TBMM, Rabia Naz dosyasını savcılıktan istedi

TBMM, Rabia Naz dosyasını savcılıktan istedi

TBMM Rabia Naz'ın Ölümünü Araştırma Komisyonu, tanıkların ifadelerindeki çelişkiler nedeniyle Giresun Başsavcılığı'ndan soruşturma dosyasını talep etti

TBMM Rabia Naz'ın Ölümünü Araştırma Komisyonu, Rabia Naz'ın tırnaklarında çıkan DNA'nın sahibi ağabeyi Yaşar Naz Vatan'ın durumu açıklaması için dinlenilmesini istedi. Komisyon ağabey Yaşar Mert ile Rabia Naz'ı merdivende gördüğünü söyleyen Beyza Okur'un ifadesini 18 yaşından küçük oldukları için alamazken, Giresun'a giderek hem çocuklar hem de ifade vermek için gelemeyen tanıklarla görüşmeyi gündemine aldı.

Komisyonun resmi tutanaklarına göre, Şaban Vatan'ın amca çocuğu Bahri Vatan, Rabia Naz'ın intihara tevessül edecek çocuk olmadığını belirterek, "oradan atlama şansı imkansız" dedi. İfade değiştiren tanıkları eleştiren Bahri Vatan, "Ses duyuyorsunuz, ondan sonra, altı ay sonra diyorsunuz ki, 'ses duymadım, öbür taraftan gitti'. Biz bu olayın mutlaka bir darptan meydana geldiğini düşünüyoruz. Çünkü bazıları 'intihar' demiş… Trafik kazası veya başka türlü bulgular bizi noktaya getirdi" dedi.

Komisyonda MHP'li üye Cemal Enginyurt, Rabia Naz'ın tırnağında bulunan DNA'nın ağabeyi Yaşar Mert Vatan'a ait çıkmasını vurgu yaparak, "Şaban Vatan çocuğu kucakladığında olabilir, Yaşar Vatan'ın ki nasıl oldu, onu Yaşar Vatan izah etsin" ifadesini kullandı. Enginyurt, Rabia Naz'ın evin merdivenlerinde gördüğünü dile getiren öğrenci Beyza Okur'un da dinlenilmesini isteyerek şöyle konuştu: "İlk olarak Naşit Okur'un kızı Beyza Okur, ciddi anlamda dinlenilmesi gerektiğini düşünüyorum. İkinci de; Şaban Vatan o gün Yaşar Vatan'ın 12 Nisan tarihli bilgisayarda oyun oynadığı görüntülerini paylaştı. Benim oğlum 21 yaşında, iletişim okuyor. Bunu kendince görev kabul etmiş araştırmış. Araştırılması için söylüyorum, doğrudur diye değil, 'Baba iki görüntü paylaşıyor, Şaban Vatan. Görüntünün biri 21 dakika, biri 17 dakika. Bu şu anlama geliyor, Şaban Vatan'ın oğlu Yaşar Vatan o an oyun oynamıyor. Çünkü görüntüde saat yok. Bizim oynadığımız bütün oyunlarda saat olur, o oyunu ben de oynadım, saat olur. Bunu dikkatle incelemenizi istiyorum' diyor."

Tutanaklara yansıyan bir diğer konusu ise, Rabia Naz dosyasının savcılıktan istenmesi oldu. Komisyon üyelerinin, "Dosya olmadan bazı şeyleri karşılaştıramıyoruz. Yani bir 'puzzle' var ortada ve 'puzzle'ın eksik parçaları var ve çok çelişkili ifadeler var. Polis ifadeleri çelişiyor, tanıkların ifadeleri çelişiyor. Boşlukları dosyanın tamamını göremediğimiz için böyle hafiyelik yaparak bulmaya çalışıyoruz" çıkışı üzerine Aydoğdu, dosyanın istendiğine işaret etti. Aydoğdu, "Biz alacağız dosyayı. Adalet Bakanlığı'ndan görüş istemişler. Adalet Bakanlığı görüş verecek; o aşamada duruyor, muhtemelen onlarda da bir tereddüt var" karşılığını verdi.

Bu arada Komisyon, tanıkları da dinledi. İşte tanıkların Komiyon'a verdiği ifadeler

Çiğdem Cebeci (Rabia Naz’ın komşusu): “Olayı ‘kaza’ olarak duymuştum. Çok neşeli, cıvıl cıvıl bir çocuktu. ‘Okul çantası kayıp, bulunamamış’ deniyordu. Saat on buçuk civarı, gece çantanın bulunduğu söylendi. Orada bir kargaşa oldu. Çantayı bir erkeğin elinde gördüm ama polis miydi, sivil miydi bilemem. Rabia Naz’ın oradan düşmüş olabileceğine inanmıyorum. Atardamarın kesikliğinden bahsediliyor. Bu vücuttan boşalan kan nerede?” 

‘KAZA DİYE SORUŞTURDUK’

Tamer Orhan (olay yerine ilk giden polislerden): “Saat beş buçuk sıralarında bir çocuğa araba çarpmış olabileceği yönünde ihbar aldık. Çocuğu ilk bulanlar, sırtüstü orada yatarken gördüklerini söylediler. Olay yerinde trafik kazasına yönelik çalışmayı bitirdikten sonra delil toplamak için hastaneye gittim. Hastaneden çocuğun yüksekten düşmüş olabileceği konusunda bilgi gelince yüksekten düşme ihtimalini araştırmaya başladık.

HİÇ KAN GÖRDÜN MÜ?

Mustafa Yazıcı (ifadeyi alan polis memuru): “Mürsel geldiğinde panik halindeydi. O yüzden zaten, garipsediğim için arkadaşlara söyledim. Grup amirine, hatta ilçe emniyet vekilimize, komiser yardımcıma söyledim. Dedim ki: ‘Bunun hâl ve hareketlerinden ben şüphelendim, siz de dinleyin bunu’ falan. Onlar da dinlediler daha sonra. Su almaya giderken bir kız çocuğunun inleme sesini duyduğunu söyledi. ‘Çocuğu ilk gördüğünde konuşabiliyor muydu? Sana cevap verdi mi?’ diye sordum, ‘Yok, cevap vermedi’ dedi. ‘Peki, hiç kan gördün mü veya başka bir şey gördün mü?’, onları sordum, ‘Yok’ dedi. Bir bayanı çağırmış, orada sara nöbeti geçiriyor, işte yüzünü falan yıkamışlar; sonra ambulans gelmiş, almış götürmüş.”

‘SİYAH ARABA ORADAYDI’ DEDİLER

Adem Artaç (olay yerine ilk giden polislerden): Olay yerinde üç şahıs vardı. Bunlar Mürsel Küçükal, Önder Dede, bir de Şermin Dede isimli yaşlı bayandı. Siyah aracı hatırlıyorum. O araç üzerinde de ‘Bu çarpmış olabilir mi?’ diye Ruhi Kalkan ile trafikçi arkadaş inceleme yaptılar ama ‘Hiçbir iz yok’ dediler. Sordular ‘Bu ne kadardan beri burada?’ Şermin Dede ‘Bu uzun süreden beri burada’ dedi.”

Kaynak: Milliyet-Hürriyet

Rabia Naz Vatan