PORTRE | Mikhail Gorbaçov: İçeride eleştirilen, dışarıda takdir edilen adam
Politikaları sonrasında Sovyetler Birliği'nin dağıldığı Mikhail Gorbaçov, Batı'da adından övgü ile söz ettirirken ülkesinde sıklıkla eleştiriliyordu. Gorbaçov'un politikaları bugün arkasında hala pek çok sorun bıraktı. Rusya onun döneminde piyasa ekonomisine geçiş hazırlıkları yaptı.
Can Mumay-Sıdal Utkucu
Aldığı kararlar ile dünyanın akışını değiştirdi. Kimileri ona 'Batı’nın en çok sevdiği Sovyetler Birliği lideri' yakıştırmasını yaparken, kimileri ise kararlarının birliğin parçalanmasına sebep olduğunu düşünüyor.
Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin son Genel Sekreteri, Mikhail Gorbaçov 91 yaşında, ilerleyen yaşına bağlı rahatsızlıklarından dolayı Moskova’da hayatını kaybetti. Ömrünün son yıllarında ismine ait vakfının işleri ile uğraşan Gorbaçov görev yaptığı dönemde, Sovyetler Birliği’ni Glastnost (Açıklık) ve Perestroika (Yeniden yapılanma) politikaları ile biçimlendirmiş, uygulamalar günün sonunda birliğin dağılmasına sebep olmuştu.
ARKASINDA SORUNLAR BIRAKTI
Gorbaçov inşa ettiği her şeyin yıkıldığını görecek kadar uzun yaşadı. 1990 yılında Bakü katliamının emrini verdi. Azerbaycan topraklarının Ermeniler tarafından işgalinin önünü açtı. Osetya-Abhazya sorununun temelini attı. Gorbaçov bu sebeplerden dolayı eleştirildi.
Mikhail Gorbaçov, Sovyetler Birliği’nin Balkan ülkeleri üzerindeki ağırlığını azaltırken, Afganistan’dan da çekilme sürecini hızlandırdı. SSCB’deki komünistler onun rejimi yıkacağından korkarken, liberaller ise düzeni değiştiremeyeceğinden endişeliydi.
PUTİN: YÜZYILIN EN BÜYÜK POLİTİK FELAKETİ
Batı ise Gorbaçov’un uygulamalarını ayakta alkışlıyordu. Ünlü ABD’li diplomat ve Sovyetolog George F. Kennan kendisini ‘mucize’ olarak tanımlıyordu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın işgal edildiği ilk günlerde yaptığı bir açıklamada Sovyetler Birliği’nin yıkılmasını ‘Yüzyılın en büyük politik felaketi’ olarak tanımlamıştı.
Gorbaçov ABD’li mekvidaşı Reagen ile de görüşmüş, bu toplantılar sonucunda taraflar nükleer silahların kontrol altına alınmasında uzlaşmıştı. Toplantılar sonrası (SALT) Sovyetler Birliği taktik nükleer silahlarını Doğu Avrupa’dan çekti. Yıllar önce Küba füze krizini yaşayan iki ülke için bu büyük bir adım demekti.
Gorbaçov, Vatikan ile de diplomatik ilişki kurmasından dolayı ülkesinde eleştirildi. 1990 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. Bugün batı dünyası Sovyetler Birliği’ni dışarı açtığı savıyla Gorbaçov’dan övgü ile söz ediyor ancak Rusya üzerine çalışmış tarihçi Peter Reddaway, “Biz onun en iyi taraflarını görüyoruz, Sovyetler ise öbür tarafını görüyor ve onu suçluyorlar” demekte.
HİKAYE STAVROPOL'DA BAŞLADI
2 Mart 1931 tarihinde Stavropol, Privolnoye’de bir çiftçi köyünde doğdu. Misha (Mikhail’in kısaltması) komünist değerlere bağlı bir ailede büyüdü. İleride anılarında dedelerinin Rus çarlığına karşı suçlardan tutuklandığını yazacaktı. İlkokuldan mezun olduktan sonra Komünist Parti’nin gençlik organizasyonu Komsomol’a katıldı. Babası II. Dünya Savaşı’nda Almanlara karşı savaşırken o da biçerdöverlerde tarımsal üretimin devamı için çalıştı.
