Tamer Karadağlı, Jülide Ateş'le 40 programına konuk oldu
Jülide Ateş'le 40 programının bugünkü konuğu oyuncu Tamer Karadağlı oldu. Karadağlı, "Beni bu yaştan sonra almazlar ama alsalardı Azerbaycan için gönüllü askerlik yapardım" dedi.
Haber Global ekranlarında yayınlanan 'Jülide Ateş'le 40' programının bugünkü konuğu oyuncu Tamer Karadağlı oldu. Karadağlı, özel hayatına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Tamer Karadağlı'nın açıklamalarından satır başları;
Çocukluğunuzda kendinizi Amerikalı mı hissediyordunuz?
Amerikalı hissetmiyordum ama Amerika'da büyüdüğüm için aşinalık olduğundan dolayı yakın hissediyordum. İlkokul 3. sınıfta Türkiye'ye döndükten sonra bir adaptasyon sorunu yaşadım.
Azerbaycan kültürünü özlüyor musunuz?
Azerbaycan kültürünü özlemiyorum çünkü yaşıyorum zaten. Bütün aile zaten o kültürü sonuna kadar yaşıyordu. Azerbaycan yemekleri yapılırdı; halamlar, amcamlar Azerbaycan'daymış gibi konuşurlardı. Her ne kadar Azerbaycan kökenli olsam da Azerbaycan'a 2 sene önce gittim ilk defa. Yediğim yemekler, oradaki insanlar o kadar yakın geldi ki bana anlatamam.
Baba sevgisine hasret mi büyüdünüz?
Hayır. Çünkü ben çocuk değildim annemle babam boşandıklarında. Üniversiteye gidiyordum. Annemle babam boşandıktan sonra babamla görüşmeye devam ettim. Ama böyle müthiş bir baba-oğul ilişkisi içinde büyümedim.
Alkışlanmazsanız mutsuz olur musunuz?
Sahnede iş yapan herkes alkışı sever. Bu özellikle oyuncuların ya da şarkıcıların en çok beslendiği şeylerden biridir. Ama günün birinde alkışlanmazsam bunalıma girerim gibi bir şey söz konusu değil.
Tiyatrocular yapay oyunculuk mu yapıyor?
Eskiden öyle düşünüyordum. Öyle bir tiyatro kültürüm yoktu. Tiyatro oyununa gittiğimde ses yapan oyuncular komik gelmişti bana. Daha sonra bunun neden olduğunu öğrendim. Sinemada en ufak hareketiniz bile çok belirgin olabilir ama tiyatro sahnesinde hareketlerinizi daha büyük yapmak zorundasınız çünkü en arkadaki de hangi mimikleri yaptığınızı görebilmeli. O zamanki düşüncem cehaletimden de kaynaklanan bir şeydi. Ben sadece shakespeare oynamak istiyorum, Moliere oyanamak istiyorum gibi bir hayalim yoktu. Tabii ki tiyatro bölümüne girince bütün bunların hepsini oynadım ama ben sahnede var olan bir oyuncuyum gibi de hissetmedim. Benim istediğim aslında sinemaydı.
TIR şoförü olmaktan neden vazgeçtiniz?
Herhalde 10-11 yaşındaydım Konvoy diye bir film seyrettim. O yaştaki çocuk için seryrettiği filmlerdeki oyuncular ya da o atmosfer çok etkileyici olabiliyor. Koca TIR'ları kullanıyorlardı ben de TIR şoförü olmaya karar verdim. Daha sonra vazgeçtim çünkü o TIR'lardan Türkiye'de yoktu. TIR şoförünü oynayan Kris Kristofferson'ın aynı zamanda çok önemli bir şarkıcı ve besteci olduğunu öğrendim. Ya dedim aslında o TIR şoförü değil, oyuncu. Bunu oynuyor. O zaman ben oyuncu olayım dedim ve böyle bir şeye karar verdim. Ama 40 yıldır içimde olan bir ukteydi TIR kullanmak... Türkiye'de bütün sınavlarına girip ağır vasıta ehliyetini aldım ve Amerika'ya gittiğimde de 40 yıldır hayalini kurduğum şeyi gerçekleştirmek istedim.
Asmalı Konak'ta Özcan Deniz'i kıskandınız mı?
