Atatürk için Hatay neden bu kadar çok önemliydi? 'Hatay, benim şahsi meselemdir'

Kahramanmaraş Depremi
Atatürk için Hatay neden bu kadar çok önemliydi? 'Hatay, benim şahsi meselemdir'

Mustafa Kemal Atatürk, "Hatay benim şahsi meselemdir" ifadelerini neden kullandı? Bu şehri Türkiye topraklarına katabilmek onun için neden bu kadar önemliydi? Atatürk'ün uğruna hasta yatağından kalkıp dünya kamuoyuna meydan okuduğu Hatay'ın anavatana katılma sürecinde neler yaşandı?

Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak başlattığı bağımsızlık savaşının ardından Hatay ilk etapta sınırlarımız dışında kalacaktı. Fransa, Suriye'de manda yönetimi kurarak Hatay'ı kontrol etmekteydi. Atatürk, Cumhuriyet'in kuruluşundan vefatına kadar “Hatay benim şahsi davamdır” diyerek meselenin peşinden koştu, son raddede vefat etmeden aylar önce 19 Mayıs 1938'de Adana ve Mersin'e giderek orduları denetledi.

Tarihçi Sinan Meydan, Atatürk'ün bu çıkışıyla Fransa'ya, “Daha ölmedim. Dimdik ayaktayım. Ordularımın başındayım” mesajı verdiğini anlatıyor. Atatürk'ün Hatay sorununu silahsız, akılcı ve barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini savunduğu da biliniyor. Hatay tam da Atatürk'ün öngördüğü şekilde 1939 yazında Türkiye Cumhuriyeti topraklarına resmen katıldı.

Asrın felaketinin en çok etki ettiği şehirlerden biri de Hatay. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Hatay bu kez de 20 Şubat'ta Defne ve Samandağ ilçelerinde meydana gelen depremlerle derinden sarsıldı. Peki Hatay neden bu kadar önemliydi?

'HASTA YATAĞINDAN KALKARAK...'

Tarihçi Sinan Meydan, Atatürk'ün Hatay'la ilgilenmesinin temel nedeninin kentin jeostratejik konumu olduğunu söylüyor. 19 Mayıs 1938 tarihinde Atatürk'ün hasta yatağından kalkıp Mersin ve Adana'ya giderek askeri birliklerin geçiş törenlerini izlemesinin uluslararası kamuoyuna çok önemli bir mesaj olduğunu belirten Meydan, o dönem gazetelerinin, 'Atatürk çizmelerini giyip savaş meydanına ineceğini' yazdıklarını anlatıyor.

Meydan, hastalığının tam olarak geçmediği ve günün 23 saatini sırtüstü yatarak geçirmesi gerektiği o dönemde Atatürk'ün karaciğerinden de rahatsız olduğunu ve karnının su toplamaya başladığını kaydediyor.

'40 ASIRLIK TÜRK YURDU DÜŞMAN ELİNDE KALAMAZ'

15 Mart 1923'te Adana'ya giden Atatürk, kendisini karşılayan Hataylılara “40 asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz. Günü gelecek siz de kurtulacaksınız” demişti. Meydan, o günü, “Hataylılara büyük bir söz verdi. Hatay artık onun şahsi davasıydı” sözleriyle aktarıyor.

Tarihçi ve yazar Mustafa Solak ise Hatay meselesinin 20 Ekim 1921 tarihinde TBMM ile Fransız hükümeti arasında imzalanan Ankara Anlaşması'ndan 1939'a kadar çözümsüz kaldığını söylüyor. Atatürk'ün Türk yurdunun düşman esaretinde kalmaması için büyük mücadeleler verdiğini anlatan Solak, o dönem Atatürk'ün dönemin Suriye Başbakanı Cemil Mardam'a Hatay'ı istediklerini ve Suriye'nin de bağımsız olması gerektiğini kesin bir dille anlattığını söylüyor.

'DEVLET BAŞKANLIĞINDAN İSTİFA EDER...'

Atatürk'ün hastalığının ilerlemiş olmasına rağmen orduların başında olmasına dikkat çeken Solak, bürokrat Hasan Rıza Soyak'ın Atatürk'le olan bir anısını da şu sözlerle anlatıyor:

“Soyak, Atatürk'e 'Silaha sarılmaktan başka çaremiz kalmazsa ne yaparız?' diye sormuş. Atatürk de, 'Dava benim şahsi davamdır. Böyle bir durumda derhal devlet başkanlığından ve vekillikten istifa eder, meseleyi yerinde ve içten hallederim' yanıtını vermiş.”

Atatürk'ün diplomatik çabalarının ardından Fransa geri adım attı. 1938'de Hatay Cumhuriyeti kuruldu. 7 Eylül 1938 ile 29 Haziran 1939 tarihleri arasında varlığını sürdüren Hatay Cumhuriyeti, 29 Haziran 1939 tarihinde oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti'ne iltihak kararı aldı. Bu Hatay'ın anavatana katılması anlamına geliyordu. Türkiye, 7 Temmuz 1939'da çıkarılan yasa ile "Hatay" ilini kurarak bağlanma sürecini sonuçlandırdı. Kentte kalan son Fransız birlikleri de Hatay'ı 23 Temmuz 1939'da terk etti.

ÖNCE BAĞIMSIZ HALE GETİRİLDİ, SONRA ANAVATANA KATILDI

İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Bal, Atatürk için Hatay'ın her zaman Misak-ı Milli sınırları içinde olduğunu ve Atatürk'ün mücadelesinin temelini de bunun oluşturduğunu söylüyor. Atatürk'ün bir lider olarak Hatay'ın anavatana katılması konusunda büyük sorumluluk hissettiğini anlatan Bal,  "Atatürk, '40 asırlık vatan toprağı düşman eline bırakılamaz' diyordu" ifadelerini kullanıyor.

Bal, bölgede yaşayan Türklerin de anavatana girmek için emek harcadığını belirterek, "Hatay önce bağımsız hale getirildi sonra da topraklarımıza katıldı" ifadeleri ile değerlendirmesini noktalıyor.

KONUŞMASI DAKİKALARCA AYAKTA ALKIŞLANDI

Konya Selçuk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Gör. Yusuf Kodaz, 'Hatay sorunu, Atatürk ve Türk kamuoyu' başlıklı tezinde Hatay'ın Atatürk için önemini 1 Kasım 1936’da TBMM’nin açılış konuşmasında yaptığı şu sözlerle anlatıyor:

“...Bu sırada milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük mesele hakiki öz sahibi Türk olan İskenderun, Antakya ve havalisinin mukadderatıdır. Bunun üzerinde ciddiyet ve katiyetle durmaya mecburuz. Daima kendisi ile dostluğa çok ehemmiyet verdiğimiz Fransa ile aramızda, tek ve büyük mesele budur. Bu işin hakikatini bilenler ve hakkı sevenler, alakamızın şiddetini ve samimiyetini iyi anlarlar ve tabiî görürler."

Kodaz, bu konuşmanın ardından Atatürk'ün dakikalarca ayakta alkışlandığını anlatıyor. Aynı zamanda bu konuşma ile Hatay sorununun ilk kez TBMM gündemine getirildiği biliniyor. Kodaz'ın bu tezinin, Türk Basınına Yansımalarıyla Hatay Sorunu (1936-1939) adıyla kitap olarak basıldığı da öğrenildi. 

sibel.gulersoyler@haberglobal.com.tr

Kaynak: Web Özel

Kahramanmaraş depremi