1950 yılında Nazi ablukası altında tanınmaz hale dönen Moskova’ya, Moskova Devlet Üniversitesi’nde okumak için geldi. Gorbaçov Lenin’den sonra hukuk okumuş ilk Komünist Parti Genel Sekreteri oldu. Mikhail Gorbaçov “Ülkem ve Dünya üzerine” isimli kitabında Stalin hakkında bazı çekinceleri olduğunu ancak bunları özel sohbetlerde dile getirebileceğini söylüyordu.
BÜROKRASİNİN MERDİVENLERİNİ TIRMANIYOR
1953 yılında üniversitede okurken tanıştığı Raisa Maximovna Titarenko ile evlendi. 1955 yılında taşraya, Stavropol’a Komosol birinci sekreteri olarak geri döndü. 22 yıl boyunca burada görev yaparak bürokrasinin merdivenlerini tırmandı, bu arada ziraat eğitimini de tamamladı. Gorbaçov’un Stalin’in ardından görev yapan Nikita Khrushchev’in görüşlerinden etkilendiği ve Sovyet sistemi üzerine düzenlemeler yapmak istediği biliniyor.
Gorbaçov, Stavropol’da yerel bazda bürokrasinin en yüksek kademesine çıktığında, zaman zaman bölgedeki kaplıcalara gelen yaşlı üst düzey Sovyet politikacılarla ilgileniyordu. Bu temaslar sayesinde güçlü dostlukları oldu. 1978 yılında Brejnev’in yerine gelmesi beklenen Kukalov hayatını kaybedince, cenaze konuşmasını yapması Gorbaçov’dan istenmişti. Bu onun Kızıl Meydan’daki ilk konuşması olacaktı.
VE GENEL SEKRETERLİK...
Brejnev Stavopol’a yaptığı bir ziyarette Gorbaçov’un tarım bilgisinden etkilenerek onu ülkenin en yüksek yürütme organı Merkez Komite’ye alma kararı aldı. 1980 yılında Politbüro’nun tam üyesi oldu. 11 Mart 1985’te Komünist Parti Genel Sekreterliği görevine getirildi. Bu görevini başarısız bir darbe girişiminin ardından 25 Aralık 1991’de bıraktı.
TÜRKİYE NASIL GÖRÜYORDU?
Haberglobal.com.tr'ye konuşan Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kamer Kasım, Türkiye-Rusya ilişkilerindeki yumuşamanın temelinin, Gorbaçov döneminde atıldığını belirtti. Kasım, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye SSCB'nin ortadan kalkmasını beklemiyordu ama SSCB'nin dağılması ile Türki ülkelerin bağımsızlıklarına kavuşması Türkiye için fırsatlar doğurdu."
Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol ise, Gorbaçov döneminde kurulan ilişkilerin 1950’li yılların sonundan itibaren Türkiye ile SSCB arasında kurulan ilişkilerin bir nevi devamı olarak görülebileceğini vurguladı. “İlerleyen süreçte Sovyetler Birliği’nin çeşitli örgütlere dahil olmasıyla tarafların birbirlerini doğrudan bir tehdit olarak görme algısı değişmeye başlamıştır” diyen Erol, ilk başlarda siyasi ve askeri ilişkilerin sınırlı olduğuna ancak özellikle karşılıklı ticaret ve enerji konularında önemli gelişmeler yaşandığına işaret etti.
Türkiye-SSCB ilişkilerinin ulusal, bölgesel ve küresel çapta rahatlatıcı etkisi olduğunu kaydeden Erol, “Yeni ekonomik işbirlikleri ile Türk ekonomisi güçlenmiştir” dedi.
Gorbaçov'un izlediği politikalar liberalleşme temelli olduğu için Türkiye’de üç algıyı güçlendirdiğini aktaran Erol, bu konudaki değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Birincisi Sovyetler Birliği’nden kaynaklanan 'komünist tehdit' algısı değişmiştir. İkincisi ekonomik olarak işbirliği yapılabilecek bir devlet olduğu düşüncesi hakim olmuştur. Son olarak bu dönemde Türkiye, SSCB içinde bulunan halklarla daha kolay temas kurabilmiştir.”
Kaynaklar: Haber Global, Haberglobal.com.tr, New York Times, Reuters
Kaynak: Web Özel