Renkleri değişiyor, içindeki balıklar ölüyor! Sadece Marmara değil göllerimiz de alarm veriyor
Göllerde balıklar ölüyor, yengeçler karaya vuruyor. Türkiye Marmara'daki müsilajı konuşurken tatlı su kaynakları göllerimiz de alarm veriyor. Yakın zamanda kuruyacak göl sayısıyla ilgili çarpıcı tahminler var...
Marmara Denizi'ndeki müsilaj felaketinin ardından gözler göllerdeki kirliliğe çevrildi. Uzmanlar Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki göllerin varlığını tehdit eden ve canlı yaşamının son bulmasına neden olan alg bakterisini 'göllerin müsilajı' diye adlandırıyor. Bilim insanlarına göre içme suyu kaynağımız göller ciddi tehlike altında.
Son 60 yılda 80'e yakın doğal göl tamamen haritadan silindi. İstanbul'a içme suyu sağlayan önemli kaynaklardan biri olan Büyükçekmece Gölü'nde geçtiğimiz gün renk değişimi ve balık ölümleri yaşanırken bir benzer haber de Manisa'da kanalizasyon suyunun aktığı Bakırçay Gölü'nden geldi.
Göllerdeki durumu felaketin habercisi olarak nitelendiren Süleyman Demirel Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi göl uzmanı Doç. Dr. Erol Kesici, "Kuraklıkla ve göllerin kirlenmesiyle birlikte suya olan talebin artması nedeniyle yakın zamanda birçok gölümüzün de kuruması söz konusu." diye konuştu.
Doğa Araştırmaları Derneği Başkanı Osman Erdem de "Marmara'da olduğu gibi iç göllerde de daha çok azot, fosfor girişinden dolayı kirlilik artıyor ve göller aynı Marmara'da olduğu gibi oksijensiz kalıyor" dedi.
Eğirdir Gölü'nün kirlilikten sonraki hali/Fotoğraf: Haberglobal.com.tr
"DENİZLERDEKİ MÜSİLAJLA AYNI"
Alg bakterisinin reaksiyonu denizlerdeki müsilajla aynı olduğuna dikkat çeken Süleyman Demirel Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi göl uzmanı Doç. Dr. Erol Kesici, "Göllerdeki oksijeni bitiriyor, balıkları öldürüyor, suyun rengini değiştiriyor. Burada müsilajlaşmayı arttıran tür önemli. Göllerde farklı türler gölün renk değişiminde etkili olur" diyor.
Eğirdir Gölü’nde ve bir çok tatlı su göllerinde etken olan alg türü 'microcystis aeruginosa'. Bafa Gölü'nü koyu yeşil renge dönüştüren Siyanobakteri türü. Büyükçekmece'de de geçtiğimiz şubat ayında Siyanobakteri belirlenmişti.
Alglerden sonra Bafa Gölü'nün hali... Fotoğraf: Haberglobal.com.tr
"GÖLLERİ KURUTUYOR"
Mikroskobik su yosunlarının aşırı çoğalmasıyla birlikte ortamın oksijensiz kalarak çürümesine neden olduğunu belirten Göl Uzmanı Doç. Dr. Kesici sözlerine şöyle devam etti: "Bunun sonucunda gerekli önlemler alınmazsa göller bataklığa dönüşüyor. Bataklığın sonucunda da göller kuruyor. Her bir gölün yaşı 5 milyon yıl. Bataklıklaşma bataklıklaşmanın sonuda karalaşma, karalaşmanın sonuda çölleşme."
Eğirdir Gölü'nde geçmiş mevsimlerde yaşanan kuraklık dikkatleri çekmişti. Fotoğraf: DHA
"60 YILDA 80'DEN FAZLA GÖL KURUDU"
Uzmanlara göre Büyükçekmece, Bakırçay, Marmara, Bafa, Göller yöresindeki Eğirdir, Beyşehir gölleri kirlilik ve kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Göl Uzmanı Doç. Dr. Kesici "Son 60 yılda 80'den fazla göl kurudu. Kuraklıkla ve göllerin kirlenmesiyle birlikte suya olan talebin artması nedeniyle yakın zamanda birçok gölümüzünde kuruması söz konusu. Kurumaması sürpriz olur. Su kalmadı. İçecek su bulamayacağız. Suyun hali neyse bizim halimizde o. Kötü su içersek hasta oluruz. Su olmazsa hayat olmaz." ifadelerini kullanıyor.
"4. SINIF SU KALİTESİ"
Ekici, Büyülçekmece Gölü'nün İstanbul’un içme suyu ihtiyacının yüzde 12’sini karşılayan önemli bir su toplama havası olduğunu söylerken gölde meydana gelen su yosunlarının artışı, koku ve balık ölümlerinin, önümüzdeki günler için de tehlike olarak yorumluyor.
Büyükçekmece Gölü'ndeki kirlilik yüzünden deniz canlıları karaya vuruyor. Fotoğraf: DHA
Ekici, "Gölün belirli kısımlarını adeta yeşile boyayan mavi-yeşil alg artışı bu gün gölde yaşanan “felaketin” habercisiydi. Alglerin (suyosunu- siyanobakteri) koloniler oluşturması sonucu ortamı oksijensiz bırakması, göl içerisinde bulunan ve gölün suyunu temizleyen yüksek yapılı su bitkilerinin üzerini “müsilajla” örtmesine ve su canlılarının solungaçlarını tıkması sonucu ölümlerine neden olmaktadır. Düne kadar 1. kalite içme suyu özelliğine sahip olan göl neredeyse 4. Sınıf su özelliğine gelmiş durumdadır" dedi.
"GÖLLER OKSİJENSİZ KALIYOR"
Göllerin Marmara'da olduğu gibi oksijensiz kaldını söyleyen Doğa Araştırmaları Derneği Başkanı Osman Erdem de Marmara'da olduğu gibi iç göllerde de daha çok azot, fosfor girişinden dolayı kirliliğin arttığını belirtiyor.
Erdem ,"Su sitemine, evsel, sanayiden ve tarımdan kaynaklana atıkların göle atılması sonucu alg dediğimiz fitoplankton artışı oluyor.
Nihayetinde bulundukları ortamdaki oksijeni hızla tükeyiyor ve oradaki canlıların yaşamını kaybetmesine neden oluyor. Balık ölümlerine neden oluyor" ifadelerini kullandı.
Kaynak: Web Özel