Şiddet ve cinsel istismara uğrayan Sıla bebeğin ölümünde 5 sanık ilk kez hakim karşısına çıktı: Duruşma ertelendi

İHA
Tekirdağ Gündem haberleri

Tekirdağ'ın Malkara ilçesinde annesi tarafından komşusuna bırakılarak gördüğü cinsel istismar ve şiddet olayından sonra hayatını kaybeden 2 yaşındaki Sıla bebeğin davası, bugün Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma, 5 Şubat 2025 tarihine ertelendi.

Tekirdağ'ın Malkara ilçesinde 8 Eylül 2024 tarihinde komşu çocukları tarafından şiddet ve cinsel istismara uğrayan 2 yaşındaki Sıla Yeniçeri bebeğin yaşamını yitirmesiyle ilgili yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. Hazırlanan iddianamede, şüpheliler anne Bakiye Yeniçeri, komşu Kani A., komşu çocukları K.A. ile G.K. ve Sanlı Ö.'nün ihmalleri ve eylemleri dolayısıyla Sıla bebeğin ölümüne neden oldukları öne sürülüyordu.

Duruşma, 5 Şubat 2025 tarihine ertelendi. Mahkeme, 4 sanığın tutukluluğunun devamına karar verdi. 

AVUKAT AHMET BERKSOY, AÇIKLAMA YAPTI 

Sıla bebeğin ailesinin avukatı Ahmet Berksoy, duruşmanın ardından yaptığı açıklamada, sanıkların polis ve savcılıkta verdiği ifadelerden uzaklaştığını söyledi. Hukukçu olarak ilk günden itibaren suça sürüklenen çocukların ve diğer sanıkların en ağır cezayı almaları maksadıyla bir süreç yürütmek istediklerini belirten Avukat Berksoy, "Bu noktada Tekirdağ 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2 sanığın hazır olduğunu suça sürüklenen çocuklar ve annenin SEGBİS yöntemiyle duruşmaya katıldığını belirtmekte fayda var. Açıkçası soruşturma kapsamında ilk ifadelerinin ardından olayın örgüsüne daha net çıkarımda bulunduğu, akabinde süreç içerisinde gelişen durumlar ile ilk beyanlarından uzaklaşarak bir savunma geliştirdiklerini tespit edebiliyoruz. Annenin ilk aşamada vermiş olduğu ifadede, ‘Çocuğun bezinde gördüğüm kan izlerini eşim, birlikte yaşadığım kişiye söyledim ve o da ‘çocuktur, böyle bir eylemi gerçekleştiremeyecektir, dedi.' Anne bu söyleminden uzaklaşarak çocuğun bezinde herhangi bir şekilde kan, iz ve emareye rastlamadığını anlattı. Suça sürüklenen çocuklara değinen Berksoy, "Konuyla ilgili alakalı çocuk koruma kanunu kapsamında Tekirdağ Barosu ve diğer illerden çok sayıda bir katılım sağlandı. Bu noktada çocukların her ne kadar soruşturma ve kovuşturma aşamasında suçun vasfı belirlenmiş olsa da çocukların üstün yararı ve henüz hüküm verilmediği için bu noktada onlara yönelik net bir aktarımda bulunmak doğru değil. Onların da SEGBİS hazırlandığı aşamada ilk ifadelerinden çok daha farklı bir şekilde, net bir şekilde net bir beyanda bulunmaksızın suçu işlemediklerini, aynı zamanda zannediyorum bir hukukçu olarak, aynı ortamda yan yana ifade vermelerinin de ifadelerinde birbirlerini çünkü soruşturma aşamasında çünkü 'O bana bunu yaptırdı, ben bunu yaptım' benzerinde beyanları olmuştu. Fakat burada SEGBİS yöntemiyle aynı oda içerisinde beyanda bulunmaları açık bir ifade, suçtan kurtulmaya yönelik ifadeleri, birbirlerini koruyucu bir yaklaşım tarzı sergiledikleri görüldü. Bu noktada Adli Tıp Kurumu'nun 1'inci İhtisas Dairesi'nde çocuğun anal bölgesinde oluşan bir DNA izlerine rastlamıştık. Bu da dosya muhteviyatında zaten tartışmaya mahal vermeden ortada. Bu noktada zaten suça temas eden çocuğun DNA'larının izlendiği fakat duruşma esnasında çok daha farklı bir savunma geliştirdiğini gözlemleyebiliyoruz" ifadelerini kullandı.

"Annenin işlediği suçun medeni hukuktaki temyiz, ceza hukukundaki isnat yeteneğinin olup olmadığına yönelik sanık müdafinin bir talebi oldu" diyen Berksoy, "Annenin sosyal hayat içerisinde defaatle intihara teşebbüs ettiğini, suça sürüklenen çocukların defalarca kolunda bir bıçak izinin, jiletle kendisine zarar verdiğini yönelik verdiği beyanlara istinaden ve cezaevinde de bu süreç içerisinde yaralama kastıyla kendisine zarar verdiğine yönelik beyanlar açıkçası zannediyorum. Mahkemede bu kişi akli melekelerine haiz değil mi, gerçekten bir çocuğun Türk medeni kanunundan kaynaklanan velayet hususlarına yönelik davranışlarını yönlendirmeye haiz mi değil mi diye şehir hastanesinde alanında uzman doktorlar tarafından isnat yeteneğinin var olup olmadığının bir sonraki celseye kadar eklenmesi yönünde bir ara karar oluştu" diye konuştu.

