CHP Sözcüsü Deniz Yücel: Anadolu'yu savunmak biz varken Hamas'a düşmez
CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Samsun'da yapılan CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrası, "Siz hiç Kuvayımilliyecilerin sivilleri katlettiğini duydunuz mu? Anadolu'yu savunmak biz varken Hamas'a düşmez" dedi.
CHP MYK toplantısı, Genel Başkanı Özgür Özel Başkanlığı'nda, CHP Samsun İl Başkanlığı’nda gerçekleştirildi.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Samsun'a gelen ve burada bir dizi programa katıldıktan sonra partisinin MYK toplantısına başkanlık eden Özel, daha sonra kentten ayrıldı. Toplantının ardından açıklama yapan Parti Sözcüsü Deniz Yücel, "Emekli vatandaşlarımıza gördükleri insan onuruna yaraşır yaşam şartları için, en düşük emekli maaşının asgari ücret kadar olması için, emeklilerimizin tam da halk ettikleri gibi refah içinde yaşamaları için, emekliye nefes aldıran düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi için, bütün emeklileri ve onlara destek vermek isteyen yurttaşlarımızı 26 Mayıs pazar günü Ankara'daki Büyük Emekli Mitingimize davet ediyoruz" dedi.
ZORLUKLARLA OKUYAN AMA İŞ BULAMAYAN BİR GENÇLİK VAR'
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan müfredatı eleştiren CHP Parti Sözcüsü Yücel, "Bugün 105 yıl önceki inanç ve kararlılıkla Cumhuriyetimize sahip çıkıyoruz. Ancak bundan 105 yıl önce gençlere verilen önem ve değeri, bugünün iktidarında ne acıdır ki göremiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunu işgal eden zat, bu 100 yıllık birikimi yok etmek, eğitimi akıldan, bilimden ve çağdaşlıktan uzaklaştırmak için her yolu deniyor. İçinde 19 Mayıs ruhunun, Atatürk'ün, Cumhuriyet değerlerinin Şehit Asteğmen Kubilay'ın olmadığı bir müfredatı dayatmaya çalışıyor. Bu zat, değerler eğitimi ya da kulüp çalışması adı altında sınıfta şeytan taşlatıyor, sınıfta mezar maketi getirip, çocuklardan ağıt yakmalarını istiyor. Özgürlükleri kısıtlanan, sorgulamasına ve itiraz etmesine izin verilmeyen, işsizliğin ve umutsuzluğun kıskaca aldığı bir gençlik var bugün. Büyük umutlarla üniversiteye giren, binbir zorluklarla okuyan ama iş bulamayan bir gençlik var. Bu nedenle gençler artık çareyi yurt dışına gitmekte buluyor. Daha lise döneminde arayışları başlıyor. Bugün ülkemizde her 2 gençten biri Türkiye'den gitmeyi planlıyor. Gelecek kaygıları, geçim kaygısı ile birleşen gençler, günden güne geleceğe dair umutlarını yitiriyor" diye konuştu.