Hayır. Çünkü biz Asmalı Konak'ı reytinglerde geçiyorduk. Ben Özcan'dan başka kimseyi düşünemiyorum Asmalı Konak'ta. Ben de o rol için düşünülen oyunculardan biriymişim ama Özcan Deniz'in daha uygun olduğunu düşünüp Özcan Deniz ile yola devam etmişler. İyi ki onunla devam etmişler ben çok beğenerek izliyordum Özcan Deniz'i. Aslında onların yaptığı iş daha zordu. O kadar büyük bir prodüksiyon, görüntüler, kamera hareketleri... Müthişti. Ama biz Çocuklar Duymasın'da bir sitkom çekiyorduk ve Asmalı Konak,'ı geçiyorduk. Çok saçmaydı. Tekrarlarıyla birlikte en çok izlenen dizi oldu Çocuklar Duymasın. Galiba Özcan beni kıskanıyordur şimdi.
Taş fırın mısınız, salon erkeği misiniz?
Ben kendimi öyle değerlendirmiyorum. Ben neysem oyum. Haluk, taş fırın erkeği diye bir şey çıkarmış ve onu yaşamaya çalışıyordu. Benim de tutucu olduğum yanlar vardır mutlaka çünkü hepimiz kendi dönemimizin çocuklarıyız.
Sektörü kurtarmak adına kaşenizi yarıya indirir misiniz?
Hayır. Neden indireyim? Ben zaten kaşem 5 kat daha uzun süren bir dizide 5 kat daha fazla artırmıyorum ki. Ben yine aynı parayı alıyorum ama 5 misli uzun oluyor dizi. Dolayısıyla benim kaşemi indirmem diye bir şey söz konusu değil. Ülkemizde tabii ki astronomik rakamlar alan oyuncular da var. Onlardan kessinler.
Genç oyuncuları kıskanıyor musunuz?
Neden kıskanayım? Ben kendi dönemimi yaşadım şimdi onlar da bu dönemi yaşayacak. Ne güzel eğer güzel işler yapıyorlarsa dizileri seyrediliyorsa ne ala. Her diziyi de oturup seyretmiyorum. Saydığınız isimlerden bazılarını tanımıyorum. Can Yaman'ı tanımıyorum. Ayıp mı ediyorum?
Erkekler kadınlardan daha mı ilkel?
Bence öyle. Yani bunun sebebi de yapısal farklılıklar. Erkekler yapılarından dolayı daha saldırgan olabiliyorlar. Doğada da bu böyle. Kadınlar daha duygusal, daha yapıcı. Hani hep söylüyoruz kadınlara değer verelim, kırmayalım ama çoğu zaman da okuduğumuz haberlerden gördüğümüzde bunları yapamadığımızı görüyoruz.
Evlilik sizi neden bu kadar korkuttu?
Şundan, bundan dolayı demek çok doğru değil. İki ayrı insanın aynı ev içinde birlikte yaşıyor olması beni korkutuyordu. 2 insanın aynı evin içinde yaşaması aslında çok zor. Belki de ben kendime güvenemiyorum. Annemle babamın ayrılığından dolayı mı bilmiyorum. İlle de 2 insanın bir imzayla birlikte olup ömrünün sonuna kadar aynı ev içinde olması gerekiyor mu bilmiyorum. Bunu sürdürebilenler de var sürdüremeyenler de var. Ben bunu sürdüremeyenlerden biriyim.
Bugün olsa yine eşinizi aldatır mısınız?
Bazen bazı şeyler olur, sonuçlarına katlanırsınız.
O zamanki özür açıklamasını belki de baskıyla yaptım. Benim kimseye verecek hesabım yok sadece karıma hesap veririm ve karım bana hesabı sorabilir. Aksi takdirde herkes sizin hayatınıza karışmaya başlarsa herkesin de sizin hayatınıza karışma hakkı olur. Bunun da çok doğru olduğuna inanmıyorum.
Erkekler eşlerini mutlu etmek için parmak arası terlik giyiyorlar. Bu light'lıktır benim için) sözleri üzerine;
Homofobik misiniz?
Hiç değilim. Yani çok yanlış bir tanımlama olur öyle bir şey. Parmak arası terlik evet, 10 yıldır, 15 yıldır söylediğim şey nedense son zamanlarda farklı yerlere çekilmeye çalışıldı. Ben sevmeyebilirim. sevmemek de en doğal hakkım. Birileri de bana bakıp, "Ulan yaz günü kovboy çizmesi giyiyor, giyilir mi ulan" diye düşünebilir. Belki de espri anlamında söylenen bir şeydir. Etiketlendirmenin doğru bir şey olduğuna inanmıyorum. Parmak arası terliği ben sadece hijyenik bulmuyorum. Biz erkekler dışardayken tuvalete gittiğimizde ayakta işimizi görüyoruz. O pisuvara giren şeyler ayaklarınıza geliyor. Dolayısıyla da çok hijyenik bir şey olmuyor. Ben yakıştırmıyorum diye insanlar giymeyecek demek değilki.
