Kurtuluş Savaşı sırasında doğan Prens Philip'in sürgünden Kraliyet Sarayı'na uzanan sıra dışı hikayesi...
Bugünlerde hastanede yatan, Yunanistan Prensi Andrew ile Kraliçe Victoria'nın torunu Prenses Alice'in küçük oğlu Edinburg Dükü Prens Philip'in hayatı, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ile evli olsa da, sanıldığı kadar şaşalı değil, aksine dramatik hikayelerle çevrili... Meltem Özbey'in haberi
16 Şubat'ta hastaneye kaldırılan Prens Philip hakkında Buckingham Sarayı'ndan enfeksiyon kaptığı, gözetim altında tutulacağı haberleri gelirken, tahtın ilk sıradaki varisi oğlu Prens Charles'ın hastane ziyareti sırasında üzgün tavrı dikkat çekmişti. Elbette 99 yaşındaki Prens'in hayatını kaybetmesi ihtimallerine karşılık, Saray'ın nasıl bir yol izleyeceği merak konusu olurken, Kraliçe Elizabeth'in eşi olmak dışında, soylu bir aileden gelen, Yunanistan'dan sürülmek zorunda kalan, hala apoletlerinde doğduğu ülkenin amblemini taşıyan Prens'in pek bilinmeyen, elit ve bir o kadar acılarla dolu yaşantısı da ilgi çekiyor.
Yunanistan Kralı I. George ve Rusya'dan Olga Constantinovna'nın oğlu Yunanistan Prensi Andrew ile Kraliçe Victoria'nın torunu olan Prenses Alice'in küçük oğlu olan Edinburg Dükü Prens Philip, Yunanistan'ın Korfu adasında dünyaya gelerek, Yunanistan ve Danimarka'nın Prensi unvanını aldı. Amcası Yunanistan Kralı I. Konstantin, Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman yanlısı bir tutum izlediği için tahttan indirildi ve dönemin İngiltere Kralı V. George, akrabalık bağlarının olduğu Philip ve ailesine Birleşik Krallık'a kaçması için yardım etti.
Ailesinin ihtilal sonrası Yunanistan'dan sürülmesiyle hayatının büyük kısmını Birleşik Krallık'ta eğitim görerek geçiren Prens, Almanya’da kız kardeşinin eşinin akrabalarına ait olan bir okulda eğitim görüyordu. İngiltere'de Kraliyet Deniz Okulları'nda eğitim gördükte sonra, Ocak 1940'tan 2. Dünya Savaşı sonuna kadar Akdeniz ve Pasifik'te Kraliyet donanmasında görev aldı. Bu süreçte annesi psikolojik sorunlar yaşadığı için bir kliniğe yatırılırken, babası ailesiyle bir daha neredeyse hiç iletişim kurmadı.
21 yaşındayken, en genç teğmen unvanı alan Prens, 1947 yılında Kraliçe ile evlenmeden hemen önce, Yunanistan ve Danimarka tahtlarındaki haklarından feragat ederek, babasının soyadı olan Schleswig-Holstein-Sonderburg-Glücksburg'un yerine, annesinin soyadı Mountbatten'ı alarak İngiliz tebasına dahil oldu. Temmuz 1951'e kadar çok sevdiği askerlik görevini aktif olarak sürdüren Philip 1952 yılında komutanlık mertebesine yükseldi.
KRALİÇE ELİZABETH İLE EVLİLİĞİ: SEÇKİN VE ÖNCELİKLİ
Tanıştıklarında henüz Kraliçe değil, o dönem Prenses olan Elizabeth ile evlenmeyi genç asker Philip istemiş, hatta Kral 6. George'dan evlenmelerine izin vermesini talep etmişti. 4 ay nişanlı kaldıktan sonra evlendiklerinde Philip, Edinburg Dükü, Merioneth Kontu ve Greenwich Baronu unvanlarını aldı.
Annesinin 5 çocuğu arasında düğününe katıldığı tek isim olan Prens Philip'in kız kardeşlerine ise Nazi subayları ile evli oldukları ve dönem itibarıyla Alman karşıtı duygular nedeniyle düğüne katılmalarına izin verilmemişti.
İngiliz Milletler Topluluğu ülkelerine gezi turu gerçekleştirdikleri sırada, Kral VI. George'un akciğer kanseri sebebiyle yaşamını yitirdiği 6 Şubat 1952 tarihinde, kurallar gereği, en büyük çocuğun tahta geçmesi gerektiğinden, Elizabeth'in kız kardeşi tahta geçmeyi ne kadar istese de, Prenses Elizabeth 2 Haziran 1953 tarihinde Kraliçe unvanını aldı.
