AK Parti'den SDG-Suriye hükümeti anlaşmasına ilk yorum

HABER MERKEZİ
AK Parti Suriye

AK Parti cephesinden SDG-Suriye hükümeti anlaşmasına ilk yorum geldi. Haber Global'de değerlendirmelerde bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Yalçın, "Türkiye'nin Suriye'de herhangi bir terör devleti kurulmasına müsaade etmeme amacı vardı. Bu anlaşma, toprak bütünlüğü yönünde atılmış çok önemli bir adım" dedi. Yalçın, SDG'nin ortadan kalkması ve Suriyelilerin geri dönüşü konusunda da anlaşma maddelerinin önemli olduğunu belirtti.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Yalçın, Haber Global'de açıklamalarda bulundu. Suriye yönetimi ile SDG arasındaki anlaşmanın Türkiye için önemine değinen Yalçın, "Türkiye'nin Suriye ile ilgili 3 önceliği vardı. Birincisi toprak bütünlüğünün korunması. Herhangi bir terör devleti kurulmasına müsaade etmemek vardı. Bu anlaşma ile evet, toprak bütünlüğü yönünde atılmış çok önemli bir adım. İkincisi SDG'nin ortadan kalkmasını istiyordu. İçerideki terörsüz Türkiye ile üst üste oturtursanız, sınırdaki ülkelerden tamamen tasfiye edilmesi Türkiye'nin önceliklerindendi. Anlaşma gerçekten uygulanırsa, Suriye'de bir terör devletçiği ihtimalinden kurtulabileceği sonucuna da varırız. Suriyelilerin savaş öncesi evlerine dönebilecekleri maddesiyle Türkiye'yi ilgilendiren bir başka mesele" dedi. 

Yalçın'ın açıklamaları: 

Anlaşmanın Ankara için ifade ettiği şeyler var, Suriye için ifade ettikleri var. Aslında düzgün bir değerlendirme yapabilmek için nereden nereye geldiğimizin fotoğrafını çekersek, sonuç bizim için çok daha açık şekilde ortaya çıkar. 13-14 yıllık bir iç savaştan bahsediyoruz. 1 milyona yakın insanın yaşamını yitirdiği korkunç bir süreç yaşandı. Resim Suriye'de o tarihlerde muhalifler olarak tarif ettiğimiz kişiler için tam bir zafer olarak sonuçlanmış gözüküyor. Daha ılımlı başlayan Suriye iç savaşı Baas rejiminin devrilmesiyle sonuçlandı. O dönemin muhalifleri hayal bile edemeyecek kadar büyük bir başarı elde ettiler. 12 gün içinde çok daha kolay gerçekleştirilemeyecek bir başarı ile Şam yönetimi değişti.

Geriye SDG'nin varlığı meselesi kalmıştı. Bu sorunu askeri yöntemlerle de çözmek diplomatik yöntemlerle de çözmek mümkündü. Devletler müzakereyi ön planda tutarlar. 8 Aralık'tan bu yana, Esad'ın ülkeyi terk ettiği günden bu yana Suriye'nin bir numaralı konusu SDG'ye ne olacağı meselesiydi. Gördüğümüz kadarıyla Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruyacak, SDG'nin terörden uzaklaşmasını sağlayacak bir çözümde anlaşılmış gözüküyor. Şam yönetiminin beklentisi nedir? Sınır kapılarını kontrol etmek, silahlı gruplar varsa bunların orduya entegre olmasının beklersiniz. 

Suriye'de bunca yıldır konuştuğumuz bir gerçeklik vardı. Baas rejimi sadece Sünnilere kötü davranmadı. Nusayrilere de kötü davrandığı oldu. En kötü davrandığı Kürtler oldu. Kürtlerin de kazançlı çıkabileceği bir sonuca doğru ilerliyoruz diye gözüküyor. Kürtlerin de anayasal haklarının korunacağı taahhüdü veriliyor. Bütün halinde baktığımızda nereden nereye geldik diye düşünürseniz, Baas'ın bütünüyle kaybettiği, muhaliflerin mutlak zaferiyle sonuçlanan bir resim karşımızda duruyor. Bu bir başlangıçtır, anlaşmadır. Hayata geçmesini ayrı ayrı tartışacağız.

"TÜRKİYE İÇİN 3 ÖNCELİK VARDI"

Türkiye'nin Suriye ile ilgili 3 önceliği vardı. Birincisi toprak bütünlüğünün korunması. Herhangi bir terör devleti kurulmasına müsaade etmemek vardı. Bu anlaşma ile evet, toprak bütünlüğü yönünde atılmış çok önemli bir adım. İkincisi SDG'nin ortadan kalkmasını istiyordu. İçerideki terörsüz Türkiye ile üst üste oturtursanız, sınırdaki ülkelerden tamamen tasfiye edilmesi Türkiye'nin önceliklerindendi. Anlaşma gerçekten uygulanırsa, Suriye'de bir terör devletçiği ihtimalinden kurtulabileceği sonucuna da varırız. Suriyelilerin savaş öncesi evlerine dönebilecekleri maddesiyle Türkiye'yi ilgilendiren bir başka mesele. 

"ÖYLE MUTLAK BİR ZAFER VAR Kİ, SDG İÇİN YOL TÜKENDİ"

Süreçte taraflar çok farklı açıklamalar yapabiliyor. Suriyeli olmayan SDG'lilerin Suriye'den çıkışını kabul ediyoruz ama zaman alacaktır gibi açıklamaları o grup kendi üyelerini teskin etmek için bile yapıyor olabilir. Bizi ilgilendiren bir şey var, metin var. Metin diyor ki, Türkiye'nin birinci önceliği Suriyeli olmayan tüm PKK'lıların Suriye dışına çıkması, sonra bütün SDG'nin Suriye'ye entegre olması ve kendini feshetmesi. Bu konuda artık müzakereyle gerçekleşen bir süreç değil. Suriye'de öyle bir mutlak zafer var ki, kimsenin alternatif bir hikaye üretecek gücü kalmadı. SDG için yol tükendi. ABD, SDG'ye destek vermek istese ne adına verecek? Askeri yöntemle de çözülebilirdi. Onu da zaten SDG gördüğü için diplomatik yöntemle bu noktaya varıldı. ABD'de uzun zamandır Türkiye'ye verdiği taahhütlerden birisi SDG'nin tasfiye edileceği yönündeydi. Feshin gerçekleşmesi gerekiyordu. Bizim için önemli olan kısmı bu.

Türkiye, sınırında bir terör devleti olmayacağını yıllardır en üst perdeden dile getiriyor. Bunu sağlamak da sadece masa başı görüşmeleriyle olmadı. Biz, Suriye içerisinde 4 askeri operasyon yaptık, şehitler verdik. Terör devletine müsaade etmeyeceğimizi ABD'yi gerektiğinde karşımıza alarak, İran'ı karşımıza alarak, her türlü ihtimali karşımıza alarak ortaya koyduk. Zor, oyunu bozdu. Bu anlamda her şey Türkiye adına kontrol altında. Türkiye'nin istediği senaryonun adım adım gerçekleşeceğini göreceğiz. Suriye'de bugün Türkiye'ye dostça yaklaşan bir Şam yönetimi var.