Konunun profesörü açıkladı: Uzun yaşamın tek sırrı buymuş!
100 yaşına kadar yaşamak hayâl gibi görünebilir ancak genetik ve yaşlanma üzerine çok sayıda kitap yazan ünlü profesöre göre, insanların daha uzun yaşaması mümkün.
Bilim insanları uzun yaşamın sırlarıyla ilgili araştırmalarına devam ediyor. 100 yaşına kadar yaşayıp uzun bir ömür sürmek artık hayâl olmaktan çıktı. Uzun yaşamın sırrı her ne kadar genetik özelliklerinize bağlı olsa da yaşam tarzı alışkanlıklarınız yaşam süreniz üzerinde oldukça etkili.
Paul Glenn Yaşlılığın Biyolojik Mekanizmaları Merkezi'nin yardımcı direktörü, genetik ve yaşlanma üzerine çok sayıda kitap yazmış profesör David Sinclair'e göre yaşlanmak, insanların yenmesi gereken hastalıklardan bir diğeri. Ama bunu elde etmek için ilaçlara değil, rahatınızı bozmaya ihtiyacınız var.
Sinclair, yaptığı açıklamda konfor alan "Sözün özü, vücudunuzdan (biz buna hormesis diyoruz) çıkarmanız gerekiyor" dedi.
Bugünün dünyasının sorunu, sadece rahatlamak ve beslenmek istememiz. Rahatsız hissetmek istemiyoruz ve bu da bir sürü soruna yol açıyor. Eğer vücudumuza bir şeylerin problem haline gelebileceğini sürekli söylemezsek, bedenimiz umursamıyor. Hastalığa karşı ya da yaşlanmaya karşı savaşmıyor.
Sinclair'in vücudun yaşlanmasıyla mücadele etmek ve nihayetinde de süreci tersine çevirmek için öğrettiği yöntemler yeni değil. Daha önce birçok kez duyuldular, ancak hepsi "rahattan ödün vermeye" yol açıyor.
Sinclair'e göre, insanların daha uzun yaşamak için yapması gereken ilk şey "beslenme sıklığını azaltmak."
"Eğer tek bir şey söyleyecek olursam, sanırım sağlıklı yaşam süresini artırmak için yapılacak en önemli şey daha az yemek yemek olur" diyen Sinclair şöyle devam etti: Daha sağlıklı bir yaşam tarzı için sonraki bariz adım da sık sık egzersiz yapmak.
Sinclair ayrıca "aralıklı oruç tutmayı" da önererek "günde bir veya iki öğün atladığını ve bunun da hayatını değiştirdiğini" söylüyor.
Bu tip oruçlar, yaşlanmayla mücadelede yararlı çünkü Nikotinamid Adenin Dinükleotid (NAD+) seviyelerini artırıyor ve bu da vücudun "onarım genlerini" daha aktif hale getiriyor. Aynı şey, kendinizi örneğin sauna gibi sıcağa ve soğuğa maruz bırakmak için de geçerli.
Harvard profesörü, yeterli uykuya ek olarak et tüketimini sınırlamayı da öneriyor. Ette bulunan amino asitler, vücudumuzun savunma mekanizmalarını kapatan ve büyüme zamanının geldiğini söyleyen mTor adı verilen metabolik yolağı aktive ediyor.