Her 8 kadından 1'i meme kanseri
Kadınlarda en çok görülen kanser türlerinin başında meme kanseri geliyor. Hastalığın önlenmesinde ve tedavinin daha kolay olmasında erken tanı hayati öneme sahip. Prof. Dr. Yeliz Emine Ersoy, erken tanının hayat kurtardığını söyledi.
Her 8 kadından 1’i meme kanseri riski ile karşı karşıya kalıyor. Hastalığın önlenmesinde ve tedavinin daha kolay olmasında erken tanı hayati öneme sahip. Prof. Dr. Yeliz Emine Ersoy, “Son yıllarda hem sıklığı hem de erken yaşta görülme oranı arttı” uyarısında bulundu. Ayrıca Ersoy, bazı uygulamaların meme kanseri tedavisinde gerilemelere ve hatta uygun tıbbi tedavilerin başlamasında gecikmelere neden olduğuna dikkat çekti. Erken tanı yöntemlerinden bahseden Ersoy, şunları söyledi:
“Erken tanı kendi kendine ve klinik meme muayenelerini, taramaları aksatmayarak mümkündür. Özellikle yirmi yaşından sonra her ay adet döneminin bitiminden birkaç gün sonra kendi kendimizi muayeneye ayıracağımız üç dakikaya ilaveten, doktor kontrolleri sonrasında yılda yine üç dakikamızı ayıracağımız mamografi, tarama ve teşhiste en önemli yardımcılardır. Genellikle kanser yapar korkusuyla sakınılan mamografi tetkiki, dijital mamografi yöntemi ile daha düşük radyasyon dozu (örneğin günde 1 paket sigara içen bir kimseden 40 kat daha düşük doz) kullanılarak tanının çok erken evrelerde konulabilmesini sağlamaktadır. Erken tanının önemini kavrayarak her ay yapacağınız kendi kendinize muayenelerinizde meme veya koltuk altında kitle, memede ödem, meme cildinde ve meme başında kızarıklık, içeri çökme, kabuklaşma, yaralar, meme başından kanlı veya şeffaf akıntı, memelerde asimetri ve meme boyutunda değişiklik gibi durumlarda mutlaka doktorunuza başvurunuz.”
SAĞLIKLI BESLENME VE EGZERSİZ
Meme kanseri tanısı almanız durumunda Ersoy, şu önerilerde bulundu:
“Hekimlerinizin önerdiği, hastalığınıza ve size uygun tedavi yöntemleri, sevdiklerinizin desteği, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve psikolojik yardım sizin bu zorlu süreci atlatmanızda en önemli destekçileriniz olacaktır.”
Ersoy, meme kanserinde tedavi sürecinin başlamamasına neden olan veya geciktiren uygulamalar ile ilgili de şöyle konuştu:
“Önemli diğer bir konu ise günümüzde maalesef uygunsuz kullanımlarla tedavide gerilemelere ve hatta uygun tıbbi tedavilerin başlamasında gecikmeye neden olan ve bu nedenle hastalığın evresini ilerleterek yaşam beklentimizi azaltan alternatif uygulamalar” diyen Ersoy, şu uyarılarda bulundu:
“Sülük, hacamat, bitkisel kürler tabii ki bazı durumlarda fayda gösterebilen yöntemler olabilir ancak kanserin asıl tedavisinde yerleri bulunmamaktadır. Kanser tanısı aldıktan sonra bu uygulamalardan medet umarak, maalesef son evreye kadar hastalığın ilerlemesinden sonra başvuran birçok hastamız, gelişmiş güncel tıbbi tedavilerden faydalanma şanslarını da kaybetmiş olmaktadırlar.”
KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ
Her hastada tümör özelliklerinin farklı olabileceğinin altını çizen Ersoy, kişisel ve ailesel özelliklerin de bu durumda belirleyici olduğunu vurgulayarak, “Bu da demektir ki sizin ve hastalığınızın özellikleri diğer meme kanserli hastalarınkinden farklıdır ve sizin için oluşturulan tedavi ve takip protokolünü diğerleriyle karşılaştırarak eksik veya fazla tedavi alıyor hissine kapılmanız gereksiz endişe nedenidir. Bu farklılıklar dikkate alınarak kişiye özel tarama, tanı ve tedavi programlarının multidisipliner yaklaşımla oluşturulması önemli olup, Genel Cerrahi, Radyoloji, Patoloji, Tıbbi Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi, Genetik, Nükleer Tıp, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi, Psikiyatri Uzmanları ve Psikologlar, Kadın-Doğum uzmanları bu multidisipliner ekipte yer almaktadır ve bu ekibin başarısı erken tanı sayesinde kat kat artmaktadır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Haber Merkezi