Hava kirliliği oluşturan ince tozlar sağlığı tehdit ediyor

Hava kirliliği oluşturan ince tozlar sağlığı tehdit ediyor

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği KOAH Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Arzu Mirici, ince tozların hem havada daha uzun süre kalabildiğini hem de solunduğu zaman hava keseciklerine kadar ulaşarak, akut ve kronik hastalıklara yol açtığını bildirdi.

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) KOAH Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Arzu Mirici, ince tozların hem havada daha uzun süre kalabildiğini hem de solunduğu zaman akciğerlerin en derinlerine hatta hava keseciklerine kadar ulaşarak, akut ve kronik hastalıklara yol açtığını bildirdi.

Dernekten yapılan açıklamada, son günlerde kentlerde yaşanan hava kirliliğinin insan sağlığını tehdit edecek boyutlara ulaştığı öne sürüldü.

Bu sonuçlara hava kirliliğini oluşturan gazlar ve tozların farklı bölgelerde ölçülerek ulaşıldığı aktarılan açıklamada, kirliliğin büyük tozlar (PM10), küçük ve ince tozlar (PM 2.5) şeklinde olabildiği belirtildi.

Açıklamada, İstanbul'a asit yağmuru yağacağı yönündeki haberlere ilişkin görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Mirici, özellikle ince tozların daha tehlikeli sonuçlara neden olabildiğini vurgulayarak, şu bilgileri verdi:

"İnce tozlar hem havada daha uzun süre kalabiliyor hem de soluduğumuz zaman akciğerlerin en derinlerine, en ince hava yollarına, hatta hava keseciklerine kadar ulaşabiliyor. Buradan dışarı atılması da mümkün olmuyor. Bu nedenle hem akut hem de kronik hastalıklara yol açtığını biliyoruz. Kısa vadede üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarının artması ilk beklenen sonuçlar. Ayrıca kronik kalp ve akciğer hastalığı olan bireylerde hastalığın kötüleşmesine ve acil servislere başvurmalarına neden olabilir. Hava kirliliğinin uzun vadeli sonuçları bununla da sınırlı değil; çocukların büyüme ve gelişmesini olumsuz etkilediği, insanın sinir sistemine zarar verdiği ve kansere yol açtığı kesin olarak biliniyor."

"ASİT YAĞMURU ÖNCESİ HAVA KALİTESİ ÇOK ÖNEMLİ"

Meteorolojik koşulların hava kirliliğinin daha fazla hissedilmesine ya da temizlenmesine yol açabildiğine, özellikle yüksek basıncın olumsuz bir etki ile hava kirliliğinden daha fazla etkilenmeye neden olabildiğine işaret eden Mirici, "Asit yağmuru, hava kirliliği halindeki yağmur durumunu tanımlıyor. Bu durumda hava temizleniyor ancak yüzeyde, yağmurla temas zarara yol açabiliyor. İnsan sağlığı açısından asit yağmuru öncesindeki hava kalitesi daha fazla önem verilmesi gereken bir durum." değerlendirmesini yaptı.

Bu durumdan özellikle hassas bireylerin yani, bebekler, küçük çocuklar, hamile kadınlar ve kronik hastalığı olanların korunmasının önemine dikkati çeken Mirici, şu önerilerde bulundu:

"Hava kirliliğinin yoğun olduğu zamanlarda dışarı çıkmamak ve mutlaka çıkmak gerekiyorsa maske kullanmak bir önlem olabilir. Ancak dış ve iç ortam hava kalitesi birbirlerinden bağımsız değildir. Dışarıdaki hava kalitesi kötü iken iç ortamı da mutlaka etkilenecektir. Buna karşı önlem olarak hava filtreleri kullanılabilir. Hava kirliliğinin etkisi, enfeksiyonlarda artış şeklinde görüleceğinden, kronik akciğer ve kalp hastalarının zamanında grip aşısı olması, eğer eylül ayında grip aşısı yapılmadıysa hemen yapılması yarar sağlayabilir."

"ÖLÇÜM İSTASYONLARI SAYI VE NİTELİK OLARAK ARTIRILMALI"

Türkiye'de hava kirliliği ölçüm istasyonlarının oldukça yaygın olmasına rağmen, halen 10 ilden birinin verilerine sahip olunmadığını belirten Mirici, şunları kaydetti:

"Verileri alınabilen toplam 211 istasyonun veri üretme oranı da yeterli değil. Eldeki veriler hemen tüm kentlerde hava kalitesinin iyi olmadığını gösteriyor. Bu durumda hava kirliliği ile mücadelede ülke çapında bir çabanın gerekliliği ortada. Hava kirliliği ile mücadelede ülkemizdeki ölçüm istasyonlarının sayı ve nitelik olarak artırılması en önemli başlangıç olacaktır. Bu istasyonlarda hem kükürt ve azot oksitler gibi maddeleri saptayan daha kapsamlı ölçümler yapılması hem de istasyon yerlerinin gözden geçirilmesi gerekli. Özellikle ince tozların (PM2.5) ölçümünün yapılması çok önemlidir. Ülkemizde ince tozlara ait bir eşik değer belirlenmemiş. Bunun en kısa zamanda Avrupa Birliği'nin (AB) kabul ettiği metreküpte 25 mikrogram olarak kabul edilmesi sorunu net olarak görmemizi sağlayacaktır."

 HAVANIN KİRLENMESİNDE EN ÖNEMLİ FAKTÖR FOSİL YAKIT

Prof. Dr. Mirici, solunan havanın kirlenmesine neden olan en önemli faktörün fosil yakıt kullanımı olduğunu vurgulayarak, bu tür yakıtlardan ısınma, ulaşım ve enerji üretimi gibi alanlarda yararlanmanın dikkatle yeniden planlanması gerektiğini ifade etti.

Avrupa'da başta İngiltere olmak üzere 15 ülkenin kömür kullanmayı terk edeceğini açıkladığını kaydeden Mirici, "Ayrıca tüm bu ülkeler geçiş sürecinde sorunu nasıl yöneteceklerini de paylaşıyor. Hava kirliliği bir bölgenin, bir ülkenin sorunu olmaktan çıkmış durumda. Zira bu sorun küresel iklim sorununun bir parçası. Hava kalitesinin bozulması, meteorolojik koşullar, ormanların azalması ve yeterince yenilememesi bir arada düşünülmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı. AA

hava kirliliği Koah Prof. Dr. Arzu Mirici