Ebru Şallı, oğlu Pars'ın vefatı sonrası yaşadığı zorlu süreci anlattı
Geçen yıl 10 yaşındaki oğlu Pars'ı lenfoma hastalığı nedeniyle kaybeden eski manken Ebru Şallı, yaşadığı zor günleri nasıl atlattığını anlattı.
2020’nin nisan ayında oğlu Pars’ı toprağa veren Ebru Şallı, Harper's Bazaar dergisine konuştu.
Şallı, büyük acısıyla nasıl savaştığını anlattı. İşte şifayı çalışmakta bulduğunu söyleyen Ebru Şallı’nın samimi açıklamalarından öne çıkanlar…
- Oğlum hastalandığında hep iyileşecek, neden geride böyle haberler kalsın diye düşünüyordum. Bir çocuğun hastalığını magazin malzemesi yapmak bana yanlış geliyordu. İyileşeceğine son ana kadar inandım ama aksi olacağını bilseydim de yine ketum davranırdım.
- Hayat düz bir çizgi değil, hep zik zak. Çok çalışmak, çok çalışmak, çok öğrenmek, iyi beslenmek, iyi bir eş bulmak, belki çocuk yapmak... Bilhassa kadınlardan çok şey bekleniyor.
"BİRBİRİMİZE İLK GÖRÜŞTE ÇARPILDIK"
- Eşim Uğur (Akkuş) beni Riyad'da çalıştığı yıllarda, pilates dersinde kasetlerimden biri kullanılınca tanımış. Merak etmiş, bir sürü iş yaptığımı görünce, bir yatırımcı gözüyle bunları bir marka çatısı altında toplamayı düşünüp menajerlerime ulaşmış. Ben yalnızdım o sırada, Uğur'un da evliliği sadece kağıt üzerindeydi. Birbirimize ilk görüşte çarpıldık. Hafta sonları sürekli çocuklarıyla ilgilenen, işinde gücünde, çalışkan, zeki, düzgün bir adam olduğunu gördüm.
“UĞUR’A GİT DEDİM, GİTMEDİ”
- Uğur'un ekonomist zekası, benim de kendi alanımı iyi bilmem ikimize de eğlenceli geldi. Böyle böyle her şey iyi giderken Ponçik hastalandı. Uğur'a, 'Henüz yolun başındayken gitmek istiyorsan git. Benim geleceğim belirsiz' diye bir konuşma yaptım. Ama o gitmedi. Aksine, sürekli ponçiği ziyarete geldi, onunla ağabey- kardeş ilişkisi kurdu. Oyunlar oynadılar hep. Pars da 'Anne ne olur evlenin' diyordu hep.
- Herkesin kaldırabileceği bir süreç değil. Ama başa gelince çekiyorsun. Ponçik'in kötülediği o son altı ayda yapılabilecek her şeyi yapmak istedim. Bir umutla şifa aradım, bir bilinçaltı terapistine gittim. Bana, 'Şu an evladın yoğun bakımda ve sen çok iyi görünüyorsun. Bir bakalım bu gücü nereden buluyorsun?" dedi kadın. Regresyonla bu güçlü durma halinin çocuklukta alınmış bir karar olduğunu gördük. Babam, 'Hakkına razı bu kız' derdi benim için. Hiç isyan etmezdim.
“100 YAŞINA KADAR ÇALIŞMAK İSTİYORUM”
- Çalışmak benim şifam, üretmeden duramam. 17 yaşından beri paramı kazanıyorum. Girişimlerde bulunmaktan, çalışmaktan hiç gocunmadım. Markam benim için öyle değerli ki... Umarım 100 yaşına kadar devam edebilirim.
"PSİKOLOĞUM ACIMI YAŞAMAMI SÖYLÜYOR"
- Ponçik'le birlikte başladığımız yardımları devam ettiriyorum. Çok iyi hissettiriyor bana. Psikoloğum da acımı biraz daha yaşamamı söylüyor. 'Çalışmak mı istiyorsun, çalış. Ağlamak mı istiyorsun, ağla. Mayo giyip denize mi girmek istiyorsun, gir. Kimseye acını nasıl yaşadığın konusunda hesap vermek zorunda değilsin' diyor. Dünyada maalesef çocuğu hastalanan, evladını kaybeden öyle çok insan var ki...
- Önemli olan güzel bir örnek teşkil edip, diğerlerine moral olmak, onlardan moral almak, birbirimize destek olmak.
- Biz başarıları tebrikte, iltifat etmekte, güzellikleri dillendirmekte zorlanırız. Bizde acıdan beslenme vardır. Alkışlamak bizim için zordur. Oysa hayata tutunmak çok önemli, çok zor bir şey. Bizde ajitasyon seviliyor. Böyle olsaydım müthiş prim yapardım. Maddi manevi çok büyük geri dönüşü olur böyle şeylerin. Ama bunu hiç tercih etmedim ve etmeyeceğim.
- Oysa hayata tutunmak çok önemli, çok zor bir şey. Bizde ajitasyon seviliyor. Böyle olsaydım müthiş prim yapardım. Maddi manevi çok büyük geri dönüşü olur böyle şeylerin. Ama bunu hiç tercih etmedim ve etmeyeceğim.
Kaynak: Haber Global TV