Pandemi, kurdaki dalgalanma, artan maliyetler: Edebiyatımız nasıl etkilendi?
Dünya çapında, pandemi sürecinin başından beri, artan maliyetler, belirsizlik ortamı ve tedarik krizi edebiyatı etkilemekte. Türkiye'de ise dövizdeki hareketlilik sallantıyı artırmış durumda. Yayıncıları etkileyen bu durum, "yeni yazarları" ve edebiyatımızı nasıl etkiledi?
Döviz kurlarındaki hareketlilik ve küresel tedarik krizinin ışığında kağıda gelen zamlar, yayıncılık sektörünü de net bir biçimde etkiledi. Hatta Avrupa Yazarlar Konseyi de 2020-2022'ye koronavirüsün yazarlar ve çevirmenler üzerindeki etkisini araştıran bir çalışma yayımladı.
Peki bu durumun edebiyata etkisi nasıl olacak? Türkiye'de bir “yeni yazar” sıkıntısı var mı? Yaşanan durum, yeni yazarlara şans tanınması konusunda yayıncıları nasıl etkiliyor?
Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri ve April Yayıncılık Editörü Nazlı Berivan Ak ile Doğan Kitap Yayın Yönetmeni Cem Erciyes, sorularımızı yanıtladı. İki isim de Türk edebiyatının bir “yeni yazar” problemi çekmediğini söylüyor.
'GENÇ YAZAR SORUNU YOK'
Erciyes, “Birçok genç yazar üretiyor, onların kitapları yayınlanıyor, onların kitapları sadece butik yayınevleri tarafından değil birçok büyük yayınevi tarafından yayınlanıyor. Yani Türkiye'nin bir genç yazar sorunu yok” diyor ve ekliyor:
“Ama Türkiye'nin döviz kuru ve kağıt fiyatı sorunu var. Dolayısıyla bu da elbette kitap üretimini etkiliyor.”
Nazlı Berivan Ak ise “Her gün bizi şaşırtan, heyecanlandıran metinlerle karşılaşıyoruz. Pandemi dönemi, yazar cephesinde üretimi artırdı. Özellikle polisiye ve distopya alanında ilginç metinler yazıldı, yazılıyor” diyor.
“Kitap üretimi” vurgusunu açarken “Kastettiğimiz şu: Son iki-üç aydır süren dalgalanmalar dolayısıyla bütün yayınevleri üretimlerini azalttılar. Kimileri kitap yayınlamayı tamamen durdurdu... Özellikle büyük yayınevleri kitap üretimlerini sürdürüyorlar. Ama azaltarak sürdürüyorlar” ifadelerini kullanan Erciyes “feragat” noktasına da vurgu yapıyor:
“Peki nelerden vazgeçiyorlar? Çok satma ihtimali az olan ya da olmayan yeni yazarlardan vazgeçiyorlar. O nedenle aslında bu sürecin dolaylı olarak Türkiye'nin yeni yazarlarının, genç yazarlarının önünü kestiğini söyleyebiliriz elbette.”
'RİSK DEĞİL FIRSAT!'
O zaman yeni yazar yayınevi için bu noktada risktir demek yanlış olmayacak. Cem Erciyes bu argümana katılırken Nazlı Berivan Ak ifadeyi değiştirmeyi öneriyor. Yeni yazarla yola çıkmanın zorlu ve çetrefilli bir meydan okuma olduğunu dile getiren Ak, “Yeni yazar yarattığı heyecan ve vadettikleri ile risk değil fırsattır. Zorlu ama heyecanlı bir yolculuğun başlangıç noktasıdır. Yayıncılığın kendisinin riskle eşdeğer olduğunu düşününce, ben kendi adıma 'fırsat' ve 'heyecan' demeyi tercih ediyorum” diye konuşuyor.
Daha riskli olan yeni yazarlara şans tanıyabilmek için her yayınevinin kendini kanıtlamış ve satış garantisi olan yazarlarla çalışmak isteyeceğini aktaran Cem Erciyes bununla birlikte yayınevlerinin misyonuna da vurgu yapıyor:
“Herkes 'yeni' olmak zorunda değil. Bazı kitapların çok satmayacağını bilirsiniz ama onlar değerli romanlardır, öykülerdir, incelemelerdir... Ve sizin yayınevi kimliğiniz için önemlidir zira bu, edebiyata ve Türk düşünce hayatına hizmettir. Yayınevi olmak da bunu gerektirir.”
Lakin Erciyes, böylesi kriz durumlarında bu tarz işlerin ertelenmesinin de alışılmadık bir durum olmadığının altını çiziyor. Bu krizin Avrupa'daki yansımasını da 31 ülkeden yaklaşık 158 bin profesyonel yazar ve çevirmeni temsil eden Avrupa Yazarlar Konseyi aktardı.
TAM ZAMANLI YAZARLAR VE ÇEVİRMENLERİN GELİRİ YÜZDE 30-40 AZALDI
Araştırmaya göre; yarı zamanlı yazar ve çevirmen olarak çalışanların ortalama gelirleri yüzde 15-25, tam zamanlı yazar ve çevirmenlerin ise ortalama gelirleri yüzde 30-40 arasında geriledi. Basım tarihi ertelemelerinin ve etkinlik iptallerinin yaşandığı dönemde telif ön ödemelerinin de azaldığı aktarıldı.
Bununla birlikte iki isim de okuma oranlarının düşük olduğu gibi bir ön kabulün artık Türkiye için geçerli olmadığını ifade ediyor. Nazlı Berivan Ak, “Türkiye kendi çoksatanlarını yaratabilen bir ülke” diyor. Cem Erciyes ise şunları aktarıyor:
“'Türkiye kitap okunmayan bir ülkedir' yargısı artık eskisi kadar geçerliliği olmayan bir yargı. Benim gençliğimde geçerliliği vardı. Çetin Altan yazılar yazardı 'İsveç'te kişi başına şu kadar kitap düşüyor, bakın şu bizim halimize' diye. Lakin şimdi Türkiye'de kitap endüstrisi dünyadaki başka ülkelerden çok daha kötü değil.”
Yine de tüm bunların yanında Nazlı Berivan Ak, yayınevlerinin yeni yazarları görünür kılmaya yönelik çalışmalar yapması ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ilk kitap desteği gibi teşviklerin öneminin altını çiziyor.
'NE OKUNUYOR, NE TÜR KİTAPLAR TERCİH EDİLİYOR'
“Ne okunuyor? Okuyucu ne tür kitapları tercih ediyor?” sorularına dikkat çeken Erciyes ise şu vurguyu yaparak sözlerini noktalıyor:
“Son bir-iki senedir -özellikle bu kriz döneminde- edebiyatın ve yeni yazarların biraz geriye çekilmeye başladığını, bir-iki sene öncesine göre daha az popüler olduklarını, daha az merak edilip, daha az okunduklarını düşünüyorum.”
*Ek kaynaklar: Türkiye Yayıncılar Birliği, Avrupa Yazarlar Konseyi
Kaynak: Web Özel