Bakan Yanık: Eşcinselliği normalleştirmeyi kimse bizden beklemesin

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Derya Yanık cinsel istismar
Bakan Yanık: Eşcinselliği normalleştirmeyi kimse bizden beklemesin

Eşcinsellik tartışmalarında "bireysel özgürlük" kısmının başka, toplumsal hayatı etkileyen tarafının başka bir şey olduğunu ifade eden Bakanı Derya Yanık, "Eşcinselliği normalleştirmeyi, eşcinselliği kamusal alanda hiçbir problem değilmiş gibi kabul etmeyi de kimse bizden beklemesin" dedi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, 75. Yıl Huzurevi, Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'nde gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi, soruları yanıtladı.

TBMM'de görüşülen anayasa değişikliği teklifinin aileyle ilgili hükümlerine ilişkin soru üzerine Yanık, gerek yasalarda gerek Anayasa'da ailenin korunmasıyla ilgili çok açık düzenlemeler olduğunu söyledi. Özellikle gençler ve aile değerleriyle ilgili birtakım hassasiyetlerin uzun zaman "yaşam biçimi" rezerviyle karşılaştığını ifade eden Yanık, hayat tarzı tartışmalarına kurban giden birçok başlık olduğunu söyledi.

"Yasal düzenlemelerle alakalı herhangi bir zaafımız yok ama uygulamayla ilgili zaman zaman sıkıntılar çekiyoruz." diye konuşan Yanık, uygulayıcı kurum ve kuruluşlardan çok toplumsal tepkilerden kaynaklı sıkıntılar olduğuna işaret etti. Kadına yönelik şiddetin sebepleri arasında yüzde 70-75'le alkolün ilk sırada olduğuna dikkati çeken Yanık, "Ama alkolle ilgili bir tartışmayı açmanız mümkün değil. Direkt hayat tarzı engeliyle karşı karşıya kalırsınız." ifadesini kullandı.

 

"EŞCİNSEL VATANDAŞLARIMIZ DA BİZİM VATANDAŞLARIMIZ"

Eşcinsellik tartışmalarında "bireysel özgürlük" kısmının başka, toplumsal hayatı etkileyen tarafının başka bir şey olduğunu dile getiren Yanık, "Eşcinsel vatandaşlarımız da bizim vatandaşlarımız. Çok net. Haklarını korumak, yaşam haklarını korumak devletin sorumluluğudur ve bundan taviz veremezsin. Ama öbür taraftan eşcinselliği normalleştirmeyi, eşcinselliği kamusal alanda hiçbir problem değilmiş gibi kabul etmeyi de kimse bizden beklemesin. İkisi birbirinden çok ayrı şeylerdir çünkü. Dolayısıyla bu sınırı bir çekelim. Ondan sonra konuşalım." değerlendirmesinde bulundu.

Anayasa değişikliğiyle ilgili düzenlemede aile değil evlilik birliğinin yer aldığını belirten Yanık, "Evlilik birliği kadın ve erkekten oluşur, bunu niye yazmak istedik Anayasa'ya? Burada bir tavrı, meseleyle ilgili duruşumuzu daha net, daha keskin bir biçimde ortaya koymak istedik. Yani anayasal düzeyde tavrımızı ortaya koymak istedik." şeklinde konuştu. Aile değerlerinin korunması, evlilik birliği ve çocukların gelişimi noktasında çok özenli bir sürece ihtiyaç olduğunu ifade eden Yanık, dünyada çok keskin bir LGBT propagandası yürüdüğünü ve arkasında çok büyük bir ekonomik desteğin olduğunu dile getirdi. Bu noktada gerek bireysel gerek toplumsal çalışmalar yapılması gerektiğini kaydeden Yanık, çocukların kişisel gelişimlerinin, cinsel kimliklerinin baskılandığı birtakım örnekleri bile gördüklerini, bunların çok tehlikeli süreçler olduğunu belirtti.

"Televizyon dizilerindeki şiddet konusuyla ilgili daha ileri bir adım düşünüyor musunuz?" sorusunu yanıtlayan Yanık, bu konuda çok üst düzey ve ısrarlı çağrılar yaptıklarını, yasal yaptırım gerekenlerde bu anlamdaki yetkilerini kullandıklarını söyledi. 

