4 yıl aradan sonra yeniden Kıbrıs: Cenevre'de neler olacak?

4 yıl aradan sonra yeniden Kıbrıs: Cenevre'de neler olacak?

Kıbrıs müzakerelerinde taraflar Nisan ayında 4 yıl aradan sonra tekrar bir araya gelecek. Türkiye ne istiyor? Yunanistan neden çözümsüzlükten rahatsız değil? Uzmanları anlatıyor...

Birleşmiş Milletler 27-29 Nisan’da Kıbrıs konusunu görüşmek üzere tarafları Cenevre’ye çağırdı. Görüşme gayriresmi olarak gerçekleştirilecek. Bu toplantı ilk olmadığı gibi muhtemeldir ki son görüşme de olmayacak. Peki Türk tarafı ne istiyor? Görüşmede neler konuşulacak?

Geçmişten bugüne hem iki taraf hem de garantör ülkeler (Türkiye, İngiltere ve Yunanistan) arasında çok sayıda görüşme gerçekleştirildi. Hatta Annan Planı gibi çözüm önerileri halkların oylamasına dahi sunuldu. Ancak bir türlü nihai sonuca varılamadı. 

Hali hazırda Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği, KKTC’yi bir devlet olarak tanımıyor. Diğer ülkeler tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınan adada iki toplumlu bir federe devlet modeli benimseniyor. Ancak bu durum ne Kıbrıs Türkleri ne de Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabullenildi. Özellikle 2017 yılındaki Crans Montana görüşmelerinin ardından Türk tarafı “iki devletli çözüm” modelinde daha ısrarcı bir duruma geldi. Detayları Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Eski Danışmanı Gazeteci Yazar Sabahattin İsmail ve Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik anlatıyor.

4 yıl aradan sonra yeniden Kıbrıs: Cenevre'de neler olacak? - Resim : 1Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres

"ORTAK BİR ZEMİN SÖZ KONUSU DEĞİL"

2017 yılındaki Crans Montana görüşmelerini anımsatan İsmail, Rumların masadan kalktığını ve Türklerin egemen varlığını ve eşitliğini kabul etmediklerini belirtiyor. O dönemde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun sözlerine vurgu yapan İsmail, “Sayın Çavuşoğlu ‘Artık federasyon görüşülmeyecek, eğer görüşme tekrarlanırsa bu görüşmeler ortak zemin var mı yok mu onu araştırmak için olmalıdır ve gayriresmi bir görüşme olmalıdır.’ dedi ve BM bunu kabul etti.” diyor.

Son görüşme çağrısında da görüşmenin gayriresmi olarak gerçekleşeceğini ifade eden İsmail, toplantıda tarafların yalnızca görüşlerini ortaya koyacağını ve BM’nin de ortak bir çözüm olup olmayacağını değerlendireceğini ifade ediyor. Rumların adadaki görüşlerini aynen sürdürdüklerinin altını çizen İsmail, Rumların garanti anlaşmasının iptali, KKTC'nin egemen varlığının tasfiyesi ve Türklerin bir söz hakkının olmayacağı gibi dayanaksız isteklerinin olduğunu söylüyor.

4 yıl aradan sonra yeniden Kıbrıs: Cenevre'de neler olacak? - Resim : 2Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik

“RUMLAR TÜRKİYE’NİN ADADAKİ ETKİNLİĞİNDEN KURTULMA PEŞİNDE”

Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, uluslararası toplumun Kıbrıs Türk Halkını da temsil eden meşru hükümet olarak söz “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni tanıdıklarını belirterek, Rumlar ve Yunanistan’ın Türkiye’nin adada sahip olduğu etkin ve fiili haklardan kurtulmak istediklerini ifade ediyor. Bu tutumu bir adaletsizlik ve haksızlık olarak değerlendiren Uluçevik, “Bu durum, adada çözüme ulaşılmasının önündeki tek engeldir. Çünkü, uluslararası toplumun bu tutumu Kıbrıslı Rumları ve Yunanistan’ı çözüme ihtiyaç duymaz ve çözümsüzlükten rahatsız olmaz duruma getirmiştir.” açıklamasında bulunuyor.

“EŞİT EGEMENLİK TEMELİNDE İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM”

Uluçevik 15 Kasım 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın sözlerini şöyle yorumluyor: KKTC Cumhuriyet Bayramı töreninde “eşit egemenlik temelinde iki devletli çözüm” şeklini tek çözüm seçeneği olarak vurgulamaları Millî Kıbrıs Davamız için tarihî bir gelişmedir. 

Rum tarafının Annan Planı’nı dahi reddettiğini ifade eden Uluçevik, adada 1974’ten bu yana iki ayrı siyasî coğrafya, iki halk, iki devlet, iki ayrı halk iradesi ve demokrasi olduğunun altını çizerek, “Rumlar Antlaşma’yı ve dolayısıyla federal çözümü reddetmişlerdir. Kıbrıs Türk halkıyla iktidarı ve refahı paylaşmak istememişlerdir. Federal çözüm arayışı aslında o gün sona ermiştir.” İfadelerini kullanıyor.

