Dört maddede Türkiye - Birleşik Krallık ilişkileri: 'NATO'da aynı pozisyonda'

Birleşik Krallık
Dört maddede Türkiye - Birleşik Krallık ilişkileri: 'NATO'da aynı pozisyonda'

2022'nin ilkbaharından beri Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ilişkilerde hem görüşme trafiği hem de yaşanan gelişmeler açısından bir ilerleme olduğu görülüyor. Brexit sonrası değişen dengelerin yanı sıra iki ülkenin NATO'daki özel konumu da bu yakınlaşmada önemli bir pay sahibi konumunda.

Türkiye – Birleşik Krallık ilişkilerinin 2022 içinde olumlu yönde hızlandığı açık. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Madrid zirvesinde Başbakan Johnson'la özel olarak görüşmüştü. İkili temaslar kapsamında yapılan görüşmenin öncesinde ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve mevkidaşı Liz Truss, 7 Nisan'da Brüksel'de, 23 Haziran'da da Ankara'da bir araya gelmişti.

Bakan Çavuşoğlu, 7 Nisan'da İngiltere'nin ihracat kısıtlamalarını kaldırdığını duyururken TFX Milli Muharip Uçağının motoru konusunun da gündeme geldiğini aktarmıştı. İngiliz basınında yer alan haberlere göre bakanların ve hükümet yetkililerinin peş peşe istifaları ve son dönemde yaşanan skandallar Boris Johnson'ı istifaya götürdü.

Fakat Londra hükümetinden bağımsız olarak Birleşik Krallık'la olan ilişkilerin olumlu yönde hareketlendiğini söylemek ve gözlemlemek mümkün. Peki gelişmeler ne anlama geliyor? Öncelikle Brexit sonrası ilişkilerin hangi eksende ilerlediğine bakmakta fayda var.

1: ODAK NOKTASI TİCARET

London School of Economics and Political Sciences Avrupa Enstitüsü Çağdaş Türkiye Araştırmaları Kürsüsü Başkanı Profesör Yaprak Gürsoy, “Birleşik Krallık ticaret üzerine odaklanıyor ve Türkiye ile ilişkilerini de bu eksen üzerinden ilerletmeye çalışıyor” derken iki ülkenin de Brexit öncesinden bu yana sıkı çalışmalar yürüttüğünü ve tarafların ticaret hacmini artırmaya istekli olduğunu aktarıyor.

İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çiğdem Nas ise bu noktada Brexit sonrasında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması'na (STA) vurgu yapıyor.

Birleşik Krallık, AB'de Almanya'nın ardından Türkiye'nin ikinci ticari ortağı konumundaydı. Bu yakın ekonomik ilişkiyi devam ettirebilmek açısından STA önemliydi” diyen Doç. Dr. Nas, hizmet sektörü ve tarım sektöründe yeni açılımlar gelebileceğini de ifade ederken Brexit'le Birleşik Krallık'ın AB tarım politikası ve iç pazarının dışında kalmasının bir fırsat olduğunun altını çiziyor.

2: MUHTEMEL ASKERİ ANLAŞMALAR

Gürsoy da Nas da STA'nın kapsamının genişleyebileceği yönünde fikir beyan etmekte. Bununla birlikte Bakan Çavuşoğlu'nun “Savunma sanayisinde, gerek savaş uçağı gerekse savaş gemisi ve uçak gemisi dahil önemli projelerde iş birliğimizi geliştirmek istiyoruz” ifadeleri askeri anlaşmaların da söz konusu olabileceğini gösteriyor.

Doç. Dr. Nas bu konu üzerine iki ülkenin de artık AB üyesi olmayan NATO ülkesi konumunda olduğunu ve bu durumun, savunma sanayisinde işbirliğinin daha da gelişmesine neden olabileceğini ifade ediyor:

“Birleşik Krallık'ın silah ihracatına yönelik kısıtlamaları kaldırması ve SİHA alımı ile ilgilenmesi, ayrıca savaş uçağı yapımı konusundaki işbirliği bu alandaki ortaklığın da ilermesine yol açabilir.”

3: JOHNSON'IN İSTİFASI

Tüm bunların yanında Boris Johnson, 2024 adaylığı tartışılan ve halk desteğini yavaş yavaş kaybeden ABD Başkanı Joe Biden'dan da meclis çoğunluğunu yitiren Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'dan da sıkıntılı bir pozisyondaydı. Bu durum Johnson'un dış politika hamlelerine de etki ediyordu. Fakat her şeye rağmen tüm süreç, Johnson'ı nihayetinde istifaya götürdü.

Kendisiyle e-posta yoluyla ulaştığımız Prof. Gürsoy, 4 Temmuz'da verdiği yanıtta Johnson'ın dış politika hamlelerini iç siyaset için kullanma çabalarının Ankara-Londra ilişkilerini etkilemeyeceğini vurgularken şu çarpıcı tespitte de bulunuyordu:

“Johnson'ın bu şekilde üzerindeki baskıyı azaltabileceğine inanmıyorum. İngiltere hükümeti skandal üzerine skandal yaşıyor. Dış politikada bazı adımlar atıldığı için bunlar unutulmaz.”

Prof. Gürsoy haklı çıktı. Fakat söz konusu Birleşik Krallık olunca dış ilişkilerde hükümetlerin üstünde politikaların her zaman var olduğunu da hatırlamak lazım.

Buna vurgu yaparak Brexit sonrası Birleşik Krallık'ın ekonomik ve siyasi kayıpları telafi etmek için “Küresel Britanya” diskuruna bağlı bir politika çizdiğini ifade eden Doç. Dr. Nas ise bu noktada iki ülkenin “NATO üyesi ancak AB üyesi olmayan Avrupa ülkesi” pozisyonuna bir kez daha vurgu yapıyor.

4: TÜRKİYE, BİRLEŞİK KRALLIK'A NASIL BAKIYOR? 

Tüm bunların yanında Türkiye kamuoyunda ABD, AB ya da Rusya kadar gözlerin Birleşik Krallık'a dönmediğini, ülkenin Batı'nın bir parçası olarak görüldüğünü de ifade etmek mümkün. Prof. Gürsoy, “Bu görüşe katılırım, bence doğru bir tespit” diyor ve devam ediyor:

“Birleşik Krallık, AB'den ayrılsa bile Avrupa'nın parçası olarak görülüyor; ABD'ye kıyasla daha küçük bir ülke olduğu için daha az önemseniyor ancak hala bir emperyal güç olarak da algılanıyor. İkircikli bir bakış açısı söz konusu...”

Doç. Dr. Nas ise ülkenin Irak Savaşı gibi konularda ABD ile yakın ittifakının Türkiye'nin Birleşik Krallık'a bakışını etkilediğinin altını çizerken Birleşik Krallık'ın kamuoyu nezdinde yeni bir konuma oturması için zamana ihtiyaç duyulacağını ifade ediyor.

metin.aktasoglu@haberglobal.com.tr 

Kaynak: Web Özel

Birleşik Krallık