Yaşlıların e-Devlet gibi dijital platformları kullanımı konusunda bir çalışmaları bulunup bulunmadığı sorusu üzerine Yanık, özellikle pandeminin böyle bir gerekliliği ortaya çıkardığına işaret etti. Kuruluşlarda yaşlılara dijital okuryazarlık, dijital platformları kullanma bilgisi sağlamaya çalıştıklarını anlatan Yanık, "Bununla ilgili pilot çalışmalarımız var. Bazı huzurevlerimizde 'Dijital Bahar' projelerimiz uygulanıyor. Orada gidip kullanıyor yaşlılarımız. Yaş gruplarına ve ihtiyaçlara göre dijital platformlarla yaşlılarımızı olabildiği kadar çok tanıştırmaya ve onların ihtiyacını giderecek şekilde buluşturmaya çalışıyoruz." dedi.

"MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI İLE ÇALIŞIYORUZ"

Bakanlığın akran zorbalığı konusundaki çalışmalarına ilişkin soru üzerine Bakan Yanık, bu konunun en sıcak gündem başlıklarından biri olduğunu ifade etti. Akran zorbalığının son zamanlarda sıkça duydukları bir mesele olduğunun altını çizen Yanık, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bakanlık olarak üzerinde çalıştığımız bir mesele. Mart sonunda bir Çocuk Şurası yapacağız. Türkiye'de ilk kez yapacağımız Çocuk Şurası'nda konuşacağımız başlıklardan biri de akran zorbalığı. Fakat şurayı beklemeden şimdiden arkadaşlarımız çalışmaya başladı. Bununla ilgili bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımızla süreci nasıl beraber yürütebiliriz, bunun çalışmalarını yapıyoruz. Önümüzdeki süreçte bununla ilgili çalışma sonuçlarımızı duyuracağız."

"SOSYAL DESTEK KAPSAMINDAKİ HANE SAYISI 4,3 MİLYON"

"Türkiye'de devletten sosyal yardım olan kişi ve aile sayısı şu an net olarak elimizde mi? Aile Destek Programı'nı uzatmayı düşünüyor musunuz?" sorusuna Yanık, şu karşılığı verdi:

"Aile Destek Programı'mız son derece esnek bir program zaten. Dolayısıyla ihtiyaç olduğu sürece uzatılır, genişletilir, kapsam değişikliği yapılabilir. İhtiyaç olduğunu sahadan gelen verilerle tespit ettikçe destek programımızı da buna göre günceller, yenileriz. Devletten destek alanlarla alakalı zaman zaman hane sayısı açıklıyoruz. Çünkü bizim sosyal yardım uygulamalarımız hane üzerinden, mesela bir engelli bireye yaptığınız destek de hane olarak kayıtlara girer. Ya da mesela bir çocuğa sosyal, ekonomik destek sağladığınızda da hane olarak kayıtlara girer. Dolayısıyla hane sayısı verdiğimizde dörtle beşle çarpıp 'Türkiye'de 25 milyon fakir insan varmış görüyor musunuz' gibi birtakım söylemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bir defa bu yaklaşım doğru değil. Yardımlardan bir kısmının muhatabı doğrudan bir tek kişidir, kesişim kümeleri olan bir şey. Şu an itibarıyla 4,3 üç milyon hane ama bu hane içinde tekil olarak muhatabın kişi olduğu destekler var. Bir hafta içinde 2022'nin net sayısını çıkaracağız."

"MÜDAHİL OLMA YETKİMİZ DAVA AÇILDIKTAN SONRA BAŞLIYOR"

İstanbul'da küçük yaştaki kız çocuğunun cinsel istismara uğradığı iddialarına ilişkin dava süreci ve bu konuda Bakanlığa yöneltilen eleştirilerle ilgili soru üzerine Yanık, bu konuda çok haksız ve yersiz biçimde eleştirildiklerini söyledi. Bakanlık olarak davalara müdahil olma yetkilerinin dava açıldıktan sonra başladığını kaydeden Yanık, bakanlık korumasında bile olsa soruşturma dosyalarına bir taraf olarak mağdur lehine dahil olma şanslarının bulunmadığını vurguladı. Yanık, şunları söyledi:

