Her yerdeler... Günde kaç kere aynaya bakıyorsunuz?
Ayna günlük hayatta o kadar kanıksadığımız bir obje ki günde kaç kere aynaya baktığımızı genelde fark etmiyoruz bile. Fakat sürekli aynaya bakmaktan rahatsızlık duyup 'ayna orucuna' başlayanlar var. Aynaya bakmama fikri de kişiye ister istemez 'Ben ne kadar aynaya bakıyorum' sorusunu sorduruyor.
Sıdal Utkucu-Eren Sakarya
En az tekerlek kadar eski ve yaygın bir eşya olan ayna, bugün en çok kullandığımız objelerden biri. Aynayla (ve tabi kendimizle) gün içerisinde o kadar çok karşılaşıyoruz ki artık bunu kanıksamış durumdayız. Tuvaletlerde, yatak odalarında, asansörlerde, ofis masalarında, çantalarımızda ve hatta sokaklarda aynayla karşılaşıyoruz. Ayna taşıdığı sembolik anlamdan ötürü de pek çok hikayede ve deyimde karşımıza çıkıyor. Uzmanlar sürekli aynaya bakmanın her zaman psikolojik bir soruna işaret etmeyebileceğini söylüyor ama sık sık aynaya bakmaktan rahatsızlık duyup 'ayna orucuna' başlayan kişiler var. Aynaya bakmama fikri de kişiye ister istemez 'Ben ne kadar aynaya bakıyorum' sorusunu sorduruyor.
NE KADARI NORMAL?
Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Evren, sık sık aynaya bakmanın psikiyatrik açıdan değerlendirilmesinde birkaç nedenin öne çıktığını belirtiyor. Evren, ergenlik dönemindeki kişilerin vücutlarındaki değişiklikleri fark etmesi ve zaman zaman memnuniyetsizlik yaşaması nedeniyle sık ve uzun süreler ayna karşısında kalabileceklerine vurgu yapıyor. Diğer nedenin de kişilerin başkalarından ilgi görme ve beğenilme arzusu olabileceğini dile getiren Evren, “Obsesif yani 'takıntılı' kişilik bozukluğu ya da obsesif kompulsif bozukluğu olanlar görüntüleriyle ilgili bir olumsuzluk olduğu takıntısı sonucunda sık sık aynaya bakarak kontrol etme ihtiyacı yaşayabilirler” diyor.
Psikiyatrist Dr. Ayhan Akcan ise, özbakım ve giyim amacıyla veya saç ve makyajı kontrol etmek için çok sık aynaya bakmak gerekebileceğini dile getiriyor. Akcan, “Kişi kendi dış görünüşüyle çok uğraştığında bunun bir hastalık ya da patolojik olabileceğini düşünüyoruz” değerlendirmesini yapıyor.
'SOSYAL MEDYADA PÜRÜZSÜZ YÜZLER GÖRMEK...'
32 yaşındaki Aslı Kaya, yaşla birlikte yüzünde gerçekleşen değişikliklerin kendisinde sürekli aynaya bakma isteği doğurduğunu söylüyor. Kaya, hislerini “Kullandığım ilaçlar yüzümde hafif çizgilere sebep oldu. Sosyal medyada da pürüzsüz yüzler görmek ve çevremde yaşı benden büyük olduğu halde çizgileri az olan insanlar bulunması psikolojimi fazlaca etkiledi” şeklinde izah ediyor.
Dolayısıyla kendini gün içinde birçok kez aynaya bakarken bulduğunu ifade eden Kaya, “Onlarda da göz çevremde kırışıklık artmış mı diye inceliyorum” demekte.
48 yaşındaki Özgür Yalın ise, aynayı günde bir veya iki defa ve onda da mecburen kullandığına vurgu yapıyor. Yalın, insanların yaşam ve çalışma alanlarında çok fazla ayna olduğunu kaydederek, “Bunlar, ister istemez kendine bakmana sebebiyet veriyor. Aynaya bakmanın zaman içinde bir tik haline dönüşebileceğini düşünüyorum” diyor.
30 yaşındaki İzel Coşkun da çok sık aynaya bakmadığını ama aynaya bakmanın kendisinde iyi bir alışkanlık haline geldiğini belirtiyor. Lavaboyu her kullandığında, dışarı çıkacağında ve herhangi bir toplantıya gireceğinde mutlaka aynada kendine baktığının altını çizen Coşkun, “Kendimi dışarıdan görmek moduma göre iyi ya da kötü gelebiliyor” ifadelerine yer veriyor.
AŞIRISI BİR HASTALIĞIN İLK BELİRTİSİ OLABİLİR
Sık sık aynaya bakmanın bir bağımlılık değil, dürtü kontrol bozukluğu olduğunu aktaran Akcan, ayrıca özgüven sorunu olan, küçüklüğünde travmalar yaşayan, baskı ortamında büyüyen, kendini sadece dış görüşüyle ifade etmeyi deneyen kişilerin abartılı şekilde ve uzun süreler aynaya baktığını vurguluyor.
Akcan görüşlerine şöyle devam ediyor:
“Sistem insanları, özellikle kadınları dış görünüşünün iyi olmasına zorluyor. Beğenmek, beğenilmek arzusu öne çıkıyor, ayna da burada önemli bir obje.”
Diğer yandan, Cüneyt Evren sık sık aynaya bakmanın bazen bir soruna işaret etmeyeceği gibi bazen de bir hastalığın ilk belirtisi olabileceğini söylüyor.
Evren bu konuda şunlara dikkat çekiyor:
“Bu kişiler ayna karşısına kendi görünüşlerindeki imgesel bir kusuru aramak amacıyla geçiyor olabilirler. Kişinin kendi görünümünde gerçek olmayan, imgesel bir kusur ile sürekli meşgul olması durumu 'beden dismorfik bozukluğunun' belirtisi olabilir. Kişi için rahatsızlık veren bedensel kusur gerçekte olmayabilir, fark edilmeyebilir ya da hafif düzeyde dikkati çekici bir özellik olabilir.”
Devamlı aynaya bakmanın ve zamanının büyük bir bölümünü ayna karşısında geçirmenin hastaların kendilerini günlük yaşamdan soyutlamasına neden olabileceğini kaydeden Evren, “Bu durum kişinin ilişkilerinde, sosyal ve mesleki ya da okul hayatında bir takım olumsuzluklara ve işlevsellikte kayba neden olabilir” demekte.
Kaynak: Web Özel