Afganistan'da uykuya yatan terör örgütleri nasıl bir tehlike?
Taliban'ın Afganistan'a hakim olmasıyla dünyanın genelinde bir endişe havası hakim oldu. Afganistan'da varlıkları bilinen ancak "kış uykusunda" yatan örgütlerin yeni dönemde uyanmasından endişe ediliyor. Peki bu mümkün mü? Ne gibi bir tehlike var?
Afganistan'ın geleceği Afganistan için ne kadar önemliyse bölge için, Avrupa için, Asya için ve Türkiye için de oldukça önemli. Taliban'ın ülkede hakimiyeti sağlamasıyla akıllara ilk Taliban dönemi ve ortaya çıkan korkunç tablo gelmekte. Ancak insan hakları noktasındaki endişelerin yanı sıra farklı endişeler de mevcut...
Uzunca süredir ciddi bir ekonomik krizin içinden geçen Afganistan'da oluşması muhtemel bir güç boşluğunun, kış uykusunda yatmakta olan terör örgütleri için gereken uyanış ortamını oluşturmasından korkuluyor.
TERÖR AFGANİSTAN'DA KIŞ UYKUSUNDA MI?
Peki böyle bir ihtimal var mı? Afganistan'ı bu açıdan nasıl bir dönem bekliyor? Beka Vadisi gibi bir oluşum Afganistan'da da olur mu? Bölgeyi bekleyen tehlikeler neler?
Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, haberglobal.com.tr okuyucuları için yanıtladı.
Prof. Erol sözlerine “Şu anda yeni bir uluslararası sistemin inşa süreci devam etmekte olup bu süreç, vekil aktörler üzerinden 'dolaylı bir savaş' şeklinde yürütülmekte” diyerek başlıyor ve devam ediyor:
“Burada vekil aktör olarak terör örgütleri karşımıza çıkmakta. Soğuk Savaş döneminde kullanılan bu yöntem Sovyetler karşısında etkili sonuçlar vermişti... ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi Afganistan’da vekaleten savaşlar boyutunda etki alanı daha derin ve geniş bir sürece işaret etmekte.”
'DOMİNO ETKİSİ İHTİMALİ...'
“Afganistan merkezli olarak, bölgede terör örgütlerinin hareket alanı bulması güçlü bir olasılık” diyen Prof. Erol, bir domino etkisi ihtimalinden de söz ederken Keşmir’den Myanmar’a, Orta Asya’dan Rusya’ya uzanacak bir radikalleşme, terör sürecine işaret ediyor.
Çin ve Rusya'nın alacağı pozisyonu da bu endişeye bağlayan Prof. Erol, “Çin, radikalleşmenin Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’ne sirayet etmesinden; Rusya ise terörün Rus Müslümanlarını etkisi altına almasından endişe etmekte” diyor.
“BM ve AB’nin yanında Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Pakistan, İran ve Türkiye’den oluşan '8+1 Platformu'nun bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullanan ANKASAM Başkanı; Rusya ve Çin'in Orta Asya'da karşı karşıya getirilmeye çalışıldığını ve bu olasılıklar karşısında bölge devletlerinin barış ve istikar için ortak hareket etmesi gerektiğini belirtiyor.
'BEKA VADİSİ'NDEN DAHA BÜYÜK ÇAPLI OLUŞUM...'
Hatırlanacağı üzere Lübnan'daki istikrarsızlık Beka Vadisi'nin PKK da dahil olmak üzere pek çok terör örgütü tarafından üs gibi kullanılmasına neden olmuştu. Bu korkulan senaryo için “Mevcut süreç, Beka’dan daha büyük çaplı bir oluşuma işaret etmektedir” diyen Prof. Erol ekliyor:
“Zira hesaplaşma Afganistan sınırlarında kalmayacak gibi...”
Afganistan'ın ABD müdahalesiyle daha da bölünmüş ve daha da radikal bir hal aldığını belirten Prof. Erol, Taliban'ın bile yekpare olmadığının altını çiziyor ve El Kaide'nin Taliban'ın Kabil'e girişini kutladığını hatırlatarak şunu söylüyor:
“Afganistan’da uyuyan hücreleri bulunan terör örgütlerinin aktive olması ihtimal dahilinde.”
Buna benzer senaryolar El Kaide'nin doğuşunda da DAEŞ'in doğuşunda da yaşandı. Prof. Erol ne yazık ki uygun bir zeminin oluşmak üzere olduğuna dikkat çekiyor.
Taliban’ın uluslararası toplumla işbirliği içinde hareket etmesi ve Afganistan’daki tüm kimlik grupları açısından rahat bir ortam yaratması gerektiğini vurgulayan Prof. Erol yatırım güvenliği sağlanmasının da şart olduğunu belirterek “Afganistan’ın müreffeh bir devlet olması önemli” diyor.
El Kaide ve DAEŞ'in ülkedeki varlığının bilindiğini vurgulayan Prof. Erol şu uyarıda da bulunuyor:
“Bu örgütler bölgedeki diğer vahabi-selefi tandanslı terör örgütlerini de yanlarına alabilir. Örneğin; Özbekistan İslami Hareketi gibi...”
'BARIŞÇIL BİR DÜZEN TÜM AFGAN HALKININ TALEBİ'
Taliban'ın “yumuşayan” tavrını da değerlendiren Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, “Afganistan’da barışçıl bir düzenin tesis edilmesi, tüm Afgan halkının talebidir. Böylesi bir tabloda göç riski de ortadan kalkacak ve tüm bölge için hayırlı bir durum oluşacaktır” diye konuşuyor.
“Halihazırda Taliban, uluslararası meşruiyeti önemsemektedir” diyerek devam eden Prof. Erol, reformlar yapılması gerektiğine işaret ederek, “Yolsuzlukların sona erdiği, yatırımların sağlıklı bir biçimde yapılabildiği bir Afganistan’da işsizlik sorunu ortadan kalkabilir. Bu da uyuşturucu ve silah kaçakçılığı gibi aslında küresel problemleri sonlandırabilir” diyor.
Prof. Erol'un son sözü ise şöyle: “Taliban, önündeki fırsatı değerlendirirse varlığını sürdürür. Aksi yöndeki bir senaryo ise önce iç savaşı ve sonra da bölgesel savaşları kaçınılmaz kılabilir.”
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol: Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde İkti̇sadi̇ Ve İdari̇ Bi̇li̇mler Fakültesi̇ Uluslararasi İli̇şki̇ler Bölümü'nde görev yapmaktadır. Prof. Erol'un "Afganistan da Geçiş Safhası Bölge Ülkeleri ve 2014 Sonrası Öngörüler" başlıklı makalesi de dahil olmak üzere bölge politikasına dair çalışmaları bulunmaktadır.
Kaynak: Web Özel