'Yeniden yapılandırmayı' yeniden yapılandırmak
Lüksemburg ve Faroe Adaları karşısında rezil olduk. Şimdi herkes yine bir kurtarıcı bekliyor. Herkes tekrardan bir 'yeniden yapılanma' peşinde. Artık 'Yeniden yapılandırma' ifadesini yeniden yapılandırmamız gerekmez mi?
Ve sonunda ilgi bile olmayan, Avrupa'nın futbol arenasında en sonlarında bulunan iki ülkesi karşısında rezil olduk. Önce Lüksemburg karşısında güç bela 3-3 berabere kaldık. Sonra futbolu hobi olarak oynayan futbolculardan kurulu, daha bir çim sahası bile olmayan, 46 bin nüfuslu, tam bir futbol ülkesi (!) Faroe Adaları karşısında alay konusuyduk.
Peki bu görüntü sürpriz mi? Hayır. Ülke puanlamasında geldiğimiz nokta, kulüp takımlarının uluslararası arenadaki başarısızlıkları ve kulüplerin yaşadığı mali yapı aslında bizim dibe gidişimizi her seferinde gözümüze sokuyordu. Fakat biz görmek istemedik. Kulüplerimizin yaptığı spektaküler transferler, başkanların atarlı giderli konuşmaları, futbolcuların sahadaki efelenmeleri ve lig şampiyonluğu bizim için her şeyden önemliydi.
***
Sahaya atlayıp futbolcu dövmeye çalışanlar ve futbolda şiddet normalleşti. Ve biz hep irtifa kaybettik. Büyük bir hızla düşüyoruz ama hala uçakta kim ön koltukta oturacak kavgası sürüyor.
Şimdi ne olacak? Tabi ki en sevdiğimiz süreç başlıyor; "Yeniden yapılanma..." Biz hep kendimizi kurtaracak kahramanlar bekleyerek ömrünü geçiren bir milletiz. Bir kahraman daha gelecek. Zaten Kuntz da öyle değil miydi? Almanya'dan gelen "Beyaz Atlı Prens". Şimdi onun kahramanımız olmadığına ülke olarak karar verdik. Kaçıncı kez bilmem ama yine "Şenol Güneş ya da Fatih Terim kahramanımız olarak gelsin ve sihirli değneği ile bizi uçursun" diye bekliyoruz. Ya da Aykut Kocaman, Sergen Yalçın... Sonuçta bu isimlerden bir planlama beklemiyoruz.
Sihir, büyü, kahramanlık, olağan üstü güçler bekliyoruz. Çünkü her tarafı çürümüş futbol yapımıza rağmen milli takımda çok büyük başarılar kazansınlar istiyoruz. Yani milli takım yeniden yapılansın derken, "herkesi kovsun, yepyeni bir kadro kursun ve her şey bir anda düzelsin" diye bekliyoruz.
***
Peki bizim bu ifadeyi değiştirmemiz gerekmez mi? Yani artık "Yeniden yapılandırma" ifadesini yeniden yapılandırmamız gerekmez mi? Biz ne istiyoruz? Önce buna karar vermeliyiz. Almanya, Hollanda, Belçika da yeniden yapılanıyor ama dikkatli bakın, onlar ne yapıyor? Onlar nasıl başarılı oluyor? Önce bunu çözmeliyiz. Peki çözer miyiz? Kafalarımızı o tarafa çevirir miyiz? Kesinlikle hayır. Çünkü o tarafta kişisel menfaat yok. Kaos yok. Biz kaoslarla yaşamaya bayılan bir milletiz.
Aslında herkes her şeyi biliyor bu ülkede ama olması gereken kimsenin işine gelmiyor, gelmeyecek de... Kimin ismi daha çok söylenirse o teknik adam milli takımın başına gelecek. Yeniden yapılanmadan bahsedecek. Sonra önümüze yepyeni bir dev aynası koyup, karşısına geçip aynı tiyatroyu oynamaya devam edeceğiz...
Hepsi bu!!!
Kaynak: Web Özel