Şekilci misiniz?
Şekilciydik. Bizim jenarasyon zaten şekilci. Bunu, ben şekilci değilim diye iddia etmenin bir anlamı yok. Sadece kendimizi daha çok eğitmeye çalışıyoruz. Biraz daha anlamaya çalışıyoruz. Bu bizlerin hatası değil bizlerin yetiştirilme şekli öyleydi. Ne yazık ki bizim dönemimiz öyleydi. Ben küçükken pembe giymezdim. Doğru ya da yanlış. Bana küfretmediği sürece hakaret etmediği sürece herkes istediği eleştiriyi yapabilir.
Bir erkeğe 'kız gibi' demek hakaret içermiyor mu?
Mahkemeye versinler o zaman beni. Bundan rahatsız olan birisi mahkemeye verir ben de gider kendimi savunurum.
Sinemada eşcinseli oynar mısınız?
Eğer reddemeyeceğim derecede güzel bir hikayeyse kendimi orada bir şeyler verebiliyormuşum gibi hissedersem düşünürüm. Televizyonda oynamam.
Kızına küsen Coşkun Sabah'a hak verdiniz mi?
Hayır vermedim. Kaç yaşında kızı bilmiyorum ama üniversitedeyse 18 yaşının üstünde artık kendi kararlarını verebilecek bir yaşta. Benim kızım 14 yaşında hala elimiz gözümüz onun üzerinde. Annesi de kontrol ediyor, sosyal medyasını ben de. Ama öyle her giydiğine her saçını yaptığına karışan bir anne baba da olmadık biz. Olacağımızı da zannetmiyorum. Ben karıma da karışmadım hiçbir zaman. Öyle çatal görünmesin bu da fazla kısaymış gibi şeylerimiz hiç olmadı. Ama kız arkadaşlarına, karısına baskılar uygulayan, kısıtlamalar getiren bir adam portresi mi çiziyorum ben?
Jülide Ateş: Böyle bir duygu mu geçirdim? Ben sizi hiç tanımıyorum. Tanımaya çalışıyorum. Sizinle ilgili müsbet, menfi hiçbir duygum yok. Sadece tanımak üzere sorularımı yapılandırıyorum.
Tamer Karadağlı: Sanki ben kızına baskı uygulayan, ona bilmem ne diyen, buna bilmem ne diyen... Eğer böyle bir algı uyandırmışsam sizde gerçekten çok üzüldüm.
Jülide Ateş: Bende böyle bir algınız yok. Size böyle bir algı geçmiş olabilir. Sonuç olarak sesinizi sade vatandaştan çok daha fazla insan duyuyor. Sizi bir çok seven var sizi rol model alan var. Dolayısıyla fikriniz önemli.
Tamer Karadağlı: Teşekkür ederim. Ama sanatçıların örnek olma gibi bir mecburiyeti yoktur. Sanatçıların özgür olma gibi bir durumları vardır. Örnek olması gereken kişiler siyasetçilerdir. Sanatçılar değil. Eğer sanatçıyı örnek olmak üzerine köşeli bir yere sokarsanız olmaz. O zaman Van Gogh ne kadar örnekti. Kulağını kesip bir kadına yolladı.
Jülide Ateş: Ben fikrinizin ulaşılabilirliği açısından söyledim. Dolayısıyla size uzatılan mikrofon, x kişiye uzatılan mikrofondan ve fikriniz, x kişinin söyleyeceklerinden çok daha önemli.
Yeni sosyal medya düzenlemesi konusunda düşünceleriniz neler?
Ben kesinlikle katılıyorum. Ekranın bu tarafında olmanın tabi ki belli bedelleri olabiliyor. Nimetlerinden faydalandığımız kadar külfetlerine de göğüs germeniz gerekiyor. Ama ünlü biri olduğunuz zaman her türlü şeye açıksınız. Birileri cep telefonunu eline alıp size olmadık hakaretlerde bulunabiliyor ve siz hakkınızı çoğu zaman arayamıyorsunuz. Çünkü sosyal medya düzenlemesi olmadığı için. Şimdi normal sıradan vatandaş bunu farklı görebilir ama göz önünde olan insanlar için durum bambaşka. O yüzden ben bunu destekliyorum.
Azerbaycan için gönüllü askerlik yapar mısınız
Beni almazlar bu yaştan sonra. Alsalardı neden yapmayayım. Çünkü ne diyoruz, tek millet iki devlet. Eğer öyle düşünüyorsak onun gereklerini de yerine getirelim.