Türk tarihini değiştirebilecek keşif: 3 bin 400 yıllık piramit bulundu
Kazakistan'da Türk tarihini değiştirebilecek bir keşfe imza atıldı... Karaganda'da İskit-Saka ve onun erken dönemine ait piramit bulundu. Uzmanlar, Karajartas anıt mezarının, Andronovo döneminin son evresini oluşturan Begazı Dandibay döneminden bir hükümdara ait olduğunu söylüyor.
Kazakistan'ın Karaganda Eyaleti Şet ilçesinde bulunan Taldı Nehri’nin sol kıyısını gören hakim bir tepede yer alan Karajartas anıt mezarındaki çalışmalar toplamda 4 kazı sezonu sürdü.
Kazakistan Cumhuriyeti Milli Müzesi’nden Dr. Aibar Kassenali, keşfedilen piramitle ilgili ilk değerlendirme yaptı. TRT Haber’den Ayşe Şimşek’in haberine göre, Dr. Aibar Kassenali, buluntular üzerinde yapılan karbon 14 analizlerinin sonucuna göre, piramit yapısının Milattan Önce (M.Ö) 14 ile 12. yüzyıllar arasına tarihlendirildiğini açıkladı.
'BÜYÜK LİDERLERİN GÖMÜLDÜĞÜ KRALLAR VADİSİ OLARAK KULLANILMIŞ'
Dr. Kassenali, bu tarihlendirmenin ne anlama geldiğini şu sözlerle anlattı:
"Bölgede tespit edilen birden fazla piramidal basamaklı anıt mezarların varlığı, Sarı Arka bozkırları içerisinde yer alan Taldı Nehir vadisinin, Bronz Çağı'nda Andronovo topluluklarınca Mısır’daki Nil Vadisi gibi büyük liderlerinin gömüldüğü krallar vadisi olarak kullanıldığını gösteriyor.”
Dr. Aibar Kassenali, mezar odasındaki bulgular incelendiğinde, bozkır piramidinin Andronovo döneminde Kazak bozkırlarına hükmeden yerel bir hükümdar adına yaptırılmış olabileceğini söyledi:
“Özellikle mezar alanında tespit edilen keramik kabın çark kullanılmadan imal edilen ve baskı yöntemiyle bezendirilmiş motif üslubunun Andronovo döneminin son evresini oluşturan Begazı Dandibay dönemine ait olduğunu gösteriyor.”
'ZENGİN RUHANİ İNANIŞIN GÖSTERGESİ'
Dr. Aibar Kassenali, Karajartas piramidinde bulunan kesme taşlar ve anıt mezarın boyutuna bakıldığında Bronz Çağı’nda ve bozkır gibi oldukça kurak bir bölgede böylesine devasa bir yapının inşa edilmiş olmasının, Begazı Dandibay topluluklarının ulaşmış olduğu yüksek sanat anlayışı ve zengin ruhani inanışın göstergesi olduğunu vurguladı.
Dr. Serhan Çınar, İskit-Saka ve onun erken dönemini oluşturan Begazı Dandibay topluluklarındaki piramidal mezar yapıları hakkında antik dönem tarihi kaynaklarında da bilgiler bulunduğunu söyledi:
"Kniduslu Ctesias ve Sicilyalı Diodoros’un İskit-Med savaşlarını anlattıkları tarihi pasajlarında, Saka’ların başında Zarina adında bir kraliçelerinin olduğu ve onun komşu halklarla giriştiği seferler sonucu, ülkesini medeni hale getirerek birkaç şehirler kurduğu; halkının ise onun ölümünün ardından topraklarındaki en büyük mezar olan üçgen bir mezar inşa ettiklerini aktarılıyor."
Dr. Çınar, Karajartas’ta tespit edilen basamaklı piramidal anıt mezarların tarihi kayıtlarda geçen İskit çağına ait mezar yapılarının erken versiyonları olabileceğinin altını çizdi.
PROTO-ŞEHİR YERLEŞKESİ
Dr. Çınar, bozkır piramidi olarak adlandırabileceğimiz Karajartas anıt mezarının sakinlerinin, Andronovo döneminin son evresini oluşturan Begazı Dandibay dönemindeki yerel hükümdara ait olduğunu söyledi. Çınar, bölgedeki kazı çalışmaları sırasında anıt mezarların yanı sıra yine Begazı-Dandibay topluluklarına ait olduğu tespit edilen Kent adında bir proto-şehir yerleşkesi de bulunduğunu açıkladı:
“15 hektarlık alana yayılan bu merkez, kronolojik olarak, Ön Asya’daki Troya 4; Yunanistan anakarasındaki Erken Miken dönemi ve Mısır’daki Orta Krallık şehir devletlerinin gelişmiş katmanları ile aynı tarihi dönemde varlık göstermişti. Yerleşke içerisinde labirent kapılar, hendekler ve çıkıntılı surlar vardı. Bu antik kentler, nizami planlı bir sokak ağı ve su toplama sistemleri bulunuyordu.”
