796 yıllık 'ses' 9 yıl aradan sonra yeniden duyuldu: Şifa veriyormuş!
Sivas'ın Divriği ilçesindeki Selçuklu dönemi yapılarından Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası'nda o dönem akıl hastalarının tedavisi için kullanılan hastane bölümü ilgi görüyor. İçerisinde özel tasarlanmış havuz ve mimaride kullanılan ses akustiği tasarımın birleşmesiyle hastalara şifa veren su sesi, yeniden duyulmaya başladı.
Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde 1228 yılında Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah ile eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılan ve 9 yıllık restorasyon sürecinin sona ermesiyle mayıs ayında yeniden ibadete ve ziyarete açılan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, mimari özellikleriyle hayran bırakıyor.
Başta kapılar ve sütunları ile külliyenin birçok yerindeki, Ahlatlı ve Tiflisli ustaların ellerinden çıkan, taş işçiliğinin en nadide ve ince örneklerini yansıtan motifler ilgi çekiyor.
Cami ve darüşşifadan ibaret ve İslam dünyası ile tarihinde eşi benzeri olmayan bu külliyenin taç kapıların mimarı ve heykeltıraşı olan Ahlatlı Hürrem Şah, motif dünyasına getirdiği yenilikler, mimari tasarım dehası olması ve özellikle kıble kapısındaki cennet kapısı tasarımı ile 12-13'üncü yüzyılda İslam sufizmi sanat alanındaki bir temsilcisi olarak gösteriliyor.
1985 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından, Dünya Kültür Mirası listesine alınan eser, uzaktan bakıldığında simetrik olduğu düşünülen, fakat özünde asimetrik olan bezemelerde yer alan on binlerce motifin hiçbirinin bir daha kendini tekrar etmemesi özelliğini taşıyor.
Bu özellik, kainattaki farklı varlıkların ahenk ve denge içinde olduklarının taşa nakşedilmesi anlamına geliyor.
Mimari üslubu, süsleme ve örtü sistemlerinin denge ve uyumlu tasarımıyla önem kazanan yapı, dünyada görülmeye değer eserler listesinde de yer alıyor. Evliya Çelebi'nin de ziyaret ettiği ve 'Methinde diller kısır, kalem kırıktır' ifadelerini kullandığı eser, 'Anadolu'nun El Hamrası' olarak da nitelendiriliyor.
Türkiye'de bir benzeri daha bulunmayan, camisi ve şifahanesi bitişik halde yapılan eserin, hastane bölümünün o dönem akıl hastalarının tedavisi için yaptırıldığı biliniyor.