6 kişi yaşamını yitirmişti: İstiklal Caddesi'ndeki bombalı saldırı davasında tahliye çıkmadı
13 Kasım 2022 günü İstiklal Caddesi'nde 6 kişinin öldüğü, 99 kişinin yaralandığı bombalı terör saldırısına ilişkin görülen davada sanıkların tahliye talebi reddedildi. Duruşma, 25 Eylül'e ertelendi.
İstiklal Caddesi'nde bombalı terör saldırısına ilişkin yargılanan sanıkların tahliye talebi reddedildi.
Beyoğlu'nda, terör örgütü PKK/YPG tarafından 13 Kasım 2022'de düzenlenen ve 6 kişinin hayatını kaybettiği, 99 kişinin yaralandığı terör saldırısına ilişkin 36 sanığın yargılandığı davanın duruşmasında patlayıcıyı koyan tutuklu sanık Ahlam Albashır savunma yaptı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, aralarında Albashır'ın da bulunduğu 13 tutuklu sanık ve avukatları ile bir müşteki katılırken 13 tutuklu sanık Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.
Sanık Albashır, hakimin "Türkiye'ye nasıl giriş yaptın?" sorusu üzerine, Suriye'de yaşarken anne ve babasının vefat ettiğini, ailesinden sadece ablasının kaldığını söyledi.
Kalp hastası olduğunu, gece fırında gündüz tatlıcıda çalıştığını aktaran Albashır, Suriye'de Kürtlerin olduğu bölgede ikamet ettiğini anlattı.
Kardeşinin Türk ordusuyla Afrin'de olduğunu iddia eden Albashır, "Bu nedenle gözler 'Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) lehine mi çalışıyorum?' gibisinden benim üzerindeydi. Hasan (Hasan Jamili) yanıma geldi, 'Büyük bir şahıs seninle konuşmak istiyor' dedi. İlk gittiğimde yüzünü görmedim, ikincisinde gördüm. Bana 'Bir şahısla birlikte onun karısı rolünde Türkiye'ye gideceksin.' dedi. İsminin Bilal olduğunu İdlib'de öğrendim. Ben korktum ama Hasan Jamili bana, 'Eğer sözünü dinlemezsen sana ne olacağını bilemezsin.' dedi." diye konuştu.
Kız kardeşine durumu anlatmadığını belirten Albashır, üçüncü defa Hasan Jamili'nin kendisini onun yanına götürdüğünü anlattı.
Sanık Albashır, "O kişi bana 'Sana zarar vermeyeceğiz, tek istediğimiz şey onunla çıkman.' dedi. Hacı (kod adlı) beni Hasan Jamili'den alıp bir çiftliğe götürdü. Ne yapacağımı anlatmaya başladı. Hacı bana evlilik sözleşmesi vermişti. Bilal (El-Hacmaus) 'İnsanların önüne bunu çıkarma. Sen, kardeşim olarak kal, kız kardeşiyim şeklinde söyle.' dedi." ifadelerini kullandı.
Kaçakçılar tarafından birkaç gün sonra Suriye sınırına bırakıldıklarını, oradan 4'ü kadın 11 kişiyle Türkiye'ye geçtiklerini iddia eden Albashır, üzerinde bomba olmadığını savundu.
İstanbul'a ulaşana kadar birçok yerde kaldıklarını, çok sayıda araç değiştirdiklerini söyleyen Albashır, kendilerini bırakan kişinin polisin durdurması halinde portakal bahçesine gideceklerini söylemelerini istediğini aktardı.
Sanık Albashır, İstanbul'da bir evde kaldıklarını, Bilal el-Hacmaus'un ise atölyede çalışmaya başladığını kaydederek "Hacı" kod adlı kişi ile El-Hacmaus'un dışarıya çıkmasına izin vermediklerini söyledi.
Sanık Ferhat Habeş'in evinde kalınmasını bir süre sonra sanık Fatma Berkel'in istemediğini anlatan Albashır, buradan sonra atölyede ve başka bir evde ikamet ettiklerini öne sürdü.
Albashır, Hacı'nın kendisinden Taksim'den fotoğraf çekip atmasını istediğini belirterek sanık Yasir Al Korali'nin kendisini bunun için Taksim'e götürdüğünü söyledi.
Birkaç gün sonra Hacı'nın yeniden Taksim ile Fatih'ten fotoğraf çekmesini istediğini anlatan sanık Albashır, daha sonra Fatih Camisi'nde fotoğraf çektiğini ifade etti.
Sanık Albashır, bombayı Türkiye'de teslim alan Bilal el-Hacmaus'un kendisine "Adamın yüzünü dahi görmedim. Bıraktı, gitti." dediğini savundu.
Bilal el-Hacmaus'un aldığı çivileri bantların üzerine yapıştırdığını, hamura benzer bir madde yoğurmaya başladığını aktaran Albashır, hazırlanan malzemeleri yine aynı kişinin çantaya koyduğunu söyledi.
Albashır, ertesi gün "Hacı" kod adlı kişinin kendisine sanık Yasir Al Korali ile Taksim'e gitmesini istediğini öne sürerek şöyle devam etti:
"Bilal, bu çantayı Taksim'de bir kişiye götüreceğini söylemişti. Yasir'i aradım, bizi Taksim'e götürmesini söyledim. Birlikte gidiyorduk. Bilal arabayla neden geri döndü, anlamadım. Bilal indi, bana çantayı verdi. 'Çarşıya, caddeye in, herhangi bir yere otur.' dedi. Makyaj malzemeleri satan bir yere girdim. Daha sonra bir yere oturup beklemeye başladım. Orada otururken bana Hacı'dan video geldi. Biri arkamdan benim videomu çekmiş, korktum. Çantayla oynadım. Bombayı gördükten sonra polisi aradım ama Türkçe bilmiyordum. Hacı bu esnada, 'Çantayı bırak, yürü' dedi. Yasir'i aramamı söyledi. Caddenin başına doğru yürüdüm. Hacı, Esenler'de Suriye lokantası olduğunu, oraya dönmemi istediğini söyledi. Bilal atölyede sanıyordum. Oradakilerin konuşmalarından Bilal'in Bulgaristan'a ulaştığını, oradan Yunanistan'a geçeceğimi öğrendim. Telefonumu ve sim kartımı kırdılar."
