Kanundan da mı korkmuyoruz?

ÖZEL HABERLER
Kanundan da mı korkmuyoruz?
Acil servislerde sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet olayları artık sıradan vakalar haline geldi.

Şiddet, cinayet ve hırsızlık olayları gündemde sürekli yerini buluyor. Özellikle son günlerde hemşirelere yönelik ilkel ve akılalmaz saldırılar var. Peki bu suçları işleyen insanlar kanundan hiç mi korkmuyor? Ceza sistemi nasıl işliyor?

Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de şiddet haberleri her gün gelmeye devam ediyor.  Hemen hemen her gün sağlık çalışanlarının şiddete uğraması ve faillerin serbest bırakılması, trafikte birini dövenin gözaltına alınarak adli kontrolle bırakılması, bir öğretmenin okuldaki öğrencisine yumruklu şiddet uygulaması, bir doktorun av köpeğini öldürmesi ve sadece para cezasına çarptırılması ve işlenen cinayetler...

Bu haberlerin sıklaştığı dönemlerde ünlü sosyologlar ve psikologlar toplum yapısını analiz etmek için açıklamalarda bulunuyor. Şiddet, cinayet, hırsızlık gibi asayiş olaylarının devam etmesinin hukuki bir açıklaması da olmalı. Bu suçları işleyen insanlar kanunlardan da mı korkmuyor?

Ceza ve Ceza Usul Hukukçusu Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu, Türkiye'de kanunların kötü uygulandığı görüşünde. Yazıcıoğlu toplumda suça yönelik bir eğilim olduğunu söyleyerek, cezaevlerindeki doluluk yüzünden infaz rejimiyle sürekli oynandığını anlatıyor. Kanunların tatbik edilmesinin zorlaştığını aktaran hukuk insanı, "Ceza infaz rejimiyle ilgili yakın bir zamanda bir uygulama yapılarak, cezaların yarısı cezaevlerinde geçilmiş gibi kabul edildi. Sebebi cezaevlerinin boşaltılması. Zaten pandemi sebebiyle neredeyse cezaevlerine girmek söz konusu değil" diye konuştu.

Kanundan da mı korkmuyoruz? - Resim : 1
Pendik'te yol vermeyen aracın önüne geçen Seydioğlu Baklavaları'nın sahibi olan Hasan ve Hüseyin Sel, hamile kadının olduğu aracın üzerine çıkarak camlarını böyle kırmıştı. Baklavacı kardeşler adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.

'GÖZ ÇIKARMA 3 YIL, HIRSIZLIK 21 YIL'

2005 yılında Avrupa Birliği uyum süreci ile birlikte teferruatlı bir ceza adalet sistemine geçildiğini aktaran Yazıcıoğlu, bu kanunun çok değiştirildiğini söyledi. Artık kanunun hangi kısmının doğru olduğunu anlayamadığını aktaran Yazıcıoğlu, "Bugün bir hırsızlık suçuna 21-24 yıla kadar ceza verilebiliyor. İnsanın gözünü çıkarıyorsun 3 yıl. Hırsızlığın basit halleri ise zaten ceza almıyor. Bugün hakkında kaç tane mahkumiyet kararı ve suç kaydı olan kişi dışarıda gezebiliyor. Yasadan ve kanundan kısacası artık çekinilmiyor" diyor.

Toplumda "Bu suçu işlersem cezayı çekeceğim, karşılığını göreceğim" inancı kalmadığını aktaran Yazıcıoğlu, "Suçları engellemek için cezalar artırılmadıkça, mahkemeler ceza vermekten kaçar hale geldi" diyor.

"CEZANIN İNFAZ EDİLMESİNE İNANMAK"

Ceza avukatı Bahri Bayram Belen ise insanların suçlu doğmadığını, toplum koşullarının onu suçlu haline getirdiğini anlatıyor. Avukata göre; cezaların miktarının artması suç oranını azaltmayacak. Belen, "İnsanlar ceza miktarının çokluğuna değil, verilen cezanın mutlaka infaz edilecek olmasına inanmış olmalıdırlar. Eğer toplumda sık sık çıkarılan aflar, infaz yasası değişiklikleri var ve de işlenen suçlara rağmen birileri cezasız kalıyor ise o zaman ceza kanunlarındaki suçu önlemeye yönelik düzenlemeler etkili olmaz" diyor.

Belen'e göre suç işleyen insanların kimilerinin alacakları cezadan korkmamasının sebebi kanunun uygulanması noktasında hata olacağını bilmeleri.

ŞİDDETİN YANINA KÂR KALMASI

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Tuğba Aydın Öztürk'e göre pandemi sebebiyle toplumun ruh sağlığı bozuldu ve tahammül gücü azaldı. Tuğba Aydın Öztürk, "Ekonomik sıkıntılar, geleceğin öngörülemezliği, hukuki zaafiyetlerden kaynaklı olarak şiddetin insanların yanına kâr kalması ve hoşgörüsüzlük de şiddeti meşrulaştıran sebeplerdir" diyor.

2021 Dünya Duygu Araştırması'na göre; Türkiye'nin en öfkeli, en mutsuz ve gününü hiç gülmeden geçiren ülkeler sıralamasında başı çektiğine dikkat çeken Öztürk, "Şiddet uygulayanların kolaylıkla serbest bırakılması bu konuda hiçbir caydırıcı önlem olmadığına işaret ediyor. Buradaki ilişkiyi iyi analiz etmek lazım. Yani şiddete uğrayan da yetkili mercilere şikayet etse bile, herhangi bir önlem alınacağını düşünmediği için şikayetten vazgeçebiliyor" değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Web Özel

özel haberler