'BUNUN ADI TASARRUF DEĞİL, SEÇİM İNTİKAMI'
Hükümetin açıkladığı tasarruf paketine de değinen Yücel, şöyle konuştu:
"Hazine ve Maliye Bakanı günlerce seçim propagandası yapar gibi, bir tasarruf paketi yayınlayacaklarına dair açıklamalarda bulundu. Tasarruf paketine baktığımızda alınan tedbirlerin geneli, 3 yıllık bir program haline getirilmiş. Yani 2027 yılına kadar tasarruf tedbirleri uygulanacak. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri zamanında yapılırsa 2028'de. Yani tasarruflar seçimden 1 yıl öncesine kadar. En başta şunu kesin bir dille ifade edelim. Kamuda israfa son verilmeli. İsrafı sona erdirecek her türlü tedbir alınmalıdır. Bu konuda tavrımız açık ve net. Ancak kamuda tasarruf diye emekliye, işsize, işçiye bu ülkenin dar gelirli vatandaşlarıma dağıtılacak adı tasarruf, özü hak ve hizmet gaspı olan her türlü uygulamanın da karşısındayız. İktidar mensupları şatafat içerisinde yaşıyor, saray için günde 15 milyon lira harcama yapılıyor, Diyanet İşleri Başkanı için adeta oto galerisi kuruluyor, uçak inmeyen havaalanlarına dolarla ödeme garantisi veriliyor, yüzlerce araçlık konvoylarla seçim kampanyaları yürütülüyor, AKP'den devralının belediyelerdeki korkunç israf her gün belgeleriyle ortaya çıkarılıyor ama bir tasarruf paketi ortaya çıkarılıyor, bu saydıklarımın hiç birinden bahsedilmiyor. Tasarruf adı altında memurun ulaşım hakkına, lojman hakkına göz dikiliyor. Binlerce işsiz gencin umudu yok ediliyor. Bu sözde tasarruf paketi çalışanın hakkına göz diken bir düzenlemeden başka bir şey değildir. Sarayların lambaları ışıl ışıl yanmaya devam edecek, uçak sayıları, makam araçları azalmayacak ama emekçi servise binmeyecek, kamuda gençlere yer açılmayacak. Bunun adı tasarruf değil, seçim intikamı. Ekonomideki kötü gidişatın faturası yine emekçiye çıkarıldı. Paketi geneli üzerinden 100 milyar liralık bir tasarruf hedeflendiği açıklandı. Türkiye'nin 2024 yılı genel bütçesi, 11,89 trilyon lira. Tasarruf hedefi bunun yüzde 1'i bile değil. Sayın Şimşek'in deyimiyle bu para, genel bütçede çerez parası. Istakoz fotoğrafları paylaşan, yarım milyonluk saatlerle poz veren, özel uçaklarla seyahat eden bir zihniyetin tasarruf sözcüğünü bu kadar sık kullanması, açıkçası komik. Tasarruf denilince AKP'nin aklına memurun servisi ve lojmanı geliyor. Neymiş, memurlar kentlerde toplu ulaşım hizmetinden yararlanabilirmiş. Peki Mehmet Şimşek neden Alman üretimi pahalı makam aracına biniyor. O neden otobüs ya da metro kullanmıyor. Neden özel uçaklara biniyor bakanlar, neden Merkez Bankası başkanlarına kira yardımı yapılıyor? Cumhurbaşkanının kaç uçağı var, ülkeye mütevaziliği anlatması gereken Diyanet İşleri Başkanı'nın neden 6 makam aracı var. Kendisi din adamı mı, galerici mi? Merak ediyoruz. 158 bin öğretmen açığı varken, sadece 20 bin öğretmen atayan zihniyete bir kez daha hatırlatıyoruz. İtibardan tasarruf olur, eğitimden tasarruf olmaz.”
'ELEŞTİRİLER, SUÇUN KONUSUNU OLUŞTURABİLECEK'
9’uncu Yargı Reformu Paketi'nin Meclis’e geleceğini söyleyen Yücel, "Basında yer alan haberlere göre bu düzenlemenin gerekçesi şöyle; devletin iç ya da dış siyasal yararına yönelik olarak gerçekleştirilen bazı faaliyetlerin cezalandırılması söz konusu olacak. Bu kapsamda iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı kamu güvenliği, kamu düzeni, teknoloji, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi alanlar devletin iç ya da dış siyasal alanları kavramı içerisinde değerlendirilecek. Bu gibi alanlarda yapılan eleştiriler, haberler, açıklamalar ya da faaliyetler suçun konusunu oluşturabilecek. Böyle bir düzenleme, kanun yapma tekniğine, ceza hukukunun temel prensiplerine Anayasada teminat altına alınan temel hak ve hürriyetlere aykırı ve sadece AKP'nin keyfi uygulamalarına hukuki bir kılıf bulma çabasından başka bir şey değildir. Bu düzenleme ne demek biliyor musunuz; hükümeti eleştireni bir kılıf bulup içeri tıkarım, istediğim kadar da ceza veririm demek. Geçmişte buna benzer düzenlemeler Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Ancak AKP ısrarla Meclis’teki çoğunluğuna güvenerek, Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı düzenlemeleri Meclis’e getirmeye devam ediyor. AKP'nin rafa kaldırdığı demokrasi anlayışında vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlükleri, günden güne tırpanlanıyor. AKP yarattığı korku toplumu içinde sadece biat eden vatandaş istiyor. Biz CHP olarak vatandaşın hakkını, hukukunu, özgürlüklerini korumak konusunda bir adım bile geri adım atmayacağız" diye konuştu.
