Sporting Lizbon B Takımı'nın Teknik Direktörü Filipe Çelikkaya: "Hem Türk hem de Portekiz kökenlerine sahip olduğum için gururluyum"
Sporting Lizbon B Takımı'nın Türk teknik direktörü Filipe Çelikkaya, kariyeri hakkında açıklamalarda bulundu ve Türkiye ile Portekiz futbolu arasındaki farkları anlattı.
Türk bir baba ve Portekizli bir annenin oğlu olan Sporting Lizbon B Takımı Teknik Direktörü Filipe Çelikkaya, Portekiz futbolunun sıkı bir planlama ile bugünlere geldiğini, Türkiye'nin de elindeki potansiyeli iyi bir planlamayla ortaya çıkarabileceğini söyledi.
Benfica altyapısında Ruben Dias, Renato Sanchez, Sporting'de de Merih Demiral ile Rafael Leao gibi oyuncuların gelişmesinde pay sahibi olan Çelikkaya, "Hem Türk hem de Portekiz kökenlerine sahip olduğum için gururluyum. Babam Eskişehirli ve Türkiye'ye sık sık ziyarete geliyorum. Babam elektronik sektöründe çalışmak için Portekiz'e gelmiş, annem ise hastanede görev yapıyormuş. Portekiz'de tanışmışlar.
"TÜRKİYE VE PORTEKİZ'İN BENZER ÖZELLİKLERİ VAR"
Orta sınıf bir ailenin çocuğuyum. Her zaman yaşama tutunmak için çalışan bir ailenin üyesiyim. Türkiye ve Portekiz'in çok benzer özellikleri var. Ailemin bana öğrettiği; çevremize, işimize ve büyüklere saygıyı, kendi çocuklarıma da aşılamak istiyorum. Bana göre hayattaki başarının temel sırrı saygıdır. Bu benim için çok önemli" ifadelerini kullandı.
Antrenörlüğe 21 yaşında başladığını belirten Filipe Çelikkaya, "Antrenörlükle birlikte aynı zamanda üniversite eğitimime devam ettim. Ünlü ve deneyimli Portekizli hocalardan üniversitede ders aldım. Bunun antrenörlük kariyerime katkısı çok oldu. Akademide en alt seviyeden başladım, yıllarca çalıştıktan sonra Shakhtar Donetsk'te antrenör olarak görev yaparken Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde antrenörlük tecrübesine sahip oldum. Aynı zamanda iki tane ulusal şampiyonluk yaşadım.
"BURALARA GELEBİLMEK İÇİN ÇOK ÇALIŞTIM"
Sporting Lizbon maceramda ise buralara gelebilmek için çok çalıştım ve hala çok çalışıyorum. Çünkü futbol her zaman ilerleyen, değişen, aşama kaydeden bir durumda. Antrenörlük kariyerim boyunca A takım seviyelerinde önemli takımlar ve oyuncularla çalıştım. 20 yıla yakın bir antrenörlük tecrübem var" şeklinde konuştu.
"TÜRK FUTBOLUNDA BÜYÜK POTANSİYEL VAR"
Türk futbolunu yakından takip ettiğini aktaran Çelikkaya, "Hem Süper Lig hem de 1. Lig'i izliyorum. Birçok potansiyelli genç oyuncu var. Türk futbolu elindeki potansiyeli üst seviyeye çıkarmak için gelişme kaydetmeli. Maalesef bu sezon Türk futbolunda bir takım kötü olaylar yaşandı. Umarım bu olaylar son bulur ve Süper Lig ve Türk futbolu kendini yurt dışına farklı bir açıdan gösterebilir. Bunlar yapıldığı takdirde, Türk futbolu elindeki potansiyeli iyi kullanırsa, 20 yıl sonra Avrupa'nın en üst seviyesinde mücadeleye ortak olacak Türk takımları çıkacağını düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
"Değişim ve gelişim için zaman gerekli. Maalesef bu bir anda olmuyor. Zaman ve plan olmadan, eğitimi de kullanmadan istenilen noktalara ulaşmak mümkün değil" ifadelerini kullanan
"TÜRKİYE'NİN YAPMASI GEREKEN ŞEY..."
