Z Kuşağı dünyayı e-postalardan kurtarabilecek mi?

Z Kuşağı hakkında tüm dünyanın beklentisi çok büyük. Bu elbette bir baskı unsuru olarak rahatsız edici bile olabilir ancak her kuşak beraberinde değişimler getiriyor ve değişimin ihtimali bile önceki jenerasyonlara heyecan verebiliyor.

Pek çok makro konunun yanında hayatımıza dair küçük detayların da Z Kuşağı'nın alışkanları doğrultusunda değişeceğini umuyoruz ve anlaşılan o ki bunlardan biri de e-postalar. Her geçen gün kabaran gelen kutuları, 'spam'lar...

30 YAŞ ALTI İÇİN...

2020'de yapılan bir araştırmaya göre 30 yaş ve üstü için e-postalar oldukça sık kullanılan bir araç. 30 yaş altı için ise e-postalar ilk sıralardan çok uzakta yer almakta.

Los Angeles'ta yaşayan ve bir video prodüksiyon şirketi sahibi olan 24 yaşındaki Adam Simmons, iletişim kurma tercihlerine ilişkin “Cidden, e-posta harici her şeyi tercih ediyorum” diyor. Sekiz çalışanı ve müşterileriyle Instagram mesajları, WhatsApp, kısa mesaj ve görüntülü konuşma uygulamarı üzerinden irtibata geçtiğini söyleyen Simmons şöyle devam ediyor:

“O kadar modası geçmiş ki inanılmaz...”

Gereksiz olmayan ancak “gereksiz” klasörüne düşen maillerden yakınan Simmons, “Başkasının yanında çalışmak istemememin en önemli nedenlerinden biri de sürekli patronum mail atmış mı diye maillerimi kontrol etmek zorunda kalmak istemiyor olmam” ifadelerini kullanıyor.

Z KUŞAĞI'NIN YARISI STRES ALTINDA

Simmons'un elbette biraz mübalağa ile ifade ettiği stres hali e-postalardan insanları uzaklaştıran detaylar. Dünyanın en büyük denetleme şirketlerinden biri olan Deloitte'in yakın zaman önce yaptığı bir araştırmaya göre Z Kuşağı'nın yüzde 46'sı 2020'nin neredeyse tamamında stres altında hissettiğini ifade ediyor. Yüzde 35'lik bir kesim ise stres ve anksiyete nedeniyle izin almak durumunda kaldığını aktarıyor.

Genellikle olumsuz bir yaklaşımla “teknoloji bağımlısı” olarak nitelenen Z Kuşağı, diğer tüm kuşaklardan daha entegre oldukları teknoloji hakkında değişiklikler yapmak isteyen de bir kuşak.

Gençlik ve teknoloji odaklı bir sivil toplum kuruluşunun kurucu ortakları olan Gloria Moskowitz-Sweet ve Erica Pelavin, yazdıkları 2019 tarihli bir makalede dijital dünyanın yerlilerinin, dijital alışkanlıklar hakkında eleştirel düşünmek için en iyi donanıma sahip olduklarını belirtiyor.

Makalede, “Z Kuşağı üyeleri teknolojinin dünyalarını nasıl değiştirdiği konusunda oldukça anlayışlı ve yetişkinlerin tahmin ettiğinden çok daha incelikli bir görüşe sahipler” sözleri yer alıyor.

Aslında e-postaların ve dolu posta kutularının stres verdiği kuşak sadece Meg Ryan ve Tom Hanks'in başrollerinde yer aldığı 1998 yapımı Mesajınız Var filminden sonra doğmuş veya 2004'te Gmail çıktığında kreşe giden kuşak değil.

E-POSTASIZ DÜNYA!

New York Times'ın nisan ayında yaptığı araştırma, özellikle pandemi sürecinde iş hayatında kurulan diyalogların işle ilgili büyük bir kısmının mailler yoluyla gerçekleştiğini gösteriyor. Yazar Cal Newport, “E-postasız Bir Dünya” adlı kitabında “gelen kutusunun tiranlığını” anlatıyor. Pek çok yan uygulamanın da yardımıyla beyaz yakalıların ciddi bir kesiminin beyni oldukça yoran mesailer geçirdiklerinin altını çiziyor.

2017 tarihli araştırmada ise bir e-posta kutusunda ortalama 199 okunmamış e-posta yer aldığını tespit edildi. Evden çalışmanın arttığı bu pandemi sürecinde söz konusu ortalamanın ciddi bir şekilde yükseldiğini tahmin etmek güç değil.

Gazetecilik yapan 22 yaşındaki Aurora Biggers ise e-postaların kullanışlı olmadığını ve stres yaptığını kabul etse de bu şekilde iş hayatı ve günlük hayatı arasına mesafe koymayı başardığının da altını çizmekte:

“E-postanın ana iletişim biçimi olmasını beklemek imkansız çünkü pek çok insan, ofis işlerinde çalışmıyor veya bir  ofiste oturuyor ve bir e-posta bildirimi geliyor” dedi. “İnsanların sizinle iletişim kurmasını beklemenin en uygun yolu olduğunu düşünmüyorum.”

metin.aktasoglu@haberglobal.com.tr

Kaynak: Haberdeki bilgilerin büyük bir kısmı New York Times'ta yayınlanan Could Gen Z Free the World From Email? adlı makaleden derlenmiştir.

Kaynak: Web Özel