'SOYLU'NUN DOKUNULMAZLIĞI KALDIRILMALI'
Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında olayların kilit isminin eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olduğunu söyleyen Yücel, "Emniyet teşkilatımızın mensuplarıyla çetelerin ve üst düzey bürokratların da adının karıştığı bir darbe yapılanmasından, devlet içerisinde bir hesaplaşmadan bahsediliyor. 3-5 sene öncesine kadar sokaklarda torbacılık yapan, sonradan çete liderliğine terfi eden biri, nasıl olur da devletin bu denli üst düzeyiyle ilişki kurar ve buralara sirayet eder. Emniyet teşkilatına yıllarca FETÖ'den referans almazsanız polis almazsanız, liyakati değil, çeşitli tarikatları ve FETÖ referansını dikkate alırsanız, netice böyle olur, ne yaparsanız yapın dikiş tutmaz. Korkarız ki daha kötü günler bizi bekliyor. Bu olayların en kilit isimlerinden biri de İçişleri eski Bakanı, bizim suç işleri bakanı olarak nitelediğimiz Süleyman Soylu'dur. Yargıya, adalet mekanizmasına ve devlete yeniden hak ettiği itibar kazandırılmak isteniyorsa, Süleyman Soylu'nun derhal dokunulmazlığının kaldırılarak yargılama sürecine dahil edilmesi gerekmektedir" ifadelerini kullandı.
'KUVAYIMİLLİYE'NİN SİVİLLERİ ÖLDÜRDÜĞÜNÜ GÖRDÜNÜZ MÜ?'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Hamas ile ilgili sözlerini de eleştiren Parti Sözcüsü Yücel, "Geçtiğimiz günlerde Sayın Erdoğan binlerce sivilin ölümünden sorumlu olan Hamas'ı Kuvayımilliye'ye benzetiyor ve diyor ki; 'Hamas Anadolu'yu savunuyor'. Bugün Hamas'ı Kuvayımilliye'ye benzetmek, kendi tarihini bilmemek, atalarının bu topraklarda verdiği mücadeleyi hafife almak demektir. Bugün Hamas'ı Kuvayımilliye'ye benzetmek, gaflet, dalalet ve cehalettir. Kuvayımilliye'nin her bir mensubuna hakarettir. Kuvayımilliye'nin başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Mustafa Kemal Atatürk, öyle büyük bir liderdir ki; bir taraftan vatanının ve milletinin bağımsızlığı için ordularının başında savaşmış bir komutan, bir taraftan da ‘Bayrak bir ulusun bağımsızlığının simgesidir, onurudur, şerefidir. Ne olursa olsun çiğnenmez’ diyerek önüne serilen bayrağı yerden kaldırtan ve çiğnemeyen bir lider. Siz hiç Kuvayımilliyecilerin sivilleri katlettiğini duydunuz mu? Anadolu'yu savunmak biz varken Hamas'a düşmez. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün bağımsızlık davasını hala sürdüren ve bu uğurda ölmeyi göze alanlarız. İhtiyaç olursa Anadolu'yu biz savunuruz. Net bir şekilde ifade edeyim, Kuvayımilliye dünya siyasi tarihinde eşi benzeri görülmemiş, bir halk hareketidir" diye konuştu.