Sağlıkta şiddet yine gündemde: Bu insanlar nasıl dışarıda?

Sağlık alanında son yıllarda artan şiddet olayları, sağlık çalışanlarının fiziksel ve ruhsal sağlığını olumsuz etkiliyor. Her düzeydeki sağlık kuruluşunda, her kademedeki sağlık çalışanı şiddete maruz kalıyor. Bu şiddet kimi zaman hastanelere gelen hastalar, kimi zaman da hasta yakınları tarafından uygulanıyor.

Şiddet olaylarının sonuncusu 14 Eylül'de İstanbul Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesi'nde ölümle sonuçlandı. Motosiklet kazası yapan Çetin K. ile Mazlum B. İstanbul Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesi'nde kendilerini uyaran özel güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan ile tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine Çetin K., motosikletinden aldığı bıçakla Tuğrul Okudan'ı boynundan bıçaklayarak öldürdü.

Peki hastanelerdeki bu şiddet nasıl önlenecek? Hem sağlık çalışanları hem de hastane nasıl korunmalı?

Devlet hastanesinde 4 yıl özel güvenlik müdürlüğü yapan, Özel Güvenlik Teşkilatı Mensupları Derneği Başkanı Cengiz Kıvılcım sağlıkta şiddet olaylarının yüzde 95'inin kamu hastanelerinde olduğunu anlatıyor.

Şanlıurfa'da doktor tekme tokat dövüldü! O anlar kameradaGündem

X-RAY CİHAZI SORUNU ÇÖZER Mİ?

Kıvılcım, hastane özel güvenliklerinin hastanedeki kolluk kuvvetleri personeline bağlanmasının faydalı olabileceğini belirterek, "Çünkü insanlar askerden ve polisten çekindiği kadar, özel güvenlik görevlilerinden çekinmez. Oradaki arkadaşlarımız görev alanında genel kolluğun emrine tahsis edildiği takdirde şiddet olayları yüzde 50 azalacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Hastanelerde en çok kavga ziyaret giriş-çıkış noktaları ve acil servislerde yaşanıyor. Kıvılcım, bunun sebebini şöyle açıklıyor: "Çünkü acillere her türden insan geliyor. Buralarda koruma yapılacaksa özel güvenlik personeline daha fazla imtiyaz verilmeli. Bir fabrikadaki güvenlik görevlisinin bir yılda yaşadığı tartışmayla, hastanedeki özel güvenlik görevlisi 1 ayda karşılaşıyor."

Bazı uzmanlar ise acil servislere X-ray cihazları konmasını istiyor ancak acil servis gibi gerçekten işin çok 'acil' olduğu bir yerde X-ray cihazlarının sıkıntı çıkarabileceğini de düşünenler var.

Hastanelerde yeni dönem: "Kapı Güvenlik Sistemleri"Gündem

İstanbul'da devlet hastanesinde görev yapan özel güvenlik personeli Ş.A., neredeyse haftada 2-3 kez kavgaya şahit olduklarını söylüyor. Genellikle tartışmaların acil girişinde yaşandığını belirten Ş.A., "Acil servislerin önüne X-ray cihazı konulmak isteniyor. Peki nasıl olacak? Her geleni ikna edip nasıl içeri alacağız. Zaten özel güvenlik personelini pek umursadıkları söylenemez" diye konuştu.

"Özel güvenlik olarak bizim hiçbir güvencemiz yok" diyen Ş.A., "Elimde bir tek copum ve kelepçem var. Adam gelmiş bıçakla veya silahla nasıl engel olunabilir ki? Acile gelen ambulansta hastanın en az 10 yakını geliyor. Acılı insanları nasıl durduracaksınız?" ifadelerini kullandı.

CEZAEVİ KAPASİTESİNİN ETKİSİ...

Güvenlik görevlisini öldüren ve tutuklanan Çetin K. ile Mazlum B.'nin suç dosyaları da kabarık çıktı. Mazlum B.'nin 27, Çetin K.'nın ise 11 ayrı suçtan kayıtları olduğu belirlendi. Peki bu kadar suç kaydı olan kişiler, aramızda nasıl bu kadar rahat gezebiliyor?

Ceza ve Ceza Usul Hukukçusu Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu, bu tür suçlardan dolayı kolluk tarafından yakalanan ve işlem gören kişilerin, işlenen suçlardan dolayı bir mahkumiyeti yani hükümlülüğü olmadığı için tutuklanmadığını aktarıyor ve ekliyor: "Yani bugüne kadar herhangi bir ceza almamışlardır. Eğer daha önceki suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar olsaydı, içeri girerlerdi."

Bu kadar suç kayıtlarına rağmen karar verilirken zarara da bakıldığını aktaran Yılmaz, "Bu adamlardan şikayetçi olacak kişi, şikâyetini geri çekerse, serbest kalabiliyor. Bugün adam öldürdükten sonra içeride 1 yıl geçiren ve sonra açık cezaevine alınan ve her ay dışarı çıkmak için izin alan mahkumlar var" ifadelerin kullandı.

Yılmaz, bu tip saldırganların içeride çok durmamasının sebeplerinden birinin de cezaevi kapasitesi olduğunu söylüyor. Yılmaz, şöyle devam ediyor: "Modern dünyada ceza infaz sisteminde kişiyi cezalandırma amacı düşüktür. Suç işlemiş bir kişide o suçu işlemesine sebebiyet veren unsurları devlet yok edemediğinden dolayı aslında o kişiyi yeniden topluma kazandırmakla mükellefiz. Suç işlemesinde sadece ebeveynin kusuru yok, devletin iyi bir eğitim vermediği, o suçu gerçekleştirmenin unsurlarını ortadan kaldıramadığı, önceden yakalamadığı için de kusurludur. O yüzden bu suçluyu kazandırmak için her türlü seferberliği yapar" dedi.

* Yukarıdaki derlemede yer alan bilgilerin önemli bir bölümü, haberglobal.com.tr'de Cihat Aslan imzası ile yer alan 'Suç makinesi bıçaklı saldırgan Emrah Yılmaz 22 sabıkası varken nasıl serbestti?' ve 'Hastane güvenliği nasıl olmalı?' başlıklarıyla yayınlanan iki makaleden alınmıştır.

Kaynak: Web Özel