“KONFERANS İYİ NİYET GÖREVİ ÇERÇEVESİNDE OLACAK”

Görüşmenin 1975 yılında Güvenlik Konseyi tarafından verilmiş olan bir iyi niyet görevi olduğunun altını çizen Uluçevik, “İyi niyet görevi” kavramını şöyle açıklığa kavuşturuyor:

BM Güvenlik Konseyi'nin kaynaklarında, BMGS'nin “iyi niyet” görevi, tek bir Kıbrıs Devleti'nin mevcut olduğu, yani 1960’da kurulan aslında 1963 sonunda Rumlar tarafından silâhlı saldırılarla yıkılmış bulunan iki toplumlu “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” var olduğu; Güvenlik Konseyi'nin BMGS'ne iki toplumdan oluşan bu Kıbrıs Devleti’ne dayalı bir çözüm aranması için görev verdiği; BMGS'nin iyi niyet görevini ifa ederken, var olan bu Kıbrıs  Devlet’i için iki toplum arasındaki ilişkileri bu defa federal, iki toplumlu ve iki kesimli temel üzerinde düzenleyecek yeni bir anayasa yapma hedefini gütmesi gerektiği anlayışıyla tarif edilmiş bulunmaktadır.

4 yıl aradan sonra yeniden Kıbrıs: Cenevre'de neler olacak? - Resim : 3Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın eski danışmanı gazeteci yazar Sabahattin İsmail

ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ HEP RUMLAR REDDETTİ

Federasyon öngören 1985-86 Cueller Planlarını, 1992 Gali Planını ve 2004 Annan Planını reddeden tarafın hep Rumlar olduğunu ifade eden İsmail, Rumların tüm adaya hakim olmak istediği görüşünde. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Özeli Temsilcisi Lute’nin de taraflarla görüştüğünü söyleyen İsmail, “Rum tarafı eski çizgilerini aynen koruduğunu ortaya koydu. Hala KKTC’nin tasfiye edileceği, egemenliklerini tüm adaya yayacakları, Türk askerinin adadan çıkacağı, garantörlüğün iptal edileceği, kendi hakimiyetlerinde İki eyaletli bir sözde "çözüm" istiyorlar.” diyor. 

“TARAFLAR GERİ ADIM ATMAZSA BİR SONUÇ BEKLEMİYORUM”

Merhum Cumhurbaşkanı Denktaş’ın eski danışmanı Sabahattin İsmail, “BM de ortak zemin olmadığını gördü.” diyerek, bu görüşmede de bir sonuç çıkmayacağı görüşünde. Kıbrıs sorunun esasında 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı ile çözüldüğünü ifade eden İsmail, “Sorun Rumlar için vardır. Çünkü onlar sorunu bir işgal sorunu olarak görüyor. Hedefleri bu işgali sona erdirmek, sahte devlet dedikleri KKTC'yi tasfiye etmek, Türk askerini adadan çıkarmak ve garantörlüğü iptal etmektir.” değerlendirmesinde bulunuyor.

KIBRIS’IN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ NEDİR?

“Türkiye’nin savunması Kıbrıs’tan başlar.” diyen İsmail, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözüne atıfta bulunarak, “Kıbrıs düşman elinde olursa, Türkiye’nin bütün ikmal yolları kapanmış olur.” açıklamasında bulunuyor. 

Bir savaş durumunda Türkiye’nin tek ikmal alacağı yerine güney kesimi olduğuna değinen eski danışman, “Mavi Vatan” konseptine de değinerek, “Mavi Vatan haritasına bakarsanız, hemen Türkiye’nin Mavi Vatan sınırlarının bittiği yerde Kıbrıs kıta sahanlığı başlıyor. Eğer Kıbrıs’ta birleşik bir Kıbrıs olursa ve ada tümüyle AB’ye geçerse, AB ve birleşik Kıbrıs, bütün Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesini talep edecek. Bugün Türkiye’nin   karşısına çıkarılan münhasır ekonomik bölge sınırı tartışması daha da büyüyecek. Oysa şimdi KKTC’nin varlığı nedeniyle belirleyici olamıyorlar.” diyor.

4 yıl aradan sonra yeniden Kıbrıs: Cenevre'de neler olacak? - Resim : 6

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de sondaj çalışmalarını yürüttüğü Yavuz Sondaj Gemisi

“HİDROKARBON KAYNAKLARINA SAHİP ÇIKILMASI VAZGEÇİLMEZDİR”

Hidrokarbon kaynaklarında Rum tarafının da taleplerinin olduğunun altını çizen İsmail, AB’nin de buralarda Rumlar üzerinden hak iddia ettiğini söylüyor. Türkiye’nin de burada KKTC’nin olduğunu ve kaynaklar da haklarının olduğunu söyleyen İsmail, “Nitekim, Türkiye ile KKTC arasında   anlaşmalar yapıldı. KKTC, Türkiye Petrolleri anonim ortaklığına KKTC’nin kıta sahanlığı içerisinde birçok parselde sondaj ve araştırma yapma yetkisi verdi. Türkiye’nin buralarda KKTC vasıtasıyla  menfaatleri vardır. Bu nedenle KKTC, Türkiye’nin vazgeçilmez bir milli davasıdır.” açıklamasında bulunuyor.

 

4 yıl aradan sonra yeniden Kıbrıs: Cenevre'de neler olacak? - Resim : 7

Kaynak: Web Özel

Guterres Kıbrıs KKTC Guterres BM Birleşmiş Milletler AB Avrupa Birliği Kıbrıs meselesi kıbrıs sorunu