Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati gündeme getirdi! Türkiye neden bu kadar çok altın seviyor?
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati önceki gün Türkiye'nin yeni ekonomik yol haritasından bahsederken yastık altı tasarruflara da değindi. Nebati, "Türkiye altın seviyor. Bunu finansal ekonomik sisteme katmıyor. Paylaşılmasını, görülmesini istemiyor" diyor. Peki neden altını çok seviyoruz?
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati TRT canlı yayınında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Nebati’nin konuşmasının bir kısmı yastık altındaki varlıkların ekonomiye kazandırılmasına yönelikti. Tabii yastık altındaki varlıklar deyince akıllara önce altın geliyor. Nebati’nin paylaştığı hesaba göre yastık altında 280 milyar dolar karşılığında 5 bin ton altın var!
Bakan, “Türkiye altın seviyor. Bunu finansal ekonomik sisteme katmıyor. Paylaşılmasını, görülmesini istemiyor. Diyoruz ki ticarete karıştırılmamış bir parayı altına istiflemenin inanç anlamında da hiçbir karşılığı yoktur. Getir altınını ister altın günüyle ister bankalarımızın ortaya koyduğu yeni enstrümanlarla altını koy. İster bunu saf altına döndürelim ister bunun karşılığında sertifikanı verelim. Yeter ki sen altınını getir. Pırlantanı da getir diyeceğiz. Bunları getirin koyun. Ekonomiye kazandırılmamış hiçbir malın aslında değeri yoktur” diyor.
Peki Türkiye neden bu kadar altın seviyor? Geçen haftalarda yayımladığımız “Bir Türkiye klasiği... Altınlar neden yastık altında?” isimli haberden bazı notları tekrar hatırlayalım👇
İstanbul Altın Rafinerisi Stratejisti Haluk İzzet Mutlu, Türkiye'nin yatırım araçları bakımından farklı bir ülke olduğunu ifade ederken “Çok uzun zamandan beri dünyada vadeli işlemler, türev ürünler, hisse senetleri, tahvil piyasaları çok aktif çalışırken Türkiye'de borsa bile 80'li yıllarda yavaş yavaş ortaya çıktı” diyor.
KADINLAR, ÇİFTÇİLER VE FAİZ HASSASİYETİ...
“İnsanlar kazandıkları paraları toprakta veya altında değerlendirdi. Bu tarih boyunca hep böyle süregeldi. Özellikle kadınlar ve çiftçilerde bu yönelim görülür. Çiftçiler hasat döneminde ya toprak alırlar ya altına yatırım yaparlar" ifadelerini kullanan Mutlu, Türkiye'de vatandaşların bir kısmının faiz hassasiyeti de olduğunun altını çiziyor.
JEOPOLİTİK GERGİNLİKLER
Peki bu ne ile alakalı? Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, “Gelişmekte olan ülkelerde ve bizim gibi jeopolitik gerginliklerin yüksek olduğu ülkelerde altın saklamak daha çok başvurulan bir yol” diye devam ediyor.
“Gelişmiş ülkelerde ve örneğin Avrupa'da insanlar paralarının değerinin değişmeyeceğini ya da sosyal güvencelerini yitirmeyeceklerini bilirler. Bu yüzden böyle bir saklama yolunu ekseriyetle tercih etmezler” diyen Yıldırımtürk, tarihten örnekler veriyor:
“Özal döneminde soydaşlarımız Bulgaristan'dan Türkiye'ye geldiklerinde; SSCB dağıldıktan sonra; İran'daki devrimin ardından veya Irak, Kuveyt'e saldırdığında buralardan Türkiye'ye gelenler altınlarıyla geldiler ve bu şekilde yeniden hayat kurabildiler.”
'ALTIN BASILI PARANIN KARŞILIĞIYDI'
Uluslararası ve yerel çapta altının, dolara karşı her zaman güvenli bir liman olduğunu vurgulayan Haluk İzzet Mutlu ise altının geçmişte basılı paranın karşılığı olarak işlev gördüğünü hatırlatıyor:
80'lerin öncesinde Bretton Woods Anlaşması dahilinde merkez bankaları, ellerinde tuttukları altın miktarı kadar emisyon hacmini ayarlayabiliyordu. Yani ne kadar çok altının varsa o kadar çok para basabiliyordun. Bu yöntem sona erdikten sonra merkez bankaları, rezerv para olarak ekseriyetle dolar tutmaya başladı ama dolara karşı insanların kendini finansal risklere karşı korudukları enstrüman altın oldu.
Peki yastık altındaki altının piyasaya etkisi nasıl oluyor? Türkiye'de gerçek kişilerin mevduat bankaları ve katılım bankalarında yabancı para birikimleri yaklaşık 115 milyar dolar değerinde. Kıymetli maden depo hesaplarındaki mevduat ise yaklaşık 26 milyar dolar değerinde.* (26 Kasım 2021 itibarıyla)
'SİSTEMDE OLMAYAN PARANIN SİSTEME BİR FAYDASI OLMUYOR!'
Yıldırımtürk, “Sistemde olmayan paranın sisteme bir faydası olmuyor. Bireyler birikimlerini korumuş oluyorlar” diyor.
Mutlu ise mevduat verilerine dikkat çekerek yastık altı birikimlerin sisteme girmesinin faydasını şöyle ifade ediyor:
“Bunun finansal sisteme faydası şu; bankalar topladıkları altını Merkez Bankası'na zorunlu karşılık olarak verip TL fonlama alıyorlar ve daha düşük kredi faizi ile kredi verebiliyorlar. Bu bilançoların büyümesine ve aktif kalitesine de yansıyor.”
Yıldırımtürk ise BDDK'nın bankalardan alınan altına vergi getirmesini örnek göstererek bu gibi durumların vatandaşı yastık altı yatırıma yönelttiği görüşünü öne sürüyor. Bu yastık altı altın alışkanlığının ise Türkiye'nin geçmişte de yaşadığı istikrarsızlık ve yüksek enflasyon dönemlerinden beslendiğini vurguluyor.
*Yukarıdaki derlemede yer alan bilgilerin tamamı 3 Aralık 2021 tarihinde Haberglobal.com.tr'de Metin Aktaşoğlu'nun yazdığı "“Bir Türkiye klasiği... Altınlar neden yastık altında?” isimli haberden alınmıştır.
Kaynak: Web Özel