Hiçbir zaman Kral unvanına kavuşamayan Prens Philip, 2. Elizabeth'in taç giyme töreninde, "Majesteleri'nin yanındaki yerde, seçkin ve öncelikli" olarak tanımlanmıştı. Bunun anlamı, Prens Charles ve Kraliçenin kız kardeşi Prenses Margaret'ın Kraliçe 2. Elizabeth'in hayatta olduğu sürece hiçbir koşulda Prens Philip'ten rütbece üstün olamayacağı, Prens Charles'ın 18 yaşını doldurmadan tahta çıkamayacağıydı...
Prens Philip ile Kraliçe 2 Elizabeth, evlilikleri boyunca Charles, Anne, Andrew ve Edward isimli dört çocuğa sahip oldu. Aralarında kuşkusuz en çok ön plana çıkanı, tahtın ilk sıradaki varisi, Prenses Diana ile evliliği her zaman konuşulmaya devam edecek olan Charles iken, geçtiğimiz yıl adı cinsel istismar skandalına karıştığı için görevlerini bırakan Prens Andrew da bir diğer isim oldu. Çocukları kadar torunları Prens William ile Prens Harry'nin de göz önünde olduğu kraliyette, Kraliçe ve Prens Philip, torunlarının çocuklarını görme şansı da elde etti.
ANNESİ PRENSES ALİCE'İN AKIL HASTANESİNE UZANAN ACIKLI HAYATI
Kraliçe Victoria’nın torununun kızı olan Battenberg Prensesi Alice, ileri derecede işitme engelli olmasına karşın, çok iyi bir dudak okuyucu olduğundan, üç yabancı dili anlayıp konuşabilmiş, 18 yaşındayken aşık olduğu Yunanistan Veliaht Prensi Andrew ile evlenmiştir. 4 kızları olan çiftin, 1922 yılında Türkiye-Yunanistan savaşı sürerken tek oğulları olan Prens Philip doğar. Yunan cephesinde revirler kurarak hemşirelik yapan Prenses, Yunanistan'da Cumhuriyetin ilanı ile ailesiyle birlikte sürgün edilir. Soylu bir aileden gelmelerine karşın itibar kaybı yaşamaya başladıklarında, artık davet masalarında köşeye atılmaya başlamışlar, dudak okuyamayan Prenses Alice, konuşmaları, kahkahaları üzerine alınmaya başlar olmuştur.
Tek sığınağı din olan Alice, kocasının ilgisizliği, kendini aldattığı söylentileriyle de baş başa kalınca psikolojik sorunlar yaşamaya başlar ve hatta Hz. İsa ile flört ettiklerini, kendisine imzalı fotoğraf verdiğini söylemeye başlayınca akıl hastanesine yatırılır. Berlin yakınlarındaki Schloss Tegel Kliniği'nde yatan Prenses'i ziyaret eden Sigmund Freud, paranoid şizofreni tanısı koyar. Alice bir süre sonra taburcu edilse de, akıl hastalığı üzerine yapışmış gibidir. Ailesi uzakta tutmak gerektiği düşüncesiyle bu kez İsviçre'de bir kliniğe kapatır. 3 yıl boyunca burada kalan Prenses Alice'in ailesi de dağılmaya başlar, özellikle kocası Prens Andrew başka bir kadınla Fransa'ya yerleşir. Üç kızı Nazi subayları ile evlenirken, artık ailesinin yanına dönmek istemeyen Prenses klinikten çıktıktan sonra Avrupa'da küçük otellerde kalmaya başlar, ta ki 1938'de Yunanistan'a dönene kadar...
1941'de Almanların Yunanistan'ı işgal etmesiyle yine zor günlerin beklediği Prenses, buraya kaçan Yahudilere yardım eder, 1944'te ise Yunanistan özgürlüğüne kavuşur. Dört kızının düğününe katılmasına izin verilmezken, yalnızca Prens Philip'in Kraliçe Elizabeth ile düğününe katılmış, bir süre yine ortadan kaybolduktan sonra herkesi şaşırtarak Kraliçe'nin taç giyme töreninde, gri rahibe giysileriyle görünmüştür.
Bundan sonra Prenses Alice, kraliyetten kalan elindeki son değerli eşyaları elden çıkarıp Yunanistan'da bugün bile kullanılan yetimhaneyi açtı. Ancak Prenses'in dertleri son bulmadı. 1967'de Yunanistan'da tekrar askeri darbe yaşandı, ikinci kez sürgünü reddeden Prenses, oğluna mektup yazınca, Kraliçe Elizabeth, Saray'a yerleşmesini istedi. İki yıl sarayda yaşadıktan sonra ise hayatını kaybetti. Son isteği olan Kudüs’te Zeytin Dağına gömülme talebi ise 20 yıl süren görüşmelerin sonunda gerçekleşmiş, Prens Philip'in annesinin mezarını ziyaret için İsrail'e gidişi İngiliz Kraliyet ailesinin, İsrail’e yaptığı ilk ziyaret olarak tarihe geçer.
