Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ilk açıklama!

İdlib saldırısı ve 34 askerin şehit olmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe'de milletvekillerine canlı yayında açıklamalarda bulundu

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;

Suriye meselesi asla sınırlarımızı genişletme gibi şeyler değildir. Karşımızda manzara gayet açık ve nettir. Türkiye 40 yıl boyunca terör örgütleri kullanılarak enerjisi tüketilen bir ülke olmuştur. Terör örgütünü sahada etkisiz hale getirmeye, vatandaşın aklını bulandırma çalışmalarını engellemeye çalıştık. 

Aynı şekilde ekonomide genel iyileşmeyle tüm vatandaşlarımızın hayat seviyelerini yükselttik. 2023 hedeflerimiz için çok önemliydi. Türkiye çok önemli bir şahlanışa geçmişken, Gezi olaylarıyla başlayan çok büyük bir darbe vurulmuştur. Önümüze çıkartılan engelleri birer birer yok ederek ilerledik. Ülkemizin yere kapaklanmasına, yeniden eski günlerine dönmesine izin vermedik. 

Çatımızın üstüne çıkmaya yeltendiler, duvarlara annemle ilgili hayasızca yazılar yazdılar, oralarda bira şişelerini topladık. Kendilerine vatansever havasına giren, seviyor havasına girenler, aydınlık olduğunu söyleyen kesim gençleri kandırmaya çalıştı.

Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı ile güneydeki kuşatmayı üç koldan kırdık. 

Bölgede yaşayan ve diğer yerlerden kaçarak gelen yaklaşık 4 milyon insan rejimin kanlı saldırısı sonrası ülkemize doğru harekete geçmiştir. Güvenli bölge oluşturalım, iskan edelim diye çalışmalar yürütüyoruz. Atme kampında büyük bir yığılma var. Biriket barınaklar yapmak suretiyle iskan edelim dedik. Şansölye Merkel'e dedim ki, "Sizin daha önce bana verdiğiniz sözler vardı, gelin burayı yapalım." Söyleye söyleye, "25 milyon avro verelim" dedi. Ona da tamam dedik. Kızılhaç'a verelim denildi, oradan da Kızılay'a aktarılır dedik. Mülteciler Başkomiserliği'ne gidecek, oradan Kızılhaç'a, oradan Kızılay'a anca gelir... Aradım Şansölye'yi, "Para hazır" dedi, "Dedim o para bize gelmiyor"... "Biz bu mültecileri size gönderelim, biz size 100 milyon avro verelim", "Biz onu istemiyoruz" dedi. "Dedim madem istemiyorsunuz, bu parayı bize değil, neden Birleşmiş Milletler'e gönderiyorsunuz?" Yani güvenmek mümkün değil, biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye mahkumuz... 

Bize diyorlar ki, sizin orada ne işiniz var? Suriye tabii ki işgal altındaki topraklarını korumak zorundadır. Kusura bakmayın, biz oraya Esad'ın davetlisi olarak değil, Suriye halkının davetlisi olarak gittik. 

"PUTİN'E 'BİZİ REJİMLE BAŞ BAŞA BIRAKIN' DEDİM"

Putin'e de söyledim, "Sizin orada ne işiniz var? Çekilin. Bizi rejimle baş başa bırakın. Biz rejimle gerekeni yaparız" dedim." Dün gece Trump diyor ki, "Burada Putin'in ne beklentisi, ne isteği var?" "Dedim orada Kamışlı'da bir petrol var ama Deyrizor kadar değil" dedim. Bizim ne petrol be toprak derdimiz var, biz sadece sınırlarımızı güvence altına almak istiyoruz. Her tarafı yerle yeksan ettiler. İdlib'de ısrarla bunu sürdürmemizin arkasında, bu yavruların muhatap olduklarıdır. 

Biz burayı terör örgütlerinden arındırmazsak, yarın karşılaşacağımız manzara ortadadır. Suriye'de istediklerini alanlar, yarın namluları Türkiye'ye çevireceklerdir. Bugün sadece Suriye'de eğitilmiş, donatılmış terörist sayısı 40 bin ila 60 bin arasında ifade ediliyor. Suriye'de ülkemize düşmanlığı temel misyon edinmiş, topraklarımızda gözü olduğunu asla inkar etmeyen bir rejim varken biz nasıl rahat olabiliriz?

Türkiye'nin Suriye'de ne işi var sorusu, aslında Türkiye terör örgütlerine teslim olmalı diyenleri akıllara getirtiyor. Boyun mu eğelim, vatanımıza göz dikenlerin önünde diz mi çökelim? Ülkemize, devletimize, vatanımıza sahip çıkacak, hangi bedeli ödememiz gerekiyorsa ödeyeceğiz. Şehit düşen her evladımızın acısı yüreğimizi dağlıyor. Bugüne kadar verdiğimiz şehitler kervanına bunu da eklememiz gerekiyor. İdlib hareketamızda verdiğimiz şehitlerimiz için başsağlığı dilerken, milletimizin de başı sağolsun. Yaralı kahramanlarımıza da acil şifalar diliyorum. Şehitler vermediğimiz müreffeh bir geleceğe ulaşmaktır amacımız. 

Her geçen gün baskıyı artıracak, rejime de destekçilerine de, kararlılığımızı gösterecek. Dün gece 7 kimyasalın olduğu depo patlatılmıştır. İş bu noktaya gelsin istemezdik, ama madem iş bu noktaya vardı, sonuçlarına katlanacaklar. 

Hadi empati yapalım, son askerimize kadar çekilelim. ABD'den Rusya'sına bizi mi alkışlayacaklar? Suriyeliler yeni bir gelecek mi kuracak? Suriye için tuttuğumuz sorunların daha biz soluklanmadan kapımıza dayandığını mı göreceğiz?

Dün bütün gün partilerle görüşmelerimiz oldu ana muhalefetin başı hariç. Neden? Ben onu arayacakmışım? Ben seni niye arayayım, dünya arıyor biz... 

Suriye'de tüm sınır hattımız boyunca 36 km boyunca bir güvenli bölge oluşturmak için çalışmalarımız devam ediyor. Bize verilen sözlerin tutulmadığını biliyoruz. Sayın Putin ve Trump'a söyledim; bize verilen söz neydi YPG'yi PYD'yi buradan çıkaracaklardı. Ne Rusya ne ABD çıkaramadılar, burada hala terör estiriyorlar. Kalkıp 'hayır çıkardık' diyemiyorlar, ama biz bu sözleri onlardan yazılı olarak aldık, altlarında imzaları var. Biz gereğini yapıyoruz, ama onlar yapamıyorlar. 

"KAPILARI KAPATMAYACAĞIZ"

Hiçbirinin samimi olmadığını, sorunun çözümü için en ufak bir katkıda bulunmadıklarını açıkça görüyoruz. Rejim silah, mühimmat her türlü araç gereç alırken ülkelerden, Türkiye'ye kimse destek vermiyor. Ne dedik aylar önce, "Böyle giderse kapıları açacağız..." Ne yaptık, dün kapıları açtık, 18 bin kişi oldular. Bugün 30 bin kişiye ulaşır... Bu kapıları da kapatmayacağız! Biz bu kadar mülteciye bakmak, beslemek zorunda değiliz. Eğer Avrupa samimiyse, destek olacak. 

son dakika son dakika haber cumhurbaşkanı erdoğan İdlib saldırısı şehit