoğun bakımlardaki yaş ortalamasının düştüğüne dikkat çekmişti.?
“YOĞUN BAKIMDA ÇALIŞAN DERMATOLOG VAR”
Şu an yoğun bakımlarda çalışanların kimler olduğunu iyi anlamak gerektiğini vurgulayan Ünal, 450 civarında yoğun bakım uzmanının çalıştığını belirtiyor. Bunun yanı sıra yoğun bakımlarda önceden olduğu gibi şimdi de ağırlıklı olarak anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının çalıştığını aktaran Ünal, “Bunlar yeterli gelmediği için başka branşlardan doktorlar da kaydırılıyor. Dermatoloğun çalıştığı yoğun bakım ünitesi bile var” diyor.
“DOLULUK ORANI ARTARSA HİZMET KALİTESİ DÜŞER”
Yoğun bakım konusunda eğitim almayan kişilerin kaydırılmasının yoğun bakım servislerinin performansının düşmesine neden olacağını ifade eden Prof. Dr. Necmettin Ünal, “Yoğun bakım doluluk oranları arttıkça verilen hizmetin kalitesi düşeceğinden ölüm sayılarında artış gözleniyor” ifadelerini kullanıyor.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon ve Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Necmettin Ünal
“SAĞLIK ÇALIŞANLARININ GÖSTERDİĞİ ÖZVERİ…”
Prof. Dr. Recep Tekin sağlık çalışanlarının bir yılı aşkın süredir çok yıprandıklarının altını çiziyor. Diğer yandan son normalleşmeden sonra meydana gelen vaka artışlarının onları hem mental hem de fiziki olarak çok etkilediğini aktaran Tekin, “Bunun hastane dışında ev boyutu da var. İş yerinden çıktığınızda ailenizden de uzak kalıyorsunuz ve onlara yaklaşamıyorsunuz. Toplumun sağlık çalışanlarının gösterdiği özveriyi anlaması gerekiyor” açıklamasında bulunuyor.
“YOĞUN BAKIMCI SAYISI AZ OLDUĞU İÇİN ÇOK YIPRANDILAR”
Yoğun bakımın en önemli elemanlarından birinin yoğun bakım hemşireleri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Necmettin Ünal, bu hemşirelerin sayısının zaten az olduğunu ve yeni açılan yoğun bakımlarla beraber çok daha yetersiz hale geldiğini vurguluyor. Sayı azlığından yeni mezun ya da deneyimsiz hemşirelerin de yoğun bakımlara kaydırıldığını aktaran Ünal, sözlerine sağlık çalışanlarının umuşuz ve güçsüz olduklarına değinerek son veriyor:
Önceden bu işi yapmamış kişilerle işin götürülmesi kalitenin düşmesine yol açtı. Gerçekten yoğun bakımcı olanların sayısı az olduğu için 1 senede çok yıprandılar. Umutsuz ve güçsüzler.
Kaynak: Web Özel