Milli eskrimci Fatma Zehra Köse: Küçüklüğümden beri hayalimdi
Milli eskrimci Fatma Zehra Köse, sporculuğu döneminde İstiklal Marşı'nı kürsüde okutmanın hayali olduğunu söyledi.
Küçük yaşlardan itibaren minikler ve gençler şampiyonasında birçok birincilik elde eden Fatma Zehra Köse, müzisyen anne ve babasından farklı olarak spor hayatına başladı. Spora başlama serüveni hakkında konuşan Fatma Zehra Köse, teyzesi sayesinde eskrime başladığını belirterek, "Teyzem de müzisyen. Konservatuvarda okuyordu. Sahne sanatlarında eskrim dersleri alıyordu. Bir gün dersine beni de götürdü. Eskrime o şekilde başladım. Annem ve babam da her zaman sporun ve müziğin hayatımda olsun diye küçüklükten itibaren hep yönlendiriyorlardı. Spora ilk olarak küçük yaşta cimnastik ile başladım. Daha sonra kısa bir süre voleybol ve basketbol oynadım. Sonra ilk flöre branşı ile eskrime başladım. 2 sene sonra da kılıç kategorisine geçtim" şeklinde konuştu.
2014 yılında gittiği ve Türkiye'nin ilk temsilcisi olduğu 2014 Yaz Olimpiyat Oyunları'na katılmasından bahseden Köse, "Avrupa'nın ilk beşine girip kota almamız gerekiyordu. Bu da dünya şampiyonasını belirleyecekti. Koreli bir rakibim vardı. 14-8 öndeyken maçı 15-14 kaybettim. 2014 Yaz Olimpiyatları'na katılmak için kota sıralamasında o maçı almam gerektiğini biliyordum. Kahrolmuştum maç sonunda. Çünkü çok öndeyken maçı verdim. Fakat sonrasında, bir ülkenin sporcusunu göndermediğini öğrendim. Böylelikle kota bana kaymış oldu. Onu öğrendiğim anda zaten dünyalar benim olmuştu. Çünkü küçüklüğümden beri hayalimdi. İki senemizi buna harcamıştık. Şampiyonaya katılacağımı öğrendiğimde tarif edilemez duygular hissettim" diye konuştu.
"MASKEYİ TAKTIĞIM İLK ANDA KENDİMİ ŞÖVALYE GİBİ HİSSETMİŞTİM"
Küçük yaşlardan itibaren kendisine hedefler koyduğundan ve hayallerinden bahseden Köse, şu ifadeleri kullandı: "İlk eskrime başladığım zaman 5'inci ya da 6'ncı ayda Uluslararası Süper Minikler maçımız oldu. Orada şampiyon oldum. Böyle küçük yaşta şampiyon olmak beni çok motive etti. Maskeyi taktığım ilk anda kendimi şövalye gibi hissetmiştim. Dolaysıyla başarı geldiği zaman da aslında sorumluluğumu erken yaşta fark etmiş oldum ve üstüne gitmek istedim. Yapısal olarak küçük yaştan itibaren de sorumluluk almaya müsaittim. Her zaman hedefler koydum kendime; 2014 Yaz Olimpiyatları, Avrupa şampiyonası ve dünya şampiyonası oldu. Hayal etmenin başarmanın yarısı olduğunu da anladım. Hayallerimde hep İstiklal Marşı'nı okutmak vardı. Gece yatarken maç anlarını hayal ederdim. Sonrasında federasyon bize başantrenör Valery Shturbabin'i getirtti. Biz Valery ile gerçekten çağ atladık. Altın çağı yaşadık. Çünkü dünyada da çok iyi bilinen bir antrenör. Çalışması çok zor birisidir. Ama ben onunla hayat üniversitesi okumuş gibi oldum. Eskrim konusunda bizlere inanılmaz bir ivme kattı. Hem bilgi anlamında hem de eskrim neymiş onu öğrendik. Piste çıktığımızda her bir sayı için savaştık. Valery bize bunları en başında aşıladı."