'İLKEL BİR SAYMA SİSTEMİNİN ÖRNEKLERİ'
Yerleşkelerin yanında tanrılara saçı merasimlerinin düzenlendiği özel kurban sunakları bulunuyordu. Karajartas gibi piramidal mozole formlu kompleksler içerisinde küçük taşlardan oyulma insan vücudu şeklinde ritüel heykeller bulunuyordu. Bu türden bulgular, eski Mezopotamya sakinlerine benzeyen ve yıllık festivallerde tapınılan tanrı tasvirleriydi. Burada ayrıca kilden yapılmış farklı türden levhalar da bulunmaktaydı. Bu levhalar, muhtemelen yazının erken dönemine ait ilkel bir sayma sisteminin örnekleriydi.
'DİNİ MERASİMLERİN GERÇEKLEŞTİRİLDİĞİ KUTSAL ALAN'
Dr. Aibar Kassenali, “Kaya resimlerinden anlaşıldığı kadarıyla bu türden gün dönümleri, Andronovo toplumunda ay ve güneşin birbirine kavuştuğu dönemler olarak algılanmış ve halk nezdinde bu kutsi kavuşma çeşitli şenliklerle kutlanmıştır. Bu doğrultuda Karajartas anıt mezar piramidinin sadece bir mezar alanı olmayıp Andronovo toplulukları için aynı zamanda dini merasimlerin gerçekleştirildiği bir kutsal alan olarak kullanıldığı anlaşılıyor” dedi.
'HER ZAMAN GÜNEŞİN DOĞDUĞU YÖNE ÇIKIYOR'
Karajartas piramidinin erken Türk arkeoloji ve tarih araştırmalarındaki yerini Dr. Serhan Çınar değerlendirdi:
"Begazı Dandibay toplulukları, Proto-Türk kültürünü oluşturan Güney Sibirya’nın Karasuk kültürüyle de yakından bağlantılarının bulunduğunu gösteriyor. Özellikle Begazı Dandibay evresine ait mozolelerdeki mezar odasına ulaşılan koridorlar, geleneksel Türk dini inanışının bir tezahürü olarak her zaman güneşin doğduğu yöne doğru açılıyor."
Yine bu döneme ait mezarlarda görülen yuvarlak tipli keramik kaplar, bozkır muhitinde kültürel bir devamlılığın simgesi olarak İskit-Saka dönemi ritüel kaplarına, daha ilerleyen dönemde ise Asya Hun döneminden itibaren Türk kabileleri arasında sıklıkla görülen geleneksel dökme kazanların arkaik versiyonlarını oluşturuyor.
Göktürk dönemine ait Türk-Runik yazı karakterleri arasında, Andronovo ve Begazı Dandibay evresine ait birçok tamga piktogramının bulunduğu biliniyor.
Yine mezar alanlarında görülen geometrik süslemeler ve tamga tipi karakterler, etnografik ve tarihi süreklilik açısından Ortaçağ dönemi Türk kabilelerinin sanatında yer buluyor.
Proto-Türk kabilelerininde bulunduğu bozkır kabileleri için aidiyetlerin esas belirleyicisi yaşam biçimi oldu. Bu anlamda Karajartas buluntusu gibi bozkır çağına ait bulgular, 19. ve 20. yüzyıl tarih ve arkeoloji çalışmalarında, kültür ve medeniyetin şehir yaşamıyla ölçüldüğü geleneksel yorumların ötesinde global dünya üzerinde bozkır kavimlerinin tarihi rolünü ortaya koyan önemli bulgular olarak karşımıza çıkıyor.
KABİLE REİSİNE AİT BİR HÜKÜMDARIN KAFATASI
Anıt mezardaki mezar odasında, etrafı granit plaka taşlarla çevrili bir lahit yapısı ve onun içerisinde ise burada gömülü olduğu anlaşılan Andronovo kabile reisine ait bir hükümdarın kafatasına ulaşıldı.
Mezar odasının üst kısmında, hükümdarın şahsi eşyalarının bırakıldığı özel niş alanında ise tunçtan imal edilmiş halkalı bir ok ucu, bir altın yüzük ve üzerinde arkaik dönem yazı üslubuna benzediği düşünülen gizemli bir çömlek parçası tespit edildi.