Çelikkaya, şu görüşlerini paylaştı:
"En iyi liglerde yıllardır bu yapılıyor. Türk futbolunda ürün ve potansiyel var. Çünkü genç oyuncular var. Sokaklarda futbol oynayan yetenekler var. Birçok ülkede bu yok. Bunun bir örneği Arda Güler. 18 yaşında bir Türk futbolcusu Real Madrid'e gidebiliyor. İngiltere, İspanya, Fransa ve Portekiz gibi ülkelerin yaptığını, Türkiye'nin de uygulaması gerekli. Sadece futbolcu değil, profesyonel çalışanlar, başkanlar... Hepsi belirli bir hedef doğrultusunda bir eğitime tabi tutulursa, bu noktalara Türk futbolunun ulaşacağına inanıyorum. Bu planlama, eğitim ve zamanla ilgili."
"BİR GÜN TÜRKİYE'DE ÇALIŞACAĞIMI HİSSEDİYORUM"
Kariyer planları hakkında bilgi veren Çelikkaya, "Kariyer hedefi olarak tamamen Sporting Lizbon'a odaklandım. Hayat tecrübem şunu söylüyor; anı yaşamak ve andan keyif almak en önemlisi. Şu anki hedefim içinde bulunduğum Sporting'de başarılı olmak ancak her gün yeni bir tecrübe kazanıyoruz. Bir sonraki adımı hiçbir zaman bilemeyiz. Tabii ki kariyerim boyunca iyi takımlarda çalışmak, bu takımlarda iyi bir oyun tarzıyla var olmak ve kupalar kazanmak isterim. Asıl hedefim ileride çocuklarıma, 'Babamızın ne kadar başarılı bir teknik direktörlük kariyeri varmış.' dedirtmek. Onların benimle gurur duymasını isterim" diye konuştu.
Sporting B Takımı Teknik Direktörü, "Bir gün Türkiye'de teknik direktörlük yapmak ister misiniz?" sorusuna, "Bir gün kesinlikle Türkiye'de çalışacağımı hissediyorum ve çalışmayı da istiyorum. Bu ne zaman olur bilemem ama bir gün Türkiye'de çalışacağımı gönülden hissediyorum." yanıtını verdi.
"KULÜBÜN HEDEFİ SPORTİNG DNA'SINI DÜNYAYA YAYMAK"
Dört sezondur Sporting B Takımı'nda görev yapan Çelikkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"A takımın hedefi şampiyon olup, akademiden yetişmiş oyuncuları kadrosunda iyi ve düzenli bir şekilde oynatabilmek. B takımının görevi, A takıma oyuncu hazırlamak ve A takımda yer bulamayan diğer oyuncuları da Avrupa'nın çeşitli futbol liglerinde oynayabilecek şekilde hazır halde tutmak. Bu konuda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. 16 farklı Avrupa ülkesinin birinci liginde Sporting Akademisi'nde yetişmiş oyuncular mevcut. A takıma oyuncu yetiştirirken, Avrupa kulüplerine de satılık ve kiralık oyuncu veriyoruz. Kulübün hedefi Sporting DNA'sını dünyaya yaymak.
Oyuncuları fiziksel, taktiksel ve en önemlisi psikolojik olarak hazırlamaya yönelik planlamalar yapıyoruz. En önemli unsur, psikolojik olarak oyuncunun her seviyede oynamaya hazır olması. Kulüp için oyuncu izleme ve yetenek keşfi çok önemli. Yeteneği bulmak ve doğru ortamda yetiştirmek çok önemli. İyi yetenekler, elit futbolcular ancak doğru ortamda ve iyi eğitim almış antrenörlerle ortaya çıkabilir. Aksi takdirde elit futbolcu yetiştirme başarısı çok yüksek olmayabilir."
