Bir sonraki salgını önlemek için çalışmalar yarasalara yoğunlaştırıldı
Son yıllardaki salgınların birçoğunun kaynağı ya da ara taşıyıcısı yarasalar oldu. Bilim insanları da bir sonraki salgının önüne geçmek için yarasalar üzerinde çalışmalara ağırlık verdi.
Euronews Türkçe'de yer alan habere göre; Brezilya'nın Rio de Janeiro şehrinde devlete ait Fiocruz Enstitüsü vahşi hayvanlarda bulunan virüsleri toplayarak üzerinde araştırmalar yapıyor. Son olarak Covid-19 hastalığına yol açan SARS-CoV-2 virüsü ile bağlantılı olduğu düşünülen yarasalar üzerine yoğunlaşıldı.
Bilim insanları yüksek bulaşıcılığı olan ve insanlar için ölümcül olabilecek virüsleri tespit ederek bulaşmadan önlemenin ve yeni bir küresel salgını durdurmanın yollarını bulmaya çalışıyor.
Geçmişe oranla birbiriyle çok daha bağlantılı olan dünyada bir noktada çıkan salgın artık çok daha hızlı bir şekilde küresel tehdit haline dönüşebiliyor. Bu nedenle henüz bir tanesi sona ermeden bilim insanları gelecekteki olası salgınlar üzerinde kafa yormaya başladı.
Bu alanda çalışmalar yapan tek ülke Brezilya değil. Hindistan'da Christian Medical College bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Gagadeep Kang asıl sorulması gereken sorunun artık yeni bir pandemi olup olmayacağı değil ne zaman olacağı olduğunu belirtti.
Kang daha önce yapılan bir bilimsel çalışmaya atıfta bulunarak dünyada salgının patlak verme ihtimalinin en yüksek olduğu yerlerden birinin nüfus yoğunluğu ve büyüyen yerleşim yerlerinin daha fazla ormanların içine doğru ilerleyerek insan-vahşi hayvan temasını artırması nedeniyle Hindistan olduğunu vurguladı.
NEDEN YARASALARA ODAKLANILIYOR?
Bilim insanlarının tek uçan memeli olan yarasalara odaklanması aslında bir tesadüf değil.
Yarasaların şu andaki Covid-19 ve geçmişte yaşanan SARS, MERS, Ebola, Nipah virüsü, Hendra virüsü, Marburg virüsü gibi bir çok salgında kaynak ya da taşıyıcı ara hayvan olduğu düşünülüyor.
2019 yılında yapılan bir çalışmaya göre en faza virüs kaynağı olan 5 memeli hayvan grubundan (maymunlar, kemirgenler, etoburlar, toynaklılar ve yarasalar) en fazla yarasalardan insanlara geçen virüsler bulaşıcı hastalığa neden oldu.
Antarktika dışında bütün kıtalarda yaşayan bin 400'den fazla yarasa çeşidi bulunuyor. Tüm yarasa çeşitlerinde ortak olan özellik ise virüslere karşı bağışıklık yeteneklerinin oldukça yüksek olması. Bu sayede yarasalar ölümcül virüslere maruz kalmasına rağmen hastalanmadan diğer hayvanlara ya da insanlara bulaştırabiliyor.
Montana Üniversitesi'nden salgın bilimci Raina Plowright yarasaların olağanüstü bir bağışıklık sistemine sahip olduğunu ve bunun uçma yetenekleri ile bağlantılı olduğunu vurguladı. Yarasalar yerden havalanmak ve uçmaya devam edebilmek için çok yüksek bir enerjiye ihtiyaç duyuyor. Plowright uçma sırasında yarasaların metabolizmasının 16 kat hızlandığına dikkat çekti. Bu kadar yüksek bir metabolizma hızında bir çok hücrenin parçalanması beklenirken yarasalarda bunun olmaması hücre yapılarının çok güçlü olduğunu gösteriyor.
Bilim insanları ayrıca yarasaların uçma stresi ile mücadele yeteneklerinin virüslere karşı da güçlü bir savunma duvarı oluşturduğunu düşünüyor.
Bu nedenle yarasaların bağışıklık sisteminin sırlarını çözmenin kilit önemde olduğunu düşünen bilim insanları bu sayede virüsleri nasıl zarar görmeden vücutlarında taşıdıklarını anlayabileceklerini hatta yeni tedavi stratejileri ile ilgili ip uçları elde edebileceklerini düşünüyor.
DOĞAL YAŞAM ALANLARININ TAHRİBİ İNSANLARLA TEMAS RİSKİNİ ARTIRIYOR
Yarasaların vücudundaki virüsler insanlara aktarılmadığı sürece risk teşkil etmiyor fakat yarasaların yaşam alanları insanlar tarafından bölündükçe ya da daraltıldıkça insan ve yarasa teması giderek artıyor ve bu da hastalıkların yayılma riskini yükseltiyor.
Amerikan Hastalık Önleme Merkezi ve Uganda sağlık yetkililerinin ortaklaşa yürüttüğü bir araştırma Uganda'da maden çalışması sırasında bir mağarada bulunan yarasaların imha edilmeye çalışıldıktan sonra hayatta kalan yarasaların yüksek oranda Marburg virüsü taşıdığını tespit etti. Bu da 2012 yılında ülkenin en ağır salgını olan Marburg kanamalı sıtmasına yol açtı.
Bu nedenle bilim insanları salgınları önlemede en etkili yolun ekosistem içerisinde önemli rolleri olan yarasaları imha etmek değil onların insanlarla ve evcil hayvanlarla temasını en aza indirmek olduğunu belirtiyor. Bunun da yarasaların yaşam alanlarını ve beslenme rotalarını tahrip etmemekten geçtiğini altını çiziyorlar.