Mezar odasının çeşitli bölgelerinde ve piramidin çeşitli basamak bölümlerinde, bozkır kabilelerinin geleneksel defin merasimlerinde defin merasimi sırasında kullanılan ritüel amaçlı hayvan kemiklerine de rastlanıldı.
GEÇİT ALANI TESPİT EDİLDİ
Karajartas anıt mezarı, zemin seviyesinde kare planlı olup dış duvarlar kenarlardan merkeze doğru yükselerek artan üst üste yığılmış granit yığma taşlardan inşa edildi. Anıt mezarı çevreleyen dış çit alanları kil harcıyla birbirine tutturulmuş granit plakalar dizilen menhir taşlarından oluşuyor.
Öte yandan mezar odasını çevreleyen iç duvarlar ile yapının dış hattını çevreleyen menhirler arasında bir geçit alanı tespit edildi.
KADEMELİ BİR ŞEKİLDE YÜKSELEN 5 YÜKSELTİ
Anıt mezarın iç kısmında ise küçük taşların üst üste dizilmesiyle yapılmış merkeze doğru kademeli biçimde yükselen 5 yükselti bölümünün bulunduğu anlaşıldı. Burada yapının dış hatlarını oluşturan ikinci duvar, mezar odasını çevreleyen iç duvarın üstüne binecek şekilde zemine dik bir şekilde yerleştirilen çok daha büyük granit plakaların birbirine yakın olarak tasarlamasıyla kapatıldığı görüldü.
Anıt mezarın merkezinin iç ölçüleri 3,5-4,5 metre boyutlarında olup, mezar alanının üst örtü yüksekliği yaklaşık 2 metreye ulaşıyor. Bu yükseltiler, kesme taşların üst üste yerleştirilmesiyle oluşan kuzey-güney ve doğu-batı cephelerinde toplamda 5’er adet basamaklar aracılığıyla sağlanıyor.
ANIT MEZAR BASAMAKLI PİRAMİDAL ÜSLUPTA İNŞA EDİLDİ
Bu bölgede ayrıca mezar odasını dışarıya bağlayan bir yolun varlığı tespit edildiğini açıklayan Dr. Aibar Kassenali, bu yol ile ilgili şu bilgilerin altını çizdi:
“Yolun girişi, güneşin doğuş yönü olan doğu tarafından veriliyor. Karajartas anıt mezarındaki kazı çalışmalarının son katmanına inildiğinde, mezarın inşası sırasında örneklerine daha önce Ön Asya’daki piramit yapılarında görülen eğimli parkur tekniğinin kullanıldığı tespit edildi. Bu sayede anıt mezarın basamaklı piramidal üslupta inşa edildiği kesinleşti.”
İLK PİRAMİT YAPI DEĞİL
Özellikle Karajartas’taki anıtsal yapı, Kazak bozkırlarındaki ilk piramit yapısı değil. Taldı Nehri boyunca bu türden piramidal basamaklı anıt mezar tipi yapılara, kazı çalışmaları 1946 yılında A.H Margulan tarafından tamamlanan Androno dönemine ait Sangru 1-3 adlı mezar alanlarında da rastlanıldı. Bu iki mezar alanı gerek daha küçük ebatlı olmaları ve mezar odasına giden bir yol alanlarının bulunmayışıyla Karajartas mozolesinden ayrılıyor.
YENİ BİR SOSYAL ELİTİZM
Dr. Serhan Çınar, Begazı Dandibay kültürüne ilişkin şu bilgileri verdi:
"Batı Türkistan sahasının Geç Bronz Çağı'nı temsil eden Begazı Dandibay kültürünün ana ekonomik uğraşısı metal ihracatıydı. Kent şehrinde, metalin dökümü ve Harezm, Urallar ve Yedisu bölgelerine ihraç edilmesi bölgenin elitleri aracılığıyla gerçekleşiyordu. Özellikle Karajartas piramidini yaptıran Begazı dönemi hükümdarları, güneyde Türkmenistan Namazgâh Tepe 4, batıda Harezm Tagisken buluntuları ve doğuda Altay Dağlarına kadar uzanan geniş bir alana yönelik metal ihracatında bulunuyorlardı. Bu yeni evre bölgede bozkır aristokrasinin şekillendiği yeni bir sosyal elitizm olarak ortaya çıktı. Böylece Kazakistan’da ilk defa bozkır toplulukları arasındaki devlet oluşumunun alt evreleri şekillenmeye başladı."
Kaynak: Haber Global TV