Beşiktaş krizden ‘destan’la çıktı ama…

Beşiktaş, 18 Eylül’de deplasmanda Antalyaspor’u 2-0 geri düşmesine rağmen 3-2 mağlup etmiş ve güçlü bir mesaj vermişti: “Beşiktaş, Borussia Dortmund’la mücadele ettikten üç gün sonra bile böylesi zorlu pozisyona gelen bir karşılaşmadan galibiyet çıkarabilir.”

 Lakin fikstür belli olduğundan beri Beşiktaş taraftarının gözüne çarpan bir bölüm var ki o bölüm de Antalya deplasmanından sonra başlıyordu. Elbette her maçın zor olduğunun ve hiçbir maçın kağıt üzerindeki varsayımlarla kazanılmadığının altını çizerek söz konusu bölüme bir bakalım:

Adana Demirspor, Altay, Ajax, Sivasspor, Başakşehir, Sporting, Galatasaray…

Ligin ikinci haftasında Gaziantep deplasmanından 0-0 beraberlikle denen Beşiktaş ligdeki tüm puan kayıplarını bu dönemde yaşadı.

Gelinen pozisyon, Galatasaray’ın konuk edileceği maçta üç puanı adeta zorunlu kılıyordu ve serin pazartesi akşamında, Vodafone Park’ta ilk düdük çalınmadan evvel Trabzonspor, maç fazlasıyla hem Beşiktaş’ın hem de Galatasaray’ın 7 puan önünde liderlik koltuğunda oturuyordu.

BASKILI VE ARZULU BAŞLADI

Hal böyleyken Beşiktaş beklenen üzere baskılı ve arzulu başladı. Galatasaray’ın özellikle Avrupa arenasında işleyen geçiş yoklama oyununa başvuracağı da bekleniyordu. Siyah-beyazlılar henüz 5. dakikada etkili oldu ancak sonuca varamadı. Batshuayi önderliğindeki ön alan baskısı ile Sergen Yalçın’ın öğrencileri daha etkili bir görüntü çizse de devrenin ortasına doğru oyuna denge geldi.

İlk yarıda gollere kadar olan bölümde dikkat çeken ise Beşiktaş’ın yetenekli ayaklarının tercih hatalarıydı. Bunu derbi stresine yormak mümkün…

Stresi vurgulamakta fayda var zira Beşiktaş ancak 35’te Cicaldau’nun golünden sonra, oyun anlamında olmasa da tercihler anlamında, bir nebze uyandı. 40’ta Cyle Larin, hızlı bir cevap verince oyun yeniden Beşiktaş’a ve başlangıç noktasına döndü.

İkinci yarıda da benzer bir tablo maça hakimdi. 47’de Batshuayi’nin Marcao’ya yaptığı baskının ardından Ghezzal’ın şutuyla yeni devreye etkili başlayan Beşiktaş, yine Larin’in sahneye çıkmasıyla 64’te öne geçti.

Beşiktaş oyunun kalanını tecrübesiyle ve tribün desteğiyle bitirmeye niyetlenmiş olabilir ancak fişi çekme noktasında yaşanan sıkıntılar, maçın kaotik ancak çok kıymetli bir galibiyet hikayesine dönüşmesini sağladı. Bu çok ilginç zira yine aynı sıkıntılar Beşiktaş’ın bir puana razı olmasına da sebep olabilirdi.

Burada Ersin Destanoğlu’nun maç alan performansına vurgu yapmak gerek. Beşiktaş sezonu hangi noktada bitirirse bitirsin Ersin’in kurtardığı penaltı çok özel bir yerde duracak. 2001 doğumlu başarılı file bekçisinin bu sezonki güvenli performansları kariyeri için de çok kritik.

Maçı bu noktaya getiren durumlardan biri de Sergen Yalçın’ın geç müdahalesi olabilir mi diye düşünmemek de kolay değil. Örneğin ikinci yarıda etkisi ciddi biçimde azalan Teixeira’nın 83’e kadar sahada kalması dikkat çekiciydi ki bu Sergen Yalçın’ın maçtaki ilk değişikliği oldu.

Ama şunu da vurgulamak gerek. Salih Uçan ve toparlanmış gözükse de Oğuzhan Özyakup şu ana kadar merkez orta saha için güvenilir performanslar sergileyemedi. Hoca, Can Bozdoğan’ı da riskli bir hamle olarak görmüş olmalı…

Her şeye rağmen Beşiktaş’ın muhtemel bir krizden çıkması açısından bu galibiyet çok çok önemliydi. Siyah-beyazlılar yakın geçmişte Vodafone Park’ta oynanan başka Galatasaray maçlarını da çıkış olarak kullanmıştı.

Abdullah Avcı döneminde çalkantılı bir süreçte 1-0’la, Şenol Güneş’in üçüncü sezonunda ise 3-0’la sahadan galip ayrılan Beşiktaş için bunun çıkış olup olmayacağını da gelecek maçlar belirleyecek. Zira yazının başında bir bakış attığımız zorlu süreç henüz sona ermedi.

Hatayspor, Sporting, Trabzonspor, Alanyaspor ve Ajax… Söz konusu periyodun kalan maçları bunlar. Beşiktaş’ın henüz ritim bulamadığı aşikar ancak geçen sezon başındaki korkunç gidişattan 4-2’lik Fenerbahçe galibiyeti ile çıkan siyah-beyazlılar, aynı senaryonun, aynı etkinin ortaya çıkmasını dileyecek.