Ağaçlar ölünce bile nasıl hayat veriyor? Yeraltını saran bir ağ gibi...
Ağaçlar sadece canlı oldukları dönemde değil öldüklerinde de hayat veriyor. Diğer canlıların hayatı için gövdeleri ve kökleri oldukça önemli bir işleve sahip. Normal bir ağacın yaşam süresi 20 ila 200 yıl arasında değişirken 4 bin yıla kadar yaşayan ağaç türleri mevcut.
Ağaçlar doğadaki en değerli varlıklardan... Öyle ki, yalnızca estetik bir görünüm sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yaban hayatı ve diğer bitkiler için gölge ve barınak sunuyor. Ağaçların en önemli faydası ise yerkürenin oksijen deposu olması. Ağaç türleri sadece canlı kaldıkları dönemde değil, çürüyüp öldüklerinde de ekolojik yaşam için oldukça değerliler. Ölen ağaçlar, yerlerini yeni ağaçlara bırakırken, farklı türdeki hayvanlara barınak ve nihayetinde gelecek nesil canlılar için besin de sağlıyorlar.
Ancak bir ağacın ölüm sürecinde olduğu her zaman net bir şekilde anlaşılamıyor. Yazın kahverengiye dönen yaprakları, kolay kırılan çatlak dolu kabukları veya böceklerin neden olduğu deliklerle dolu dalları bir ağacın ölüm sürecinde olduğunu gösteren başlıca işaretler.
Bir ağacın ölümü hızlı ya da yavaş bir şekilde gerçekleşebiliyor. Rüzgar, yıldırım çarpması, sel ya da yangınlar; ağaç gövdesinin besin ve suyu emme kabiliyetine zarar vererek hızlı ölümüne neden olabiliyor. Bazen de ciddi böcek istilası, kuraklık ve hastalıklar da ağaçların sonunu getiriyor.
'20 İLE 200 YIL YAŞAYABİLİYORLAR'
Bazı ağaçlar türlerine göre çok uzun bir hayat sürebiliyor. Örneğin ABD'de yaşayan bazı Bristlecone çamları 4 bin yıla kadar yaşıyorlar. Ancak genellikle çam, kavak, köknar gibi türlerin yaşam süreleri 20 ile 200 yıl arasında değişiyor. Günlük hayatta karşılaştığımız ağaçlar genelde bu yaş grubuna sahip ağaçlar.
Bir fare bir kediden, bir kedi de bir insandan kısa bir yaşam sürüyor. Memelilerde her türün değişik yaşam sürelerine sahip olması gibi ağaçların da yaşam süreleri türlerine ve boyutlarına göre değişiyor. Ağaçların yaşam sürelerini ise genlerine gömülü işletim sistemi gibi düşünebileceğiniz DNA'ları belirliyor. Çok hızlı büyüyen ağaçlar, çok yavaş büyüyenlere göre daha az güçlü ve daha kısa ömürlü oluyor.
YERALTINI SARAN BİR AĞ GİBİ...
Ancak dayanıklı büyük bir ağaç bile eninde sonunda her canlı varlık gibi ölüyor. Bazı ağaçların canlılığı sona erse de devrilmeden yıllarca ayakta kalabiliyor. Böylelikle gövdeleri arılar, sincaplar, baykuşlar ve daha pek çok hayvan için güvenli bir yuva sağlıyor. Ölü ağaçlar devrilip kütük haline geldiğinde porsuk, köstebek gibi canlıların yanında birçok sürüngeni de barındırabiliyor. Kısaca bir ağaç öldüğünde ekolojik yaşama adeta hayat vermeye devam ediyor.
Kütükler ayrıca, 'ayrıştırıcılar' adı verilen farklı türde mantar ve bakterilere de ev sahipliği yapıyor. Bu küçük organizmalar, büyük ölü ağaçları yok olana kadar parçalamaya yardımcı olurken, koşullara bağlı olarak, süreç birkaç yıldan birkaç yüzyıla uzanabiliyor. Ahşap parçalandıkça ortaya çıkan besinler ise toprağa karışıp ağaç köklerinde yaşayan mantarlar sayesinde diğer canlılar ve ağaçlar için de tüketilebilir hale geliyor. Bu mantarlar toprağın altını bir ağ gibi sarıyor ve bir ağaçtan diğer ağaca besin aktarabiliyor.
HALK SAĞLIĞINI DA ETKİLEYEBİLİYOR
Ancak bir ağaç türü ölünce yerine yeni ağaç türünün büyümesi de önemli. Ağaçların toplu halde ölmesi ve yerlerine yeni ağaçların gelmemesi, sadece doğadaki canlıları değil, insan sağlığını da etkiliyor. ABD'de yapılan bir araştırma toplu ağaç ölümlerinin yaşandığı yerlerde uzun vadede halk sağlığını etkilediğini de ortaya koyuyor.
2000'li yılların başlarında ABD'nin Michigan eyaletinde 100 milyon ağacın bir hastalık yüzünden ölmesi sonrası yıllar içinde bölge halkında alt solunum yolu ve kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle ölümlerde bir artış gözlendi. Ağaçların havayı temizlemedeki rolü çok büyük. ABD'nin başlenti Washington D.C.'de bulunan ağaçların tamamının trafikteki 274 bin aracın yarattığı kirliliği temizlediği de araştırmalar sonucunda ortaya konuldu.
Kaynak: The Conversation, The Atlantic
Kaynak: Haber Global TV