PRENS PHILIP'IN KIZ KARDEŞ ACISI
Kız kardeşi Yunanistan ve Danimarka Prensesi Cecilie, Nazi subayıyla evlenip 3 çocuk sahibi olduktan sonra dördüncü çocuğunu beklediği sırada, bazı insanların ailenin lanetlendiğine bile inanmasıyla son derece trajik bir hal almıştı.
Aile, yalnızca küçük kızları Prenses Johanna'yı çok küçük olduğu için geride bırakarak uçakla Londra'ya gitmek üzere uçağa bindiler. Güneşli hava uçağın kalkışıyla sisler arasında kaldı, pilot iniş yapmak istese de, fabrika bacasını göremeyince uçak alevler içinde kalarak düştü. Kazadan hiç kimse sağ kurtulamazken, enkazda bebek cesedi buldular ve bu bebek, Prenses'in uçakta doğurduğu dördüncü çocuklarıydı...
YILLARDIR PLANLANAN CENAZE PROGRAMI
Yaklaşık 10 gündür hastanede yatmakta olan 99 yaşındaki Prens Philip'in bir süre daha gözetim altında tutulması gerektiği duyurulurken, ailesine bile ziyaret için nadiren izin verildi. Oğlu Prens Charles'ın ziyaret sırasında hastane önünde çekilen fotoğraflarda oldukça üzgün görünmesi, Prens hakkında ölüm senaryolarını gündeme getirdi.
Kraliyet çalışanlarından ismi gizli tutulan bir kaynak, Philip'in ölümü halinde nasıl bir program izleneceğinin uzun zamandır provasının yapıldığını aktardı. Buna göre, Kraliçe'nin Prens'e özel hazırladığı 'Operation Fort Bridge' adı verilen planda, ölüm haberi ilk olarak Buckingham Sarayı tarafından resmi yayın kuruluşu olan BBC'den duyurulacak. Ölüm haberini duyuracak olan spiker ve muhabirlere siyah giyme zorunluluğu getirilecek, ticari radyo istasyonları da yas ilanına geçecek.
Ölüm gün içinde gerçekleşirse eğer ertesi gün sabah saat 08.00'da kamuoyu ile paylaşılacak. Ancak ölüm gece yarısından sonra gerçekleşirse haberin duyurulması için bir sonraki gün saat 08.00 beklenecek. Ancak bu haberin duyurulup duyurulmaması yine Kraliçe'nin kararına bağlı olacak.
Prens'in ölmesi durumunda ülkede 8 gün boyunca ulusal yas ilan edilecek, Buckingham Saray'ı hariç tüm bayraklar yarıya indirilecek. Kraliyet'in yas süresi ise 30 gün olacak. Bu süre içinde devlet işleriyle ilgilenmeyecek olan Kraliçe II. Elizabeth, kendi yerine vekil atama hakkına sahip olabilir, isterse tahttan tamamen çekilebilir.
Prens Philip, Kraliyet üyelerinin aksine Westminster Abbey ya da Saint James Sarayı'na değil, Windsor Kalesi'ne defnedilecek. Defin işlemi de resmi ve halk arasında yapılacak tüm törenlerin ardından sonra gerçekleşecek.
Evet, Prens Philip için planlanan cenaze töreni buydu, fakat Kraliçe Elizabeth'in uzun yıllar dayanağı olmuş Edinburg Dükü'nün 9 Nisan'da hayatını kaybetmesiyle, Kraliyet ailesi koronavirüs yasaklarına riayet ederek cenaze törenini 30 kişi ile sınırlandırıp, sade bir merasim düzenlemeyi tercih ettiler.
Her zaman ileri görüşlülüğüyle bilinen, Kraliyet ailesini modern yönde yönettiği söylenen Prens Philip, cenaze törenini de önceden planlamış, tabutunun koyulacağı Land Rover marka aracın tasarımında, törende çalınacak müziklere kadar bizzat kendisi seçmişti.
Kraliçe'nin uzun hayat, yolculuğunda en büyük destekçisi, özellikle tahta çıktığı ilk yıllarda en büyük akıl hocası olan Prens Philip'in hayatını kaybetmesi durumunda 73 yıllık evliliklerindeki ilk ayrılıklarının olacağı gerçeği, bu dramatik hikayeye biraz daha sancı katacak gibi görünüyordu. Zira, Kraliçe Elizabeth de, tabutunun üzerine konulacak çiçekleri şahsen seçip üzerine bir not yazarak şu sözlerle veda etti: Aşkın Lilibeth...
Kaynak: Web Özel