"JOSE MOURINHO'DAN EĞİTİM ALDIM"
Avrupa'da önemli başarılar elde eden Portekizli teknik direktörlerin çıkışlarının şans olmadığının altını çizen Filipe Çelikkaya, "Portekiz'de spor bilimleri üzerine verilen eğitimler çok değerli. Üniversiteler ile Portekiz Futbol Federasyonunun ortaklaşa çalışmasıyla genç yaşta spor, antrenman, fiziksel eğitim ve spor bilimleri kurslarına tâbii tutulduk. Jose Mourinho, Carlos Queiroz, Jesualdo Ferreira gibi önemli isimlerden eğitim aldık. Çok iyi işleyen ve pratiğe yönelik okullarda eğitim gördük.
UEFA kurslarıyla bu eğitimleri destekledik. Bu tamamen federasyonunu üniversitelerle koordineli çalışmasıyla ortaya çıktı. Özellikle Jesualdo Ferreira ile yaptığımız çalışmalar geleceğin teknik direktörlerini hazırlamak üzerineydi. Bir teknik direktörün eğitim alması için çok erken yaşta başlaması gerek. Ben de 20'li yaşlarda başladım. Federasyon ve üniversitenin çalışmaları mantaliteyi değiştirmek üzerine kurulu önemli bir sistem" açıklamasını yaptı.
AMORIM HAKKINDA ÖVGÜ DOLU İFADELER KULLANDI
Sporting A Takımı ile bu sezon şampiyonluğa ulaşan Ruben Amorim'in büyük bir başarı elde ettiğini anlatan Çelikkaya, "Sporting A Takımı bu sezon şampiyon oldu. Başarının temeli, başkandan, sportif direktör, teknik direktör ve oyunculara kadar herkesin çok çalışması, koordinasyon içinde olması ve başarılı isimlerden oluşması. Hepsi harika iş çıkardı. Sporting Teknik Direktörü Amorim benim çok yakın arkadaşım. Bu arkadaşlığı da sıkı bir ilişkiyle işimize taşıyoruz. A takım ve B takım arasındaki iletişim çok iyi. Sürekli bilgi paylaşıyoruz. Onunla çalışmak gurur verici. Harika bir iş çıkarıyor ve geleceğinin çok parlak olduğunu düşünüyorum. Amorim Avrupa'nın en önemli teknik direktörlerinden biri olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
"FUTBOLCULARIM OYUNDAN MUTLU OLMALILAR"
Filipe Çelikkaya, futbol mantalitesi hakkında ise şu ifadeleri kullandı:
"Her antrenörün kendine ait bir futbol mantalitesi olmalı. Aynı zamanda çalıştığı kulübün de oyun stilini, felsefesini göz önünde bulundurmalı. Çalıştığı ülkeye ve kulübe adapte olabilmeli. O kültürü öğrendiği ve adapte olduğu zaman, kendi düşüncelerini de harmanlayarak ortaya iyi bir şey çıkarabilir. Benfica, Sporting ve Shakhtar'da çalıştım.
Öncelikle futbolcularım oynadıkları oyundan mutlu olmalılar. Bunun da şu şekilde gerçekleşeceğini düşünüyorum, ofansif anlayışlı, oyunu domine eden, topu her zaman ayağında tutmaya çalışan, topu kaybettiğinde de en kısa sürede geri kazanmaya çalışan bir takım. Kısacası oyun felsefem, oyunu kontrol eden bir takıma sahip olmak. Bu şekilde takım kazanmaya daha yakındır. Benfica'da çalıştığım dönemde Ruben Dias ve Renato Sanchez gibi oyuncular vardı. Onları yetiştirirken hedefimiz, büyük takımlarda oyunu domine eden şekilde mücadele etmeye hazır olmalarıydı."