Savunmasını tamamlayan sanık, bir avukatın, "PKK terör örgütü üyesi misiniz?" sorusu üzerine "Benim kimseye bir zararım olmamıştır." dedi.
Sanık, başka bir sanık avukatının sorusu üzerine "Aslında bombayı ben değil, Bilal kendisi götürecekti." diye konuştu.
Müşteki Aykut Mert, saldırıda yaralandığını, 1,5 ay hastanede, 2 ay evde tedavi gördüğünü belirterek sanıklardan şikayetçi olduğu için davaya katılma talebinde bulundu.
Duruşmada söz verilen firari sanık Bilal Bilal el-Hacmaus'un kardeşi Ahmad Alhaj Mwas ise babasının vefatından sonra ağabeyinin ailesine karşı kötü davrandığını söyledi.
Mwas, yaşadıkları köye terör saldırılarının artmasının ardından 2014'te DEAŞ’ın kontrolündeki Münbiç'e taşındıklarını anlatarak "2016-2017’de köye PKK terör örgütü girdi. Biz o girince başka yere gitmek istedik, Bilal kabul etmedi. Bilal bazen evden gider, 3-4 ay gelmez, her ay numarasını değiştirirdi. Yaptığı eylemden biz razı değiliz." dedi.
Saldırıyı ağabeyinin düzenlediğini YouTube'dan öğrendiğini öne süren sanık Mwas, tahliyesini talep etti.
Sanık Yasir Al Korali ise bir süre taksicilik yaptığını, saldırıdan önce de 3-4 kez saldırgan Albashır'ı Taksim'e bıraktığını belirtti.
Olay günü Ahlam Albashır'ın kendisini arayıp Taksim'e gitmek istediğini söylediğinde "Neden?" diye sorduğu sanığın da "Hava değişikliği, vakit geçirmek için" dediğini aktardı.
Sanık Korali, yol boyunca konuşmalarının atölye işiyle ilgili olması nedeniyle şüphelenmediğini öne sürerek "Konuşmalarından şüphelenmiş olsaydım zaten kendim teslim ederdim. O şahıs da (Bilal) Esenler'e benimle birlikte geri döndü. Kızın ne yaptığından hiçbir bilgim yoktu. Sanık, numaramı Facebook’ta da paylaştığım için oralardan bana ulaşmış olabilir." şeklinde konuştu.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların bu hali ile firari sanıklar hakkındaki yakalama kararının devamına hükmetti.
Müşteki Mert'in davaya katılma talebini kabul eden heyet, duruşmayı 25 Eylül'e erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde, terör örgütü PKK/YPG tarafından 13 Kasım 2022'de düzenlenen bombalı saldırıda, 6 kişi hayatını kaybettiği, 99 kişinin yaralandığı kaydedildi.
İddianamede, soruşturma kapsamında terör örgütü YPG/PYD'nin özel istihbarat elemanı olan sanıklar Ahlam Albashır ve Bilal el-Hacmaus'un örgüt tarafından özel eğitime tabi tutulup talimatlandırıldığının, patlayıcı malzeme eşliğinde Türkiye'ye gönderildiklerinin tespit edildiği belirtildi.
Sanıkların, örgütün kurduğu ağ vasıtasıyla illegal yollardan İstanbul'a intikal edip örgüte ait evlere yerleştirildiği aktarılan iddianamede, bu kişilerin gelen talimatla söz konusu eylemi gerçekleştirdiklerinin belirlendiği bildirildi.
İddianamede, sanık Bilal el-Hacmaus'un Edirne'den yurt dışına firar ettiği, hakkında yakalama emri düzenlenip kırmızı bülten talebinde bulunulduğuna dikkati çekilerek, Terörle Mücadele Daire Başkanlığının yaptığı araştırma ile bombalı saldırı eylemini organize edip talimatını veren, örgütün sözde yönetim kadrosundaki Cemil Bayık, Hülya Oran, Sabri Ok, Saliha Bişkin, Velid Halil, Layika Gültekin, Fehman Hüseyin ve Ferhat Abdi Şahin ile Khalil Manja Hussein (Halil Menci) hakkında yakalama emri düzenlendiği aktarıldı.
İstenen cezalar
İddianamede, 36 sanığın "devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma", "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme", "silahlı terör örgütüne üye olma", "tasarlayarak, bombalama suretiyle çocuğa karşı adam öldürme", "tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürme", "tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürmeye teşebbüs etme", "tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme" ve "göçmen kaçakçılığı" suçlarından cezalandırılması talep ediliyor.
Müşteki olarak 123 kişinin yer aldığı iddianamede, sanıklardan Ahlam Albashır'ın devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçundan ağırlaştırılmış müebbet, silahlı terör örgütüne üye olmaktan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar, tasarlayarak bombalama suretiyle çocuğa karşı kasten öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet, "tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürme" suçundan 5 kez ağırlaştırılmış müebbet, 99 kişiye karşı "tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 1930 yıldan 2 bin 970 yıla kadar, "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan da 12 yıldan 24 yıla kadar olmak üzere toplamda 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 1949 yıldan 3 bin 9 yıla kadar hapsi isteniyor.
Kaynak: DHA