"H.K.G meselesinde 2 yıldır biliyormuşsunuz deniyor. Kızımız süreci kendisi savcılıkla başlatıyor. Cumhuriyet savcılığına, şikayet de var. Gidecek bir yerin var mı, yok. O zaman biz seni yönlendirelim diyorlar. ŞÖNİM’e yönlendirilince biz hemen kurum bakımına alıyoruz ve konunun hassasiyetine binaen gizlilik kararı alıyoruz. Yani direkt kurum bakımına alınıyor. İstanbul'da deşifre olunca başka bir kuruluşa sevk ediyoruz ve gizliliğini temin etmek için azami hassasiyet gösteriyoruz. Bu arada soruşturmanın akıbetini öğrenmek, dava açıldıysa müdahil olabilmek için de 3 kere Cumhuriyet savcılıklarına yazı yazıyoruz. Bizim bu süreçte yapacağımız tek şey o arkadaşın gizliliğini ve can güvenliğini sağlamaktır. Bize sorduklarında bile 'böyle biri yok' deme yükümlülüğümüz var. Bırakın açıklamayı, zaten böyle bir yetkim yok. Bilakis yasaklandığım bir davranış biçimi o. Yani benim onu saklamam, korumam ve dava açılıncaya kadar can güvenliğini sağlamam lazım. Dava açıldıktan sonra da müdahil olmam lazım. Bunu yapmışım. Dolayısıyla 2 yıldır haberin varmış hiçbir şey yapmamışsın, son derece yanlış. Bu ithamı yapan arkadaşların da çok iyi bildiği bir şey. Bu olayda Bakanlığın sorumluluğunu eksiksiz yerine getirdiğini herkes çok iyi biliyor."

Çocuk, kadın, şiddet, istismar meselelerinin siyasetin üstünde olduğunu vurgulayan Yanık, "Siyasiler bunu konuşmasın anlamında söylemiyorum. Hepimizin meselesi. Bunun üzerinden ideolojik salvolar yaparak siyasi birtakım sonuçlar alırız diye hareket edersek birbirimize zarar veririz, topluma zarar veririz idi söylediğim şey." ifadelerini kullandı. Kamuoyunun bilmediği ama Bakanlık olarak sürecin içinde oldukları birçok başka dava bulunduğunu bildiren Yanık, çocuk ve kadın konusunda, istismar ve şiddet olaylarında haberlerinin olup sürecin içinde olmadıkları tek dava olmadığını kaydetti. Takip ettikleri ceza davası dosya sayısının 79 bin 557 olduğunu belirten Yanık, ülke genelinde tüm bu davaların Bakanlık avukatları tarafından birebir takip edildiğini söyledi.

"MESELE PARA DEĞİL O TEDAVİNİN O ÇOCUKLAR İÇİN UYGUN OLUP OLMADIĞI

Bakanlığın SMA'lı çocuklara ilişkin çalışmalarının sorulduğu Yanık, şu anda ülke genelinde 2 binin üzerinde SMA’lı hasta olduğunu, 71 ayrı merkezde tedavilerinin gerçekleştirildiğini belirtti. Türkiye'nin çok pahalı tedavilere ödeme yaptığını vurgulayan Yanık, şöyle konuştu:

"Bizim sosyal güvenlik sistemimiz açısından tedavinin maliyeti değil ödeme ölçütü. Tedavinin onaylanmış olup olmadığıdır. Sağlık Bakanlığımız yakından takip ediyor, diğer birtakım ilaçların isimleri geçiyor, bunların onay süreçleri biter bitmez sisteme alınması noktasında. Fakat bazı deneysel ilaçlar olduğunu hepimiz biliyoruz ve bunlar üzerinden çok ciddi bir duygu sömürüsü oluşturuldu. Henüz onaylanmamış, tedavi edici özelliği kanıtlanmış, netleşmemiş birtakım ilaçları hem çocuklar üzerinde deneysel bir şeye dönüştürüyorlar hem de milyonlarca liralık bedelini ailelerden bir şekilde almanın yoluna bakıyorlar. Bunu ben ahlaki bulmuyorum. Nitekim biz milyonlarca liralık kanser tedavilerinin karşılıyoruz veya başka tedavileri karşılıyoruz. Burada mesele para değil. Burada mesele o tedavinin o çocuklar için uygun olup olmadığı, o ilacın onaylı olup olmadığıdır."

Kaynak: AA

cinsel istismar Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Derya Yanık