Suça sürüklenen çocuklarının babaları ile birlikte yaşadığı evde yaşlı bir babaannenin de olduğunu söyleyen Berksoy, "Bu noktada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan katılan diğer meslektaşlarımız onun da tanık olarak dinlenmesini talep etti. Buradaki üstün yarar, çocuğun darp eylemine ve hayatını kaybetmesine sebep olan odanın kapısının bile olmadan diğer babaanne tarafından duyulabilecek nitelikte olduğu konuyla alakalı doğrudan tanık olabileceği yönünde bir tespitleri oldu. Mahkemede bu duruma itibar ederek kendisinin de bir sonraki celsede hazır bulunmasını istedi" dedi.

'KANİ A. FLAŞ BELLEK SUNDU

Avukat Ahmet Berksoy, sanıklardan Kani A.'nın suça sürüklenen çocuklardan birisinin babası olduğunu söyleyerek, "Açıkçası dosyaya geldiğinde, duruşma esnasında bir flaş bellek içerisinde dosyada ciddi manada esasa müessir olabilecek nitelikte bir flaş bellek sundu. Mahkeme bununla alakalı da bir ara karar tesis etti. Bunun da çözümünün ilerleyen süreçlerde kendisiyle duruşma esnasında bir konuşma fırsatımız oldu ara verdiğimizde. Dosyada konu ile alakalı hayatını kaybeden Sıla bebeğin ev içerisinde 'Kendi oğlum dahi olsa, benim oğlumun yapmış olduğu eylemler nedeniyle cezalandırılması gerekiyorsa cezalandırılsın. Onun telefonunda tespit ettiğim bir durumu sayın mahkemeye ibraz etmek istiyorum' dedi. Bu şekilde bir delil durumu oldu" dedi.

Duruşmada Sıla bebeğin annesinden çelişki ifadeler:

“SILA’NIN BEZİNDE KAN GÖRDÜM”

Anne Bakiye Yeniçeri: Sıla'nın bezinde kan gördüm, kimse görmesin diye bezi çöpe attım. Sıla’ya zarar verildiğini anladım ancak kimsenin bilgisi olmasın diye örtbas ettim. (10 Eylül Savcılık İfadesi)

“KAN GÖRMEDİM BEZİ ÇÖPE ATMADIM”

Anne Bakiye Yeniçeri: Sıla'nın bezinde kan görmedim ve bezi çöpe atmadın. Önceki beyanlarımda psikolojim bozuk olduğunu o şekilde beyanda bulundum. (12 Kasım Savcılık İfadesi)

“KANLI BEZİ GÖRMEDİM, PSİKOLOJİM BOZUK”

Anne Bakiye Yeniçeri: Kanlı bezi görmedim sadece darp izinden haberim var. Psikolojim bozuk olduğu için o şekilde beyanda bulundum. (Bugünki duruşmadaki ifadesi)

ANNEYE 67 YIL, ÇOCUKLARA 66 VE 48 YIL HAPİS CEZASI İSTENİYOR

Hazırlanan iddianamede, anne Bakiye Yeniçeri'nin toplam 67 yıl hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. Komşu Kani A. için 28 yıl 6 ay hapis cezası isteniyor. Bakiye'nin sevgilisi Sanlı Ö. ise, “suçu bildirmeme” suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmak isteniyor. Suça sürüklenen çocuklardan G.K. için 66 yıl, K.A. için ise 48 yıl hapis cezası isteniyor. Duruşmanın, yetişkinler ile suça sürüklenmiş çocukların yargılanması bir arada olacağı için CMK 185'inci maddesi gereğince kapalı yapılıyor.

BİLDİĞİ HALDE SUÇ DELİLERİNİ GİZLEMİŞTİ

Anne Bakiye Yeniçeri'nin, çocuğunun bakım ve korunmasından sorumlu olduğu halde, Sıla'yı şiddet ve cinsel istismara uğrayabileceği bir ortamda bırakması, suç delillerini gizleyerek kanlı bezi çöpe atması ve bildirimde bulunmaması iddiaları öne sürülüyor. İddianamede, anne Bakiye Yeniçeri'nin olayda ihmali nedeniyle kasten adam öldürme suçlamasıyla karşı karşıya olduğu belirtiliyor.

Komşu Kani A.'nın Sıla bebeğe yönelik cinsel istismar suçlarına karışması ve çocuğu cebir kullanarak hürriyetinden yoksun bırakması, Adli Tıp raporları ve DNA incelemeleriyle destekleniyor. Kani A.'nın oğlu K.A. ve komşu çocuğu G.K.'nin de istismar ve şiddet olaylarına dahil olduğu adli tıp raporlarında yer aldı.

Sanlı Ö. ise, Sıla bebeğin cinsel istismar ve şiddete uğradığını bildiği halde yetkililere bildirmemekle suçlanıyor. Sanlı'nın, olayla ilgili gerekli sorgulamaları yapmaması nedeniyle sorumluluğunun arttığı vurgulanıyor.

Adli Tıp raporunda, Sıla Yeniçeri'nin ölümünün başına aldığı darbe sonucu gelişen beyin kanaması nedeniyle olduğu belirtiliyor. Ayrıca, Sıla bebeğin anal bölgesinde travma bulgularının bulunduğu ifade ediliyor.

Sıla bebeğin şiddet ve cinsel istismar sonucu 30 günlük bir yaşam mücadelesinin ardından 7 Ekim 2024 tarihinde hayatını kaybetmişti.