Orhan Pamuk: Adam çok yakışıklı ve güzelse, aşk için 3 kere bakmaya ihtiyaç yok
Benim Adım Kırmızı kitabının 4 yıldan uzun sürdüğünü söyleyen Orhan Pamuk, "İlk yıl romanımın adı 'İlk Bakışta Aşk' idi. Bakıyor ve aşık oluyor, niye 3 kere baksın? Adam çok yakışıklı ve güzelse 3 kereye ihtiyaç yok" dedi.
Yazar Orhan Pamuk, yayımlanmasının üzerinden 21 yıl geçen romanı Benim Adım Kırmızı'nın konuşulduğu söyleşide okuyucularıyla buluştu. Benim Adım Kırmızı'yı yazma sürecine değinen ve romanı bugün nasıl gördüğüne ilişkin değerlenmede bulunan Pamuk, konuşması esnasında Nizami'nin yazdığı Hüsrev ile Şirin eserine ilişkin bir minyatürü ve çeşitli görselleri ekrana yansıttı. "Buraya gelenleri kitabın içine çekmek için bu minyatürün burada göstermek istedim." diyen Pamuk, hikayeye göre Şirin'in Hüsrev'in resmine bakarak ona aşık olduğunu ifade etti.
Minyatürdeki sahnenin resmediliş şekline ve Hüsrev ile Şirin hikayesine dair bilgi veren Pamuk, şunları kaydetti:
"Bu resim bana önemli geliyor. Resme bakarak hikaye anlatmak, bir resmin bir hikayenin başlangıcı olması önemli. Benimkinde bir romanın başlangıcıdır ama daha devam ediyoruz. Burada resmini gördüğünüz hikaye nedir? Bir kadın Şirin, bir erkeğin resmini görüyor. O kadar güzel ve yakışıklı ki ona aşık oluyor. Sonra gerçek adamla karşılaşınca da aşk başlıyor."
Hikayeye göre Şirin'in resmini gördüğü Hüsrev ile karşılaştığında onu tanıdığını anımsatan Pamuk, "İlginç olan; bu bir minyatür ve 16. 17. hatta 19. yüzyıla kadar İslam minyatüründe bir kişinin portresi yapılmamış. İslam kültüründe ve sanatında vesikalık fotoğraf gibi onu tanıtacak bir resim yoktur. İran'da biraz vardır ama İslam resim sanatı, portre ile ilgilenmemiş, ilgilense de başarılı olmamıştır." şeklinde konuştu.
"HEPİMİZ BİLİRİZ BU DUYGUYU..."
Romanının bir diğer çıkış noktasının da bu şekilde olduğunu vurgulayan Pamuk, "Bir Türk diplomatı batıya gider orada rönesans sonrasında ressamların pasaport resmi, vesikalık resim, yani başka hiç kimseyle karıştırılmayacak şekilde bizim biricikliğimizi tespit eden resimler yapmaya başladıklarını görür. Bunu görmüş olan adam heyecanla Türkiye'deki ressamlara anlatmak ister. Hepimiz biliriz bu duyguyu, Batı'da bir şeyler keşfedilmiştir, biz de burada olsun diye heyecanlanırız." değerlendirmesini yaptı.
Yayınlanmasının üzerinden 21 yıl geçen kitabının entelektüel çıkış noktasına ve harekete geçiren olaylara vurgu yapan Pamuk, minyatürde anlatılan hikayeye ve kendi romanında bu hikayeden yola çıkarak anlattıklarına değindi.
"BEN BU MASALI KULLANMAK İSTEMİYORUM"
Romanı klasik hikayelerden esinlenerek yazmaya başladığını ifade eden Pamuk, "Ama klasik hikayelerde Şirin üçüncü kere Hüsrev'in resmini görünce aşık olur. Ben bu masalı kullanmak istemiyorum, eski hikayelerden yararlanarak çağdaş roman yazıyordum. Ben o zaman birinci seferde ilk seferde görsün ve aşık olsun istedim. Günümüze daha uygun." diye konuştu.
Romanı yazmanın 4 yıldan uzun sürdüğünü anımsatan Pamuk, "İlk yıl romanımın adı 'İlk Bakışta Aşk' idi. Bakıyor ve aşık oluyor, niye 3 kere baksın? Adam çok yakışıklı ve güzelse 3 kereye ihtiyaç yok. Halbuki ben ilk seferde aşık olunacak bir adamın hikayesini anlatmak istiyordum. Ama daha önemlisi bu küçük eski masallardan etkileniyorum ama onların o kadar başka bir çağa ait özellikleri var ki tam da etkilenemiyorum." diye konuştu.