Pınar Gültekin ailesinin avukatından iddialar hakkında açıklama
Muğla'da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'i öldürdükten sonra cesedini varil içine koyup yakarak üzerine beton döken Cemal Metin Avcı'nın ifadelerinde ismi geçen Muğla Cumhuriyet Savcısı D.Y'nin görevinden istifa ettiği belirtildi. İddialar hakkında ise avukat Rezan Epözdemir'den açıklaam geldi.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğrencisi Pınar Gültekin, 16 Temmuz'da ortadan kayboldu. Ailesinin başvurusu üzerine jandarma ve polis ekipleri, arama çalışması başlattı. Çalışmalar sürerken genç kızın eski sevgilisi Cemal Metin Avcı gözaltına alındı. Avcı, Pınar Gültekin'i çıkan kavgada boğarak öldürdüğünü, cesedini ise bağ evindeki varile koyup yaktığını, üzerine de beton döktüğünü itiraf etti. Avcı'nın gösterdiği yerde bulunan varilde, Pınar Gültekin'in kısmen yanmış cesedine ulaşıldı.
Gültekin, memleketi Bitlis'in Hizan ilçesinde toprağa verilirken, adliyeye sevk edilen Cemal Metin Avcı, 'canavarca hisle ve eziyet çektirerek adam öldürmek' suçundan tutuklandı. HTS kayıtlarında ağabeyiyle aynı zamanda bağ evinde olduğu tespit edilen Mertcan Avcı da gözaltına alınıp tutuklandı. Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçen yıl 15 Mart’ta görülen davanın 3’üncü duruşmasında kardeş Avcı’nın imza atma yükümlülüğü ve yurt dışı çıkış yasağıyla birlikte tahliyesine karar verildi.
Bu arada Cemal Metin Avcı, tutuklanıp cezaevine gönderildikten bir süre sonra savcılığa başvurarak "Ek ifade vermek istiyorum" dedi. El yazısı ile hazırladığı 6 sayfalık ifadesinde de katlettiği Pınar Gültekin’i suçlayan Avcı, ilişkileri olduğunu ve Pınar’ın bu ilişkiyi eşine söylemekle tehdit ederek kendisinden sürekli para istediğini iddia etti. Avcı, bu ifadesinin bir bölümünde de Muğla Adliyesi’nde görevli savcı D.Y.’den bahsetti.
Avcı ifadesinde, savcı D.Y.’nin de Pınar Gültekin ile ilişkisi olduğunu, savcı D.Y.’nin, Pınar’ın düşük notları için okul dekanı ve hocalarıyla görüştüğü, bir süre sonra da bu ilişkiden dolayı Pınar Gültekin’e baskı yapmaya çalıştığını öne sürdü. Bütün bunları Pınar’ın kendisine anlattığını söyleyen Avcı’nın iddiasına göre Pınar kendisine, “Savcı D. bile bana bir şey yapamıyor, sen kimsin, sen mi yapacaksın' dedi. Avcı, savcının arabasını satmak istediğini, bu yüzden bir arkadaşının savcıyı kendisine yönlendirmesiyle tanıştıklarını da anlattı: "Ben başta savcı D. olayına inanmamıştım ama savcı ile tanıştıktan sonra inandım" dedi.
DHA'nın haberine göre, Avcı’nın ifadelerinin ardından soruşturma başlatan HSK, bir başmüfettiş görevlendirildi. Bu süreçte tayini Erzurum’a çıkan savcı D.Y. izne ayrıldı, ardından da görevine başlamadan HSK’ya istifa dilekçesini gönderdi. D.Y. dilekçesinde istifa gerekçesini 'ailevi sebepler' olarak belirtti. HSK’nın başlattığı soruşturma devam ediyor. Soruşturma kapsamında istifa eden savcının yanı sıra Cemal Metin Avcı’nın ve ifadelerde adı geçen diğer kişilerin de ifadeleri alınacak. Savcı D.Y’nin Ankara’da avukatlık yaptığı öğrenildi.
AİLENİN AVUKATINDAN İDDİALAR HAKKINDA AÇIKLAMA
Pınar Gültekin'in ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, bugün basında yer alan haberlere ilişkin açıklama yaptı. Epözdemir, katil zanlısı Cemal Metin Avcı'nın soruşturmanın başından bugüne, 'haksız tahrik' indirimi alabilmek için iddialarda bulunduğunu belirterek, tamamının gerçekdışı çıktığını vurguladı.
Epözdemir, dava dosyasındaki adli tıp raporuna göre, Pınar Gültekin'in 16 Temmuz 2020 tarihinde katil zanlısı Cemal Metin Avcı tarafından, bir varilin içerisinde henüz yaşarken diri diri yakıldığını, üzerine beton dökülerek hunharca ve vahşice katledildiğini belirtti. Soruşturmanın başından itibaren, mağdur aile vekili olarak bu cinayetin tek başına işlenemeyeceğini ifade ettiklerini söyleyerek “Cinayetin işlenmesine ve suç delillerinin gizlenip yok edilmesine yardım eden başkaca faillerin olduğunu iddia etmekteyiz. Yargılama dosyasına sunduğumuz iddia ve delillerimiz uyarınca, bu cinayetin tek başına işlenmesi hayatın olağan akışı, mantık ve fizik kurallarına aykırıdır" dedi.
“KATİL ZANLISI AVCI'NIN TÜM İDDİALARI GERÇEK DIŞI ÇIKTI"
Avukat Rezan Epözdemir, katil zanlısı Cemal Metin Avcı'nın, soruşturmanın başından itibaren haksız tahrik indiriminden faydalanmak için gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu belirterek, üç haksız tahrik savunmasının da gerçek dışı olduğunun net bir şekilde ortaya çıktığını söyledi. Katil zanlısı Avcı'nın gerçek dışı iddialarla cinayeti meşrulaştırmaya ve haksız tahrik indirimi ile alacağı cezayı indirmeye çalıştığını belirten Avukat Epözdemir, “Bu kapsamda soruşturma aşamasında 'Bana şantaj yaptı, menfaat talep etti, aileme söylemekle tehdit etti' şeklinde beyanlarda bulundu. Ortada ne bir mesaj, ne tehdit ne şantaj beyanı bulunamadı. Bu tutmayınca mahkeme aşamasında, kurgu haksız tahrik savunmasını değiştirerek bu sefer cezaevinden mahkemeye gönderdiği mektupta 'Benim hemcinslerimle videomu çekti, menfaat talep etti, bir savcı ile de ilişkisi vardı, beni tehdit etti' şeklinde akıl tutulması mahiyetinde bir beyanda bulundu. Dosyada, telefonlarda, maillerde herhangi bir video yok, ilişki yok. Disiplin soruşturmasında üniversite hocaları dahil bütün herkes dinlendi ve bu iddianın gerçek dışı olduğu ortaya çıktı. Bu yol da tutmayınca duruşmada 3'ncü kez 'haksız tahrik' savunması değiştirildi. Ceza Muhakemeleri Kanunu 201. maddesine göre çapraz sorgu yapılırken kendisine sorduğumuz sorulara cevaben; 'Çantasından bıçak çıkardı ve beni bıçakladı, bu durumun üzerine kendimi kaybederek hiddetlendim ve öldürdüm' şeklinde kurgu haksız tahrik savunması yaptı ama nafile. Bu değişen üçüncü haksız tahrik savunması da tutmadı. Çünkü ortada bıçak yok, adli tıp raporuna göre bıçak kesisi yok, adli tıp raporunu tanzim eden doktorun duruşmadaki beyanlarına göre koldaki yaralanma 'sıyrık' şeklinde ve bıçak kesisi ile oluşturulmasına imkan yok" ifadelerini kullandı.
"BÜTÜNCÜL MÜCADELE VERİLMESİ GEREKTİĞİ AÇIKTIR"
Bugünkü haberlerde bahsi geçen cezaevinden gönderilen mektuptaki iddiaların tamamının gerçek dışı olduğunu savunan Epözdemir, "Türkiye'nin en temel kanayan yarası olan 'kadın cinayetleri'ne karşı; yargı, siyaset, sivil toplum örgütleri, yazılı ve görsel basının birlikte, bütüncül, yeknesak bir mücadele vermesi gerektiği açıktır. Burada en önemli görev, yazılı ve görsel basın ile kitle iletişim araçlarına düşmektedir. Kadın cinayetlerini meşrulaştıran, normalleştiren ve özendiren bir dilin kullanılmaması ve bu konuda özen ve hassasiyet gösterilmesi gerekir. Bir kadını, önce varile koyup sonra diri diri yakıp, üzerine beton dökülerek gerçekleştirilen bu vahşeti, hiç bir şey meşrulaştıramaz" diye konuştu.
Kaynak: DHA