DNA incelemesi ve fotoğraflama... | Kayıp afetzedeler nasıl aranıyor?

Enkazdan çıkarılan afetzedelerin kimlik tespiti, yakınlarının kendilerine ulaşması açısından büyük önem taşıyor. Gerek enkazdan naaşı çıkarılan, gerekse sağ çıkarılıp sağlık kuruşlarına tedaviye gönderilen kayıp afetzedelerin durumu ciddiyetini koruyor. Bu çerçevede, e-Nabız'a Doğal Afet Bilgilendirme alanı eklendi. Bu sayede kimliği belirlenen afetzedelerin yakınları, kişinin sağlık durumunu öğrenebilecek.

Uygulamaya giriş yapıldığında ekranda çıkan bilgilendirmede şu ifadeler yer alıyor:

“Ülkemizde 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerle ilişkili olarak yakınlarınızın sağlık durumu ve bulunduğu sağlık kuruluşu hakkında bilgi almanız amacıyla e-Nabız profilinize Doğal Afet Bilgilendirme Alanı eklenmiştir. Söz konusu alan ile yakınlarınızın (anne, baba, eş, kardeş, çocuk) afetle ilişkili sağlık durumlarına dair genel bilgilendirilme yapılması hedeflenmektedir.

Yakınınızın sağlık durumu hakkında e-Nabız üzerinden sunulan bu bilgiler kesin olmayıp tüm sağlık personelinin ve vatandaşlarımızın seferber olduğu bu süreçte bilgi akışını sağlamak amacıyla tarafınızla paylaşılmaktadır. Yakınlarınızın sağlık durumuna ilişkin bilgileri ilgili sağlık kuruluşundan teyit etmeniz rica olunur.”

Öte yandan, e-Nabız'a birinci ve ikinci derece yakınlara ait fotoğraf yükleme özelliği de eklendi. Bu özellikle, Doğal Afet Bilgilendirme kısmına giriş yaptıktan sonra ekranda yakınlarınızın listesi çıkıyor ve bu kısma yakınlarınızın fotoğrafları da yüklenebiliyor.

KAYIP ÇOCUKLAR

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, deprem bölgesinde enkazdan çıkarılan çocukları önce sağlık kuruluşlarına, ardından refakatsiz ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın kuruluşlarına aldıklarını belirtti. Yanık, ebeveyni olmayan çocuklarla ilgili ilk günden itibaren gerekli altyapıyı oluşturduklarına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sağlık Bakanlığımız ile organize haldeyiz, İçişleri Bakanlığımızla kimlik tespiti noktasında organize haldeyiz. TÜBİTAK'ın geliştirdiği bir programı çocukların kimlik tespitinde bilişim altyapısı olarak kullanıyoruz.”

Yanık, “1788 refakatsiz çocuğumuzun 1225'ini ailesine teslim etmişiz. Bu çocuklarımızdan 479'unun halihazırda hastanede tedavileri devam ediyor. 84'ü ise bakanlık kuruluşlarımızda bakımlarını sağladığımız çocuklarımız. Çocuklarımızı bu anlamda çok yakından takip ediyoruz" demekte.

KAYIPLARIN DEFİNLERİ

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan 11 Şubat'ta yapılan açıklamada ise, depremde hayatını kaybedenlerin en hızlı şekilde kimliklendirmelerinin yapıldığını ve naaşlarının yakınlarına ivedi şekilde teslim edildiği vurgulandı.

Arama-kurtarma çalışmalarında cansız bedenine ulaşılan ve kimlik tespiti yapılamayan cenazelerin ise teşhise elverişli fotoğrafının çekilmesi, parmak izi ve DNA örneği alınarak ve cenazeye bir numara verilerek kayıt altına alındığına dikkat çekilen açıklamada, cenazelerin, defin ruhsatı düzenlenmesi, cenazenin defnedildiği yer ve mezarlığın bu numarayla ilişkilendirilerek tutanakla kayıt altına alınmasının ardından defnedildiğine işaret edildi.

KAYIPLARIN TESPİTİNDE DNA İNCELEMESİ ELZEM

Haberglobal.com.tr'ye konuşan Süleyman Demirel Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Gürpınar, depremden sağ kurtulan ancak bilinci kapalı olan ve depremde hayatını kaybeden afetzedelerden DNA incelemesi için örnek alınması gerektiğini dile getiriyor.

Gürpınar süreci şöyle özetliyor:

“Canlı kurtulanlar, bilinçleri kapalıysa yani iletişime açık değillerse veya çocuklarsa ve dolayısıyla kimliklerini anlayamıyorsak bu kişilerden çok basit şekilde yanak içinden sürüntü örneği alınır. Bu işlemle, söz konusu afetzedelerin DNA incelemeleri yapılır ve bu incelemelerden çıkan profil kayda geçirilir. Böylece yakınlarına ulaşamayan kişilerin başvuruda bulunmasıyla ve birinci derece yakınların DNA profillendirmesiyle kimliklendirme yapılması mümkün.”

Gürpınar, enkazda yaşamını yitirenlerin her birinden ise bir kas örneği alınması, ayrıca yumuşak doku ve kan örneği alınmasının mümkün olmadığı hallerde cenazeden kemik veya diş örneği alınması gerektiğini vurguluyor. Cenazenin gömülmeden önce bu şekilde kayda geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Gürpınar, halihazırda işlemlerin bu şekilde yürütüldüğünü aktarıyor.

Prof. Dr. Serhat Gürpınar sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Kişinin, cenazenin üzerindeki giysisinden ya da takısından yakınını tanıyarak, sadece 'Bu benim yakınımdır' beyanıyla, yani DNA incelemesi yapılmadan teslim edilmesi ileride başka sorunlara yol açabilir. Cenazelerin DNA örnekleri alınmadan defnedilmesi mezarların açılmasına ve DNA örneklerinin alınmasına neden olur.”

Kaynak: Web Özel