Marmara sadece bir uyarı: Karadeniz'deki canlı çeşitliliği 26'dan 5'e düştü!
Marmara Denizi'nde aylardır süren müsilaj, diğer denizlerdeki kirliliği gündeme getirdi. Sadece Karadeniz'e yılda 90 bin ton petrol atığı, 100 bin tonun üzerinde de plastik ve katı atık dökülüyor. Akdeniz'de ise mera ve ormanlara yapılan bina, otel inşaatlarıyla şehrin bütün atıkları denize akıyor.
İlkokuldan bu yana derslerde hep övülerek anlatılır: "Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz..."
Bu üç denizin haricinde, bir iç deniz olan Marmara aylardır müsilaj ile mücadele veriyor ve Marmara'nın artık öldüğü ifade ediliyor. Marmara Denizi'nin ölmesinden kast edilen şimdiye kadar bilinen ekosisteminin ölmüş olması. Yani bu ekosistemde yaşayan deniz canlılarının yaşaması için gerekli ortam öldü. Artık kirliliğe uyum sağlayabilen baskın türlerle yaşam mücadelesi veriliyor.
Haberglobal.com.tr'ye konuşan Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Eruz, ekosistemdeki bu değişimin yalnızca Marmara'da değil tüm denizlerde yaşandığını, son 50 yılda Karadeniz'de yaşayan 26 tür canlıdan artık sadece 5-6 tanesinin kaldığını söylüyor.
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu ise, "Marmara adeta çöplük halini aldı ancak Marmara'nın son durumu sadece bir uyarı: Herkesin aklını başına alması için bir uyarı. Tüm denizlerimiz oldukça kirli" dedi.
Gökoğlu ayrıca, Antalya'da meraların, ormanların ve sazlıkların yerinde artık binaların, otellerin olmasının da bölgedeki deniz kirliliğini artırdığına vurgu yaptı.
HER YIL 90 BİN TON PETROL ATIĞI...
Aynı zamanda KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi de olan Doç. Dr. Coşkun Eruz'un verdiği bilgilere göre, Karadeniz, çevresindeki 24 ülkenin evsel, tarımsal, endüstriyel atıklarının toplandığı bir havza. Bu havzada 160-170 milyon insanın atıklarının toplandığını anlatan Eruz, "Karadeniz'e yılda 90 bin ton petrol atığı dökülüyor. 100 bin tonun üzerinde de plastik ve katı atık atılıyor. Marmara kadar olmasa da Karadeniz'de de lokal olarak müsilaj yaşanabiliyor" dedi.
Bu atıkların bir kısmının çöktüğünü, bir kısmının parçalandığını, önemli bir bölümünün de deniz içinde birikerek arttığını anlatan Eruz, "Karadeniz de ciddi anlamda kirlenen ve kirlilik yükü oldukça yüksek olan bir deniz" diye konuştu.
KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Eruz.
REHABİLİTESİ MÜMKÜN OLMAZ
Öldüğü belirtilen Marmara Denizi'nin içinde nasıl hâlâ yaşam olabildiğini sorduğumuz Eruz, şu cevabı verdi:
"Kirlenen ortama ayak uyduran ve fırsatçı olarak tabir edilen bazı türler, mevcut türlere göre daha baskın oluyor ve bilinen türler ölürken baskın olanlar yaşamlarına devam ediyor. Ancak bilinmeli ki bir balık, bir defa oksijensiz kalır ve ölür, ikinci defa ölmez. Gerekli ortam sağlansa da rehabilite etmek de mümkün olmayabilir."
"ŞEHRİN BÜTÜN PİSLİĞİ DENİZE"
40-45 yıllık su altı deneyimi olan Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, dalış yaptığı 1976 ile 2021'i kıyasladığında biyoçeşitlilik açısından çok büyük farklar olduğunu anlatıyor.
Bölgede artan kentleşmenin, ormanların ve meraların azalıp yerine beton dökülmesinin Akdeniz'in kirliliğini artırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Gökoğlu, şöyle diyor:
"Kentleşmeye bağlı inşaat çok. Antalya eskiden maki ormanlarıyla kaplıydı. Maki ormanı suyu tutar, yer altına inmesini sağlardı. Sazlık ve bataklıklar da gübremsi atıkları kullanırlardı. Ancak oralarda da artık binalar, yollar, oteller var. Şimdi yağış olduğu zaman şehrin bütün pisliği denize gidiyor."
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu.
MARMARA, EGE VE AKDENİZ'İ DE ETKİLEYECEK
Rağbet gören Köprüçay ırmağında Toroslar'ın altındaki çatlaklardan gelen berrak suların aktığını ancak bu suyun denize ulaştığı yerlerde artık restoranlar ve piknik alanları olduğunu ya da rafting yapıldığını da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Gökoğlu, "İnsanoğlunun yarattığı kirlilik de denizlere ulaşıyor. Denizin içi plastik bardak, ıslak mendil ve sigara izmariti yığınlarıyla dolu" dedi.
Marmara Denizi'nde yaşanan müsilajın Akdeniz ve Ege'yi nasıl etkileyeceğini sorduğumuz Prof. Dr. Gökoğlu, şöyle diyor: "Marmara'da olan bir değişiklik Ege'yi etkiler. Ege etkilenince Akdeniz de etkilenir. Hepsi bir zincirin halkaları. Çok büyük olmasa da diğer denizlerimiz de etkilenecektir."
Kaynak: Web Özel