Üzüntü ile depresyonu nasıl ayırt edeceğiz? | 'Anlamak için kendinize sorular sorun...'
Üzüntü de depresyon da herkesin yaşayabileceği sorunlar. Fakat ne kadar benzeseler de üzüntü insani bir his iken depresyon ise klinik bir hastalık... Uzmanlar, depresyonu üzüntüden ayırt edebilmek için tavsiyeler sunuyor ve depresyondaki kişilerin yardım almasını öneriyor.
Akıl sağlığı yakın bir geçmişe kadar insanların önyargıyla yaklaştığı bir meseleyken, bugün bu anlayış değişmeye başladı. Depresyonun ne kadar yaygın bir hastalık olduğu ve herkesin hayatının bir evresinde depresyonla karşılaştığı konusunda günümüzde insanlar daha bilinçli. Fakat depresyonu normal üzüntüden ayıran şeyin ne olduğunu biliyor muyuz? Günlük hayatımızda yaşadığımız bazen geçici, bazen görece derin üzüntünün depresyondan farkı ne? Uzmanlar, depresyonu üzüntüden ayırt etmenin yollarını anlatıyor...
Weill Cornell Tıp Üniversitesi profesörlerinden klinik psikiyatri uzmanı Richard Friedman, normal üzüntüyle depresyonun farkını bir hastasının tecrübesi üzerinden örneklendiriyor. Friedman, hastasının 40'lı yaşlarında, erkek ve başarılı bir şirket yöneticisi olduğunu belirtiyor. Hastasının kendine güvenini yitirdiğini, geceleri uykuya dalma ve sabahları uyanma problemleri yaşadığını, ayrıca iştahını kaybettiğini ve bu nedenle de ciddi kilo kaybı yaşadığını anlatıyor. Aylar boyunca bu şekilde yaşayan kişi, en son eşinin ısrarları sonucu psikolojik yardım almayı kabul etmiş. Friedman, “Uzun süre yardım almamış, çünkü yaşadıklarının göğüs germesi gereken birtakım maddi zorluklar olduğunu düşünüyordu” diyor.
Friedman, “Hastam aslında klinik depresyon geçiriyordu ama normal bir anksiyete olduğunu düşünmüş. Böyle düşünmesi çok olası çünkü zor zamanlardan geçiyoruz. Pandemi, iklim değişimi, savaş, hayat pahalılığı...” diyor.
Çalışmalar özellikle 2019-2022 arasında depresyon ve anksiyete vakalarında patlama yaşandığını gösteriyor. Ulusal Sağlık Merkezi'nin verilerine göre, ABD'de bahse konu dönemde depresyon yüzde 7'den yüzde 23'e yükseldi.
ÜZGÜN OLMAK NORMAL, DEPRESYON NORMAL DEĞİL
Friedman, üzüntü ile depresyonun farkını görmenin kritik öneme sahip olduğuna işaret ediyor. “Etrafımızdaki yalnızlaşmayı ve ölümleri düşündüğümüzde üzgün olmamız çok normal. Ancak gündelik üzüntünün tersine klinik depresyon normal bir şey değil” diyen Friedman, depresyonun aile ve iş gibi hayatımızın pek çok önemli noktasında işlevsizliklere neden olan, hatta intihara kadar gidebilen bir hastalık olduğunu aktarıyor.
FARKINI NASIL ANLARIZ?
Depresyon, üzüntüye göre daha derin belirtileri olan bir durum. Depresyon, uyku bozukluğu, cinsel istek ve iştahta azalma, sosyal hayattan kaçınma, düşük enerji, değersizlik, suçluluk, umutsuzluk hisleri ve hatta intihar eğilimi gibi belirtiler gösterir. Üzüntü ise, herkesin hissedebileceği olağan bir duygu durumu. Her yaş grubunda ya da cinsiyette ortaya çıkabilir ve tedavi gerektirir.
North Dakota Üniversitesi'nden klinik psikolog Dr. Timothy Legg, 2015'te ABD'de 18 yaş üzerinde 16 milyon 100 bin civarında kişinin yıl içinde ağır depresif durumlar yaşadığını saptadıklarını ifade ediyor.
Legg, hayatımızda tecrübe etmek zorunda kaldığımız bir yakın kaybı, boşanma, işsizlik, maddi zorluklar veya evdeki sorunlar gibi durumların ruh halimizi olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor. Bir sınavdan düşük puan almak ya da bir iş mülakatından elimiz boş dönmek de üzüntüyü tetikleyebilir.
Friedman'a göre, üzgün insanlar, belirli olaylara karşı üzüntü sergilerken, depresyondaki kişiler genellikle kendilerinden dolayı üzgündürler ve güven kaybı yaşarlar. Friedman ikisini farkını anlayabilmek için kendimize şu soruları yöneltmemizi öneriyor:
-Son haftalarda bir şeylere duyduğum ilgimi ya da bir şeyler yapmaktan aldığım keyfi kaybettim mi?
-Ne kadar sık keyifsiz ve umutsuz hissediyorum?
DEPRESYON HAKKINDA YENİ BİLGİLER
Friedman ayrıca, depresyonun beyindeki seratonin gibi nörotransmiterlerdeki (nöronlar arasında veya bir nöron ile başka tür bir hücre arasında iletişimi sağlayan kimyasallar) kimyasal dengesizlikle ilgili olduğuna dair düşüncelerin yanlış olduğunu aktarıyor. Bilim insanına göre, beyin faaliyetleri üzerinde yapılan gözlemler, depresyon sırasında beyinde birden fazla bölgede yapı ya da işlev bozukluğu yaşandığını gösteriyor. Friedman, bu konudaki değerlendirmesine şöyle devam ediyor:
“Yaygın kullanılan pek çok antidepresanda seratonin bulunur. Bu ilaçlar beyindeki seratonin seviyesini birkaç saatte yükseltir ancak etki göstermeleri haftaları bulur. Depresyon seratonin eksikliğinden kaynaklanıyor olsaydı bu ilaçları aldıktan birkaç saat sonra depresyon belirtilerinin azalması gerekirdi.”
Uzmanlar, depresyona neden olan biyolojik anormalliklerin ne olduğunun henüz tam olarak saptanamadığını vurguluyor. Ancak, genetik faktörler ile çevresel stresin karmaşık temasından ötürü ortaya çıktığına dair çalışmalar mevcut. Friedman, depresyonun ana nedenleri henüz net olarak bilinmese de tedavisinde büyük gelişmeler yaşandığının altını çiziyor. Uzmanlar, psikoterapi ve antidepresan ilaçların birlikte çok etkili olduğuna dikkat çekiyor.
Kaynaklar: The Washington Post, Medical News